"Hafta sonu arıza çıkarmayın. Namjoon hyungun mekanda büyük bir parti varmış, bizi çıkarmayı planlıyor. Hazırlıklı olun."
Yoongi önden önden giderken bir yandan da bize plandan bahsediyordu. Kafam o kadar doluydu ki sabahki hengameden sonra hala kendime gelememiştim. Şu dersleri atlatıp bir an önce uyumam gerekiyordu.
"Nasıl ya? Namjoon nasıl oldu da sen ve Taehyung dışında birinin orada çalmasına izin verdi?" Seokjin sorusu ile birlikte Yoongi'nin delici bakışlarını alınca bu ani çıkışından vazgeçmiş olmalıydı. Şayet hiçbir insan sevgili kuzenimin cazibe ve ürperti arası bir yerde olan bakışlarına katlanmak istemezdi. O önüne döndüğü vakit Hoseok çoktan sınıfına gitmişti. Biz de laboratuvara doğru ilerliyorduk.
"Kırk kere dedim sana, Jin. Şu adama hyung de. Anlamıyor musun?"
"Kaç yaşında? Genç duruyor, bilge bir kişiliğe sahip olması bunu değiştirmez." Seokjin hala ısrar ederken geçip yerlerimize oturduk. Geçen hafta belirlenen gruplar ile deney yapacaktık ve kahretsin ki bilimden nefret ederdim. İçerisinin leş gibi kokması yetmiyormuş gibi bir de bunlarla uğraşıyorduk.
Partnerim Yeonjun'du ve neyse ki çocuk böyle şeyler için yaratılmıştı. Henüz etrafta gözükmese de ona güveniyordum.
"Önünüzdeki maddeleri ellemeyin, kaza çıkmasını istemeyiz. Bir iki şey anlatacağım, sonra deneye geçeceğiz. Herkes yerine geçsin." Bayan Lee gelince sınıf sessizliğe bürünmüştü ancak benim tek düşündüğüm Yeonjun'un nerede olduğuydu. O olmadan bu deneyi hayatta yapamazdım. Yoongi ve Seokjin bir gruptu ve şu an benimle ölesiye dalga geçiyorlardı.
Bayan Lee hararetli bir konuşma içerisindeyken kapı açıldı ve Yeonjun elindeki kitapları ile özür dileyerek içeri girdi. İşte şimdi rahatlamıştım.
"Neredeydin?"
"Sana ne? Ne yapacaksın?" Zeki olduğu kadar sinir bozucu biri olduğunu söylemeyi unutmuşum.
"Deney yapacağız, sana hayranlığımdan sormuyorum herhalde." Bana cevap bile vermeden önüne döndüğünde içimden ona birkaç küfür ettim. Sikik.
"Asit baz titrasyonu için önümüzdeki malzemeleri görüyorsunuz. Tahtada gördüğünüz şemayı kendinize rehber edinin. Tek tek incelemeye geleceğim hepinizi." Bayan Lee'nin neden her zaman bu kadar gergin olduğunu hiç anlamamıştım. Pek de umursamadım, şu zımbırtılardan kurtulup uyumak istiyordum sadece.
"Deney tüplerini getir."
"Emredersin." Gözlükleri ardından önündeki kağıtlara bakan Yeonjun lafımla birlikte bana dönünce daha da yaklaştım ona. Bu çocuğun kesinlikle sorunları vardı.
"Zaten grubunuz da iğrenç."
"Ne alaka şimdi?"
"Dangalak gibi takılıyorsunuz okulda. Ayrıca saçların da süpürge gibi."
"Gerizekalı mısın?"
"Ben okul birincisiyim!" Birden işaret parmağını iki gözümün ortasında bulmuştum. Yeonjun'un bu anlaşılmaz hareketleri herkesi korkutsa da bana oluşturduğu bir savunma mekanizması olarak geliyordu, aldırmıyordum. Genelde hiçbir şeye aldırmayan bünyem bu çocuğa gelince ayrı bir umursamaz oluyordu.
Tekrar yerine geçip eline kalemi aldı.
"O aptal Jungkook olmasa okul birinciliğim garantili olacak. Sürekli peşimde, sürekli." İşte ne olursa olsun şu veledin adını duyuyordum. Sabah olanlar yetmezmiş gibi bir de bu deneyle uğraşmak, üstüne üstlük burada bile Jungkook'un adını duymak beni sadece sinir ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
auditorium
Fanfiction🎲 "Bunu fazla abartma bence, ne de olsa ikimiz de adrenalin için buradayız." Jungkook, Taehyung'a hayatı zindan etmek için ant içmiştir. Fakat tüm bunlar olurken Taehyung'un hayatındaki en büyük eksikliği gidereceğinden bihaberdir. haters to lover...