otuz

19.7K 1K 96
                                    

-Esma-

"Sakin olun. Yol yardımı ararım gelirler birazdan." dedi şoför koltuğunda oturan Ahmet.

Korkudan kafamı İlhan'ın göğsüne gömdüm. O da saçımı okşayıp beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Evime gitmek istiyordum.

"Hass çekmiyor."

Kafamı kaldırmadan konuştum."Al işte. O sarışın kız çıkıp bizi öldürecek."

"Saçmalama sevgilim Ahmet onu yalandan uydurdu dimi?" dedi İlhan kollarıyla beni sararken.

"Ne yalanı ger..." sözünü bitirmeden Gül lafa girdi. "Şakacı canım sevgilim ya hahahahahaha." kafamı kaldırıp bakışlarımı Ahmet'e çevirdim. "Şaka dimi?"

Önce Gül'e sonrada İlhan'a baktı. En son bana bakıp "Tabi canım şaka. Gerçek olur mu? Yok kız ölmüş de musallat olmuşta daha neler hahahah!"
Yalandan oyunculuğuna göz devirdim.

"Eee napacağız?" diye sordu Gül.

"Bence anayola doğru ilerleyelim geldiğimiz yoldan. Yarın sabahta Ahmet ile döneriz." dedi çikolatam.

"Yolda kaybolmayalım?" dedim.

"O kadar da değil." dedi Gül.

Ahmet arabaya üzgün gözlerle bakıp direksiyonu sevmeye başladı. "Bebeğim seni burada bırakacağım. Korkma korkma geleceğim seni almaya."

"Ya sevgilin ben miyim araba mı?" dedi Gül kaşlarını çatarken.

"Sevgilim bu bir araba."

"Eee ne olmuş?"

"Yani taşıt..."

İkisinin atışmasına göz devirirken bağırdım. "Hadi gidiyor muyuz kalıyor muyuz napacağız? Bana fenalıklar basıyor."

Gül tripli bir şekilde arabadan çıkarken çantalarımızı alıp çıktık.

Geldiğimiz yolun tam tersinde yürüyorduk. Arkadaşlarımız önden tartışarak yürürken bizde arkada sevgilimle sarılarak yürüyorduk. Şimdi daha rahattım aslında. Yıldızların altında gece ormanda yürüyüş yapıyorduk resmen. Tamam orman kısmı biraz korkunç geliyordu arada değişik sesler duyuyordum ama İlhan'a daha da sokuluyordum.

"Daha iyi misin?" dedi sevgilim.

"Evet sanırım." diyip derin bir nefes aldım.

"Korktuğun zaman sana böyle sıkı sıkı sarılacağım." dedi ve kollarını sıkılaştırdı.

"Ya sürekli korkarsam? Hep yanımda olacak mısın?"

"İstemesen bile olacağım."
Kafama ufak bir öpücük kondurdu.

"Ohh biz burada sevgilimizle kavga edelim siz öpüşün koklaşın." Ahmet sinirle yanımıza gelirken Gül önde kendi kendine kavga ediyordu.
Bunu çok yapar.

"Git sarıl dayanamaz o." dedim Ahmet'e. Olumlu anlamda kafa sallayıp hızla Gül'e doğru koştu ve arkasından kollarını beline doladı.

Oldukları yerde dururken göz devirdim. İyi tanıyordum arkadaşımı.

"Bir daha beni sinir etme."

"Aracı kıskanan sendin ki. Ben bir şey yapmadım. "

"Olsun sen beni sinir etme." durup onları dinliyorduk.

"Hadi devam edelim." dedim.

"Eee nereden ilerleyeceğiz ki?" diye sordu Gül.

"İşte şuradan..." diyecektim ama ne tarafa işaret edeceğimi bilemedim. Nereden gelip gideceğimizi bilmiyordum. Nasıl ya?

"İlhan nereden gideceğiz? Sen biliyorsun değil mi?" diye sordum tedirginlikle. Yüzüne diktim gözlerimi.

"Valla olaylara dalarken bende unuttum." diyip dudak büzdü.

"Olm korkmayın lan bu kadar ben biliyorum. Ota boka korkar oldunuz." dedi Ahmet gülerek.

İçime su serpilmişti. Yoksa ufak çaplı bir kalp krizi patlak verebilirdi.
Ahmet ve Gül önde biz arkada 20 dakika boyunca yürümüştük. Dizlerimde derman kalmamıştı. Yerde gözüme bir parıltı çarpınca durdum ve eğildim. Ben duyunca İlhan da durdu. Yerdekini alıp karanlıkta inceledim. Bu bir küpeydi.

Eee aynısından bende de vardı. Hatta kulağımdaydı. Kulaklarımı yoklarken bir tanesinde olmadığını fark ettim.

"Sorun ne." dedi ilhan. Onun sesine diğerleri de durdu.

"Bu küpe benim küpem galiba. Ve öyleyse biz etrafımızda dönüp durduk bunca zaman." dedim.

"Şaka?" dedi Gül sahteden gülerken.

"Olamaz. Dümdüz yürüdük işte. Çember nasıl çizelim?" dedi Ahmet.

"Emin misin senin küpen olduğundan?" diye sordu sevgilim.

Olumlu anlamda kafa sallayıp cevap verdim."Evet. Bir tanesi kulağımdan düşmüş. Bu işte benim küpem. Fark etmemişim."

"Hayır ya hayır." Gül sinirle çantasını yere atarken ofladım. "Abi telefonlar da çekmiyor nereye düştük biz?"

"Tamam sakin olun. Düşünelim be yapabiliriz." dedi Ahmet. Bu zamana kadar ondan duyduğum akıllı sözlerdi.

"Saat kaç?" diye sordum.

"Gecenin üçü." Gül'ün cevabi üzerine düşünmeye başladım.

Ben düşünürken sevgilim konuşmaya başladı. "Arkadaşlar biz büyük ihtimalle yolu bulamayacağız. Burada kalalım." ileri de büyük ağacı gösterdi. Devam etti."o ağacın orada konaklayalım. Sabahta daha hızlı hareket ederiz. Gece bir şey yapamayacağız."

"Ama birimiz uyumasın." dedim. Sormalarını beklemeden devam ettim. "Kaldığımız yer kamp alanıydı. Hayvanlar yaklaşmıyordu o yüzden ama burası ormanda bir yer. Her şey gelebilir başımıza. En kötüsü de sarı bir vele- pardon sarışın güzel bir kız çocuğu." dedim ve sahteden gülerek etrafıma baktım.

"Son kısmına katılmasam da Esma doğru söylüyor. Birimiz nöbette beklesin." dedi Ahmet.

Der demez Gül bağırdı. "Abi ben tek başıma nöbet tutamam iki kişi tutalım. Gün 6 da aydınlanıyor üç saat var. Dönüşümlü olarak uyuruz."

"İlk nöbet ben ve İlhan'ın o zaman. Kızlar siz uyuyun."

Beraber büyük ağacın oraya geçtik ve çantamızdaki uyku tulumlarını çıkardık. Hiç bir sorun çıkmadan sabahı atlatırız ümidi ile uykuya daldım.

***
Abi ilham gelmiyor. Ne oldu bana nazarlar değdi.

PİZZACI -TEXTİNG-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin