Jungkook'u seviyorum. Ben, Kim Taehyung, bir erkeği deli gibi seviyorum. Bunun olacağını söyleseler güler geçerdim ama Jungkook, kalbimin hızını değiştirip duruyordu ve bunu asla aşamıyordum.
Neredeyse dersler bitecekti ve onu hiç görememiştim. Onu göremedikçe sinirleniyor, sinirlendikçe birilerine sataşasım geliyordu. Ama bir cezayı daha kaldıramazdım. Bir kez daha çocuklarla gitmezsem işim biterdi.
Ders arasına girdiğimizde kantine indim ve Jimin ile Soobin'i gördüm. Normalde üçü birlikte gezerdi fakat Jungkook yanlarında değildi. Onlara doğru ilerledim.
"Jungkook nerede?" Jimin elindeki içeceğini masaya bırakıp bana baktı.
"Ne yapacaksın? Bu aralar arkadaşımın peşindesin hep."
"Hiçbir şey, sadece onu arıyorum." Derin bir nefes alıp arkasına yaslandı.
"Odasında, dünden sonra tiyatro ekibi bugün izinli." Teşekkür edip yurda ilerledim. Bir ders kalmıştı, girmesem bir şey olmazdı.
Asansör yine çalışmıyordu, hızlıca merdivenlerden çıkıp odaya ulaştım. Tıklayıp direkt girecektim fakat onun açmasını bekledim.
"Dersler bitti mi?" Cidden, beni görünce ilk lafı bu mu olacaktı? Gözleri kısık kısık bakıyordu, saçları dağılmış. Sanırım yeni uyanmıştı. Bu haliyle bile nefesimi kesmişti.
"Bir ders daha var. Girebilir miyim?"
"Emrivakilerine ne oldu?" Bunu derken kapıyı açıp geçmemi sağladı. Sahiden de uyuyordu, perdeler kapalıydı. Oda bu loş haliyle oldukça sıcaktı. Geçip yatağına oturdu esneyerek.
"Beğendin mi tiyatroyu?"
"Evet, harikaydın." Gülüp battaniyesine sarıldı, yatağın ucundan ona bakıyordum.
"Bunu biliyorum, başını döndürüyorum falan. Ben oyunun tamamını sordum sana."
"Güzeldi işte." Tebessümünü silmeden bakmaya devam etti. Gözleri, öyle büyüleyiciydi ki saatlerce izleyebilirdim.
"Neden geldin, Taehyung?" Omuz siktim. Seni görmem gerek, mi diyecektim? Diyebilirdim de.
"Sürekli geliyorsun. Seni itme vaktim gelmiş gibi."
"Artık istesem de gidemem. O yüzden istediğini yap." Yatakta kıpırdayıp yanıma geldi. O bana yaklaştıkça kanım ısınıyordu.
"Doğru bir yere gelmedin ama. Sana göre değil."
"Umurumda değilse? İstiyorum ve geliyorum. Bundan memnunum, senden memnunum." Gülüp omzuma yattı, bacaklarını yatak başlığına doğru uzattı.
"Bu aralar edebiyatla ilgileniyor olmalısın. Kimden bu alıntılar?" Saçlarından gelen koku beni etkisi altına almıştı adeta. Yan dönüp göğsüme yaslanmasını sağladım, ellerimi karnında birleştirdim.
"Alıntı olsaydı böyle hissettirmezdi."
"Taehyung... Sen ibne değilsin, kandırma kendini." Boynuna gömülmek istiyordum, orada yaşamak, oraya hapsolmak. Burnumu sürttükçe gıdıklanıyordu.
"Özür dilerim." Kalkıp yüzüme baktı.
"Neden?" Bunu ben de bilmiyordum. Belki de ona sürekli ibne dediğim içindi. Ona zorbalık yapanlardan ne farkım vardı? Onu sevmeyi hak ediyor muydum ki? Omuz silktim öylece, yaklaşıp dudağına bir öpücük kondurdum.
"Jungkook, seni benim yapmak istiyorum."
"Olmaz." Fısıldıyordum. Yanaklarını okşuyor, dudaklarıma değen dudaklarını öpüyor ve onunla sonsuza dek böyle kalmak istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
auditorium
Fanfiction🎲 "Bunu fazla abartma bence, ne de olsa ikimiz de adrenalin için buradayız." Jungkook, Taehyung'a hayatı zindan etmek için ant içmiştir. Fakat tüm bunlar olurken Taehyung'un hayatındaki en büyük eksikliği gidereceğinden bihaberdir. haters to lover...