- 22 -

3.7K 376 146
                                    

"Seokjin benimle evlenir misin?" Hoseok gitarına sarıla sarıla Seokjin'in önünde diz çökmüştü. Bu teklif gitara mı yoksa Seokjin'e miydi pek belli değildi.

"Sevgilim olmasa düşünürdüm."

"Tüh ya, zengin koca fırsatını kaçırdım." Onlar şakalaşırken Yoongi ile ben sistemleri kurmaya çalışıyorduk. Ders bitince toplanıp Seokjinlerin deposuna gelmiştik. Babası enstrümanları hazırlamıştı, ses kontrol yapmamız için çağırmıştı hepimizi. Enstrümanlar baya iyiydi, artık çıktığımız mekanlara kendi aletlerimizi götürebilecekti ve bu çok iyiydi.

Yoongi'nin düşündüğü gibi disiplinlik olmamıştım. Bize sataşan çocuklar müdüre gitmemiş olacak ki olay öylece kapanmıştı. İnsanları bana karşı tavırları da değişmiş gibiydi. Hala bakışlar üzerimdeydi fakat konuşmalar, iğnelemeler yoktu artık. Dün yangın merdiveninde sigara içerken Soobin ile sohbet etmiştik, onu Jungkook'un gönderdiğini biliyordum. Bana nasıl olduğumu, neler hissettiğimi sordu. Jungkook'un üzgün olduğunu söyledi. Bunlar bilmediğim şeyler değildi oysa.

"Taehyung, telefonun çalıyor." Seokjin telefonumu uzatınca yabancı bir numaranın aradığını gördüm. Ceketimi alıp dışarı çıktım.

"Alo?"

"Alp, Taehyung?" Jungkook'tu. Çıkarıp bir sigara yaktım.

"Efendim?"

"Nasılsın? Yurtta değilsin, değil mi?" Bir nefes çekip duvara yaslandım.

"Numaramı nereden aldın?"

"Öğrenci başkanından. Neredesin?" Sesi öyle hafif ve yatıştırıcıydı ki.

"Okulda değilim, işlerim var."

"Taehyung, geldiğinde yanına gelebilir miyim?" Hayır demek istiyordum fakat içimde onu isteyen bir taraf vardı ve bana zorluk çıkarıyordu.

"Geç geleceğiz, yani-"

"Sorun değil, gelirim ben. Bu benim numaram. Kaydet, olur mu? Geleceğim yanına, seninle konuşmak istiyorum." Bir şey demeden kapattım telefonu. Tüm bunlar yaşanmasaydı şimdi kollarında olabilirdim.

İçeri girmeyi düşünüyordum ki Hoseok geldi. Sigara uzattım ama almadı, kahvesini yudumladı.

"Jungkook tuhaf biri, bunu her zaman demişimdir sana." Başımı salladım.

"Bak dostum, onu seviyorsan gurur yapmamalısın. Sen güçlü birisin, o gün kantinde olanları duyduk hepimiz."

"Bunun güçlü olmakla alakası yok." Hoseok elini omzuma attığında ona döndüm. Gülümsedi, onunla bu konu hakkında tartıştığımız gün aklıma gelince ben de gülümsedim.

"Seni uzun zamandır tanıyorum ama ilk defa bu hallerine şahit oluyorum. Taehyung, mutlu olmayı hak ediyorsun. Tamam mı? Siktir et her şeyi, ne yapmak istiyorsan onu yap. Sen buna göğüs gerersin, artık korkum yok." Cümlesi bitince sıkıca sarılmıştı bana. Buna gerçekten de ihtiyacım vardı.

Belki de Hoseok haklıydı. Bu güne dek yapmak istediğim her şeyi yapmış, pişman olmamıştım. Bu durum, bu belirsizlik öyle canımı sıkıyordu bıkmıştım artık. Jungkook beni seviyor muydu? Hayatında neler olup bitiyordu? Onu bıraksam, unutsam yaşayabilir miydim?

Yaşayamazdım.

Saate baktım, Jungkook arayalı iki saat olmuştu neredeyse. Yaptığım provadan, çocukların muhabbetinden hiçbir şey anlamıyordum. Onunla konuşmam gerekiyordu. Bu işi bugün netleştirmem gerekiyordu.

"Ben okula dönüyorum."

"Niye?" Birden ayağa kalkıp söylediğimde Seokjin şaşırmıştı. Aceleyle montumu giydim, eşyalarımı topladım.

auditoriumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin