Esma
"Kanka sen harbi malsın." dedi Gül elinde benim telefona bakıp gülerek.
"Olabilir." diyip ofladım. Geçen çikolatam ile yazışmalarımızı okutmuştum. Zaten o mesajlardan hemen sonra annemle kavga etmiştim ve ona küsüp Gül'e gelmiştim. Onun annesi ve babası Antalya'da yaşıyordu. O da okulu için burada kendine bir ev tutmuştu. Ailesinin durumu iyiydi yani.
Rahat rahat onda kalıyordum. Ailemde ona güvendiği için sıkıntı çıkmıyordu. "Bulmuşsun taş gibi çocuğu hala 'ivlinmicim."
Yatağının üstündeki yastığı bana doğru attı. Ben gene yerde ağlıyordum. "Bir sene sen bu çocuğun seni görmesi için uğraşmadın mı?"
Burnumu çektim. "Evet."
"Bak atalarımızın bir sözü var; Fazla naz aşık usandırır diye."
Usandırır mıydı cidden? Ama ben naz yapmıyordum ki. Sadece ailemden ayrılacak gibi hissediyordum. Onlardan uzaklaşacağım diye korkuyordum.
"Naz yapmıyorum ben." tekrar gözlerim dolarken dudaklarımı büzdüm.
"Oy oy benim minnak salağım." Gül yattağından kalkıp yere, yanıma geldi. Beni kolları arasına çekerken kafamı göğsüne yasladım.
"Ne ara büyüdüm ben ya?"
Ağlamaya devam ettim bir süre. Sonra iç çekmelere döndü. O süre zarfında arkadaşım sessizliğe ihtiyacım olduğunu düşünüp hiç bir şey dememişti.
Yutkunup ona sardığım kollarımı daha da sıkı sardım."Teşekkür ederim. İyi ki benim arkadaşımsın."
Kafa salladı. "Evet iyi ki arkadaşınım yoksa mal gibi kalırdın.' kapı çalmasıyla beni kendinden uzaklaştırdı.'şimdi kalk kapıyı aç."
"Ne?" anlamaz gözlerle onlara baktım.
"Seninki geldi."
Gözlerim nedensizce yeniden doldu. Yavaşça ayağa kalkıp kapıya yöneldim. Yaşlı gözlerle kapıyı açtım. Saçları karışmış nefes nefese sevgilimi görünce özlediğimi fark ettim.
Yaşlar benden izinsiz yanaklarıma akarken beni kendine çekip kollarını belime doladı. Bende beklemeden boynuna doladım kollarımı.
Boynuma ufak bir öpücük kondurdu. "Çok özledim."
Ben ise konuşamıyor sadece hıçkırarak ağlıyordum. Benden ayrılıp yüzümü iki eliyle sardı.
Göz yaşlarımı baş parmakları ile silerken sadece ona bakıyordum. O da ilgi ile bana bakıyordu.
Daha sonra ayakkabılarını çıkarttı ben hiç bir hareket yapmaz iken elimden tutup içeri girdi. Gül'ün salonda ufak iki koltuğu ve yerde peluş bir halısı vardı. Koltukları es geçip yere oturdu ve beni de iki bacağının arasına çekti.
Kollarıyla sıkıca sarıp çenesini kafama bastırdı. "Güzelim, Mis kokulum niye kendini üzüyorsun bu kadar? İstemeye geleceğiz diye mi bu kadar ağladın?"
İç çektim. "Bilmiyorum. Tek bildiğim büyümek istemediğim."
"Ailenden ayrılmayacaksın ki sen hep onların küçük kızı olacaksın. Ama benimde sözlüm olacaksın. Bu kötü bir şey değil. Yani beni seviyorsun değil mi?"
Başımı göğsüne bastırdım ve kokusunu içime çektim. "Tabiki seni seviyorum. Hatta kendimden bile çok. Sanırım biraz abarttım."
"Abartmadın. Ben hızlı davrandım. Özür dilerim."
Geri çekilip yüzüne baktım. Gözleri kanlanmıştı. Uyumadığı belliydi.
"Biraz uyuyalım mı?" diye sordum. Tek elimle yanağını kavradım ve baş parmağım ile elmacık kemiğini okşadım.
Yanağını avucuma bastırdı. Gözlerini kapattı. "Gerçekten şuan istediğim tek şey bu."
Koltukların üzerindeki yastıklardan ikisini alıp halının üzerine koydu. Yere uzanırken beni de göğsüne çekti.
"Seninle uyumak...." diyip derin bir nefes aldı."Seninle uyumak..." diyip tekrar ettim onu.
Kafamın üstüne bir öpücük kondurdu. Güzel bir uyku çekmenin vaktiydi. Dün uyumamamın ve ağlamamın gözlerimde yarattığı baskıyla uykuya daha fazla dayanamadım.
****
Ulan ne zamandır bölüm atmadım ama atınca tam attım. Herkesin Gül gibi arkadaşı olsun diyenler? 🙋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PİZZACI -TEXTİNG-
ChickLit@pizzasever: Hem pizzayı hem seni severim @pizzasever: En çok seni severim *** "Sevimsiz" adlı textingimin bağlantısı vardır ama okumasanızda ilerleyebilirsiniz. Her şey pizzanın sucuklarında saklıdır. Herhangi bir (ç)alım söz konusu değildir. **...