Çocuklar takılmak için dışarı çıkmıştı. Başım o kadar ağrıyordu ki onlarla gitmek istemedim. Dersler bittiğinden beri öylece, yatağımda uzanıyordum. Tüm gün insanların bakışları ile uğraştım. Bana bakıp gülmeleri, yanlarında kim varsa fısıldaşmaları gözlerimin önünden gitmiyordu. Unuturlar demişti Seokjin ama olmamıştı, buna benim hareketlerim de sebep olmuştu elbette. Bunları düşünsem de asıl sinirimi bozan tüm gün boyunca Jungkook'un ortalıkta olmayışıydı. Yemekhanedeki kavganın üzerinden iki gün geçmişti ve iki gündür onunla doğru düzgün vakit geçirememiştim. Bugünse hiçbir yerde gözükmüyordu.
Biraz sonra kapı çaldığında hafifçe ayağa kalktım. Gelen Jungkook'tu, kalkıp indim ranzadan.
"Gelebilir miyim?" Kapıya ilerleyip onu kendime çektim ve sarıldım sıkıca.
"Neredeydin? Tüm gün seni aradım, Jungkook."
"Üniversite heyeti geldi burs için. Rehberlik öğretmeni ile birlikteydim sabahtan beri." Başımı salladım ondan ayrılmadan. Kollarımı çekmeden yüzüne baktım, yorgun gözüküyordu.
"Gel, uzanalım biraz." Onu Jaebum'un yatağına çektiğimde sorgusuz göğsüme yatmıştı. Bana teslim oluyor gibiydi ve bu inanılmaz mutluluk verici bir durumdu.
"Çok özledim seni." Yan dönüp çenemi öptü.
"Ben de. O yüzden geldim." Onu biraz uzaklaştırıp yüzüne baktım. Nemli gözleri hemen benimkileri bulmuştu.
"Gerçekten mi?" Başını salladı usulca ve dudaklarımı öptü.
"Sana bir şey anlatabilir miyim?" Başımı salladım hızla. Dolu doluydu gözleri, ne olmuştu böyle? Eski yerine geçip göğsüme daha da sokuldu.
"Dün benim doğum günümdü, reşitim artık. Annem ve babam evlatlıktan çıkarmak için dava açmış."
"Neden?" Bir şey söylemedi, sessizce bana sarılarak ağlamaya devam etti.
Jungkook'u tanıdıkça bambaşka yüzlerini görüyordum. Beni öyle şaşırtıyordu ki ne yapacağımı bilemez hale geliyordum. İki üç ay öncesinde piçin teki olduğunu düşündüğüm çocuk, koynumda ağlıyordu. Saçlarını okşuyor, arada öpüyordum fakat biliyordum ki bunların hiçbiri ona yaşadıklarını unutturmazdı. Yine de onunla hep böyle olmak için elimden ne gelirse yapacaktım.
"Taehyung, eğer beni gerçekten seviyorsan, aşıksan gerçekten, beni bırakmayacağına dair söz vermelisin. Bu bir oyunsa, şimdi söyle. Değilse de söz ver. Anladın mı?" Yan yatıp yüzünü avuçladım öpmeden önce.
"Seni çok seviyorum. Gerçek bu, inan bana. Gözlerime bak, kalbimi dinle. Daha önce birini kaybetmek beni bu denli korkutmamıştı, o yüzden söz veriyorum sana. Sana aşığım ve hep böyle, bir santimetre öteden bakacağım gözlerine."
Dudaklarını öpmek belki onu iyileştirir, diye umuyordum. Ona sarılmak, onu sevdiğimi fısıldamak umarım tüm yaralarını kapatır, diyordum kendime. Gözleri kuruyana dek öptüm onu o yüzden.
"Beni terasta, ağlarken gördüğün gün, annemle konuşmuştum. Çok uzun zaman olmuştu, beni özlediğini söyledi. Belki ziyarete gelebilirmiş, bunu söyledi bana." Yattığı yerde kapüşonlumun ipleri ile oynayarak bunları anlatıyordu bana.
"O gün seni kovdum. O gün, bu işleri bitireceğim dedim kendime. Belki, dedim, belki böyle olmadan da yaşayabilirim. Ama iki gün sonra babam, bir yerden numaramı bulup mesaj atmış. Bir doktor bulmuş, randevu ayarlamış. Görüşmezsem beni sileceklerini yazmış. O kadar sinirlendim ki Taehyung, direkt numarayı engelleyip sizin mekana geldim. Sikimde bile değil, dedim. Ben kendim olacağım. Madem erkekleri seviyorum, böyle yaşayacağım dedim."
"Bu yanlış bir şey değil, biliyorsun." Başını sallayıp ayağa kalktı. Sigarasını yakmadan önce gülümseyip konuştu.
"Ama onlar bilmiyor." Ben de kalktım ve yanına, pencere önüne geçtim.
"Çok zor olmalı, Jungkook. Sırf bu yüzden mi onca insanla takılıyordun?" Güldü, bir duman çekmeden önce.
"Yo, istediğim için. Kimse bana istemediğim bir şeyi yaptıramaz." Bir anı bir anına uymuyordu asla. Az önce ağlayan çocuk değildi sanki, yine haylaz rolüne bürünmüştü.
"Bu, hala onlarla görüşüyorsun demek mi?" Omuz silkip dumanı yüzüme üfledi.
"Kim bilir? Artık bana aşık olduğuna inanıyorum, Taehyung. İbne olduğunu kabullendin, bu iyi bir şey." Sinirimi bozuyordu ve bunu yaparken bana acımıyordu bile. Biraz önce yaşananları onunla yaşamamış gibi davranıyordu, yaptığı buydu her zaman. Peşinde köle olayım istiyordu fakat zaten öyleydim.
"Jungkook, istediğin ne? Anlayamıyorum seni, gerçekten soruyorum, derdin ne? Ne istiyorsun?" Çaresiz olduğumu gördüğü halde geri adım atmıyor, adeta bundan zevk alıyordu. Sigarasını söndürüp saçlarıma çıkardı ellerini.
"Bana inanılmaz derecede zaafını var, Taehyung. Çok aptalsın, nasıl aşık oldun bana?"
"Bunu sorup durma artık." Küçük bir kahkaha atıp ellerinden birini kalçama indirdi. Böyle anlarda beni kışkırtmaya bayılıyordu.
"Sen de beni tanıyormuş gibi davranma. Hiçbir bok bilmiyorsun, tamam mı? Sadece aşkın yetmez bana." Göğsünden ittim, dayanılmazdı artık bu.
"Benimle oynama, Jungkook. Yapma bunu." Olduğu yerde sırıtıp duruyordu. Sonrasında kocaman bir kahkaha atıp parmaklarını yakamda gezdirmeye başladı.
"Taehyung, bana bu oyunu sevdiğini söyleyen sendin. Unuttun mu?" Dudakları zehirdi. Bu denli yakın durması, öldürücü etkisini kat kat arttırıyordu. O küçük dudaklar, yaşamımı sonlandırabilirdi.
"Nasıl? İbne diye anılmak nasıl, anlatsana? Bunları da hayal eder miydin? Aşıksın, evet. Ama aşk, her şeyi yenemez, Taehyung."
"Sen delinin tekisin." Gülüp dudağımı dişledi ve geri çekildi.
"Sen de bana delisin." Dudaklarıma sertçe asıldığında arkamdaki duvara çarptım. Eli yine kalçama gittiğinde beni kendisine yasladı. Karşı koyamıyordum, yapamıyordum bunu asla. Bana ettiği laflardan sonra onu yumrukluyasım geliyordu fakat onu öpmek, daha etkili gibiydi. Tek sorun, bu eylemin onun üzerinde bendeki gibi etkileyici olmayışıydı.
"Bir gün, yalnızca benim için bateri çalmanı istiyorum. Sadece ben olacağım, söz ver."
"O adamlardan biriyle takılıyor musun?" Boğazımı sıktığında başımı geri yasladı.
"Söz ver, dedim." Nefesim zorlaştığında elini gevşetip sıktığı yeri öptü.
"Siktiğimin manyağı. Tamam, söz." Gülüp dudaklarıma çıktı.
"Hayır, siktiğimin ibnesi diyecektin." Son kez öpüp uzaklaştı. Pencere kenarına koyduğu paketi cebine atıp kapıya ilerledi.
"Laflarını unutuyorsun, sözlerini unutma."
Taekook etiketinde 8 olmuşuz inş 1 de oluruz amin teşekkürler yorobun 😭
Not: arkdşlr jungkook bipolar veya başka bir hastalığı olan bir birey değil sadece gay ve ergen iyi akşamlar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
auditorium
Fanfiction🎲 "Bunu fazla abartma bence, ne de olsa ikimiz de adrenalin için buradayız." Jungkook, Taehyung'a hayatı zindan etmek için ant içmiştir. Fakat tüm bunlar olurken Taehyung'un hayatındaki en büyük eksikliği gidereceğinden bihaberdir. haters to lover...