ŞARKIYI EKLEMEYİ UNUTTUĞUM İÇİN TEKRAR ATIYORUM taehyung böyle fısır fısır söylüyor bunu tamam mı
Herif, fotoğraflarla birlikte bir de tehdit mesajı yazmıştı: "Yakında tüm sitelerde görürsün kendini, bana bir şey olmaz. İyi düşün." Siktiğimin sübyancısı.
Jungkook her ne kadar rahatsızlık duysa da bu konuyu Namjoon hyung ile konuştuk. Tüm bunlar Jungkook 18 olmadan önce yaşanmıştı ve Jungkook'un rızası olsa dahi tacize ve pedofiliye giriyordu. Burada o pisliğin düşündüğünün aksine, Jungkook'a hiçbir şey olmazdı. Çok geçmeden şikayette bulunmamızı söylemişti bize. Bugün hemen karakola gelmiştik fakat memur, bir yetişkinin bu olaya öncülük etmesi gerektiğini söyledi. Jungkook öyle paniklemişti ki tüm bunlardan vazgeçip olacak her şeye razı olmaya hazırdı. Ama onu bu halde bırakamazdım. Sürekli bu tehdit ile yaşayamazdı. Namjoon hyung olaylara şahitlik etti, zaten o adam barında daha önce de bir sürü sorun çıkarmış. Şikayetimiz alındığında yurda geri döndük. Şimdi yalnızca olacakları bekleyecektik.
Öğleden sonraydı, erkenden kalkıp karakola gittiğimiz için işlerimiz bitmişti. Herkes dersteydi, girmedik. Bir şeyler yedikten sonra onun odasına çıkmıştık. Jungkook çok üşümüştü, hemen battaniyeye sardım onu. Yatağında oturup tiktok izlemeye başladık, kafasının dağılmasını istiyordum.
"Düşünme artık, sana bir daha bulaşmaz." Oflayıp omzumdan kalktı ve bana baktı.
"Tedirginim yine de. Daha da hiddetlenir, üzerime daha çok gelir diye korkuyorum." Uzanıp alnını öptüm usulca.
"Korkma, artık yalnız değilsin." Gülümsedi, bu söylediğim şeyin ondaki önemini biliyordum ve bu gülüş sonrası bana uzun bakmasının nedeni de buydu. Uzanıp parmaklarını yanağımda gezdirdi. Gülüşü solmasın diye, bana olan bu bakışları hiç eksilmesin diye her şeyi yapardım.
"Sana inanamıyorum. Buna, şu anki halimize hala inanamıyorum. Her gün benimlesin, yanımdasın, kimse böyle olmamıştı bana karşı daha önce. İnanılmaz geliyor." Kendime daha da çekip dudaklarını öptüm. Orada kalıp fısıldadım.
"İnan, bebeğim. Sen, her şeyi hak ediyorsun, her güzel şeyi. Sana yemin ederim ki hep böyle, bir nefes uzağında olacağım ben. İstersen eskiden yaptığın gibi bagetlerimi kır, deney tüpü karıştır, istersen de az önceki gibi dudaklarımı ısır. Sesimi çıkarmam, tamam mı?" Küçük bir kahkaha atıp saçlarıma çıkardı ellerini. Burnunu burnuma sürttükçe ben de güldüm.
"Jimin hep sana biraz yanık olduğumu söylerdi bana. Sinirlenirdim bunu deyince. O gerizekalıyla işim olmaz, kendini bir bok sanıyor, derdim. Haklıymış galiba." Biraz gülüp beline sarıldım.
"Jungkook, artık o kadar alışmıştım ki gün içinde başıma bir şeyler gelmesine, sen ortalıkta gözükmeyince daha da korkuyordum." Gülmekten gözleri kırışmış, burnu yukarıya toplanmıştı. Harika gözüküyordu.
"Başım beladan kurtulmuyordu hiç. Oysa başıma gelen en güzel belaymışsın, geç fark ettim." Gülüp boynumu öptü.
"Seni sinirlendirmek keyif veriyordu bana. Komik gözüküyordun öyle." Kıkırdadı bunları söylerken, gözlerini saçlarımdaki ellerine çıkardı sonra.
"Nihayet saçların uzadı, hala kestiğin için çok kızgınım gerçi. Şimdi istediğin gibi toplayabilirsin, sonra ben de çözerim." Gülüp yatağa yatırdım onu üzerine uzanarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
auditorium
Fanfiction🎲 "Bunu fazla abartma bence, ne de olsa ikimiz de adrenalin için buradayız." Jungkook, Taehyung'a hayatı zindan etmek için ant içmiştir. Fakat tüm bunlar olurken Taehyung'un hayatındaki en büyük eksikliği gidereceğinden bihaberdir. haters to lover...