Partner Of My Heart ๛ PJM

17.BÖLÜM

-> Dünya'daki turistik yerlerden en çok hangisine gitmek istersiniz?

Vote-Yorum💜

(Mina)

Hissettiğim kıpırtılarla bilincim yavaş yavaş yerine geliyordu yine de gözümü açmak istemiyordum uykum olduğu için.

Yüzümde, saçlarımda gezinen parmaklar uykuma kaldığım yerden devam etmemi engellese de bundan şikayetçi olmayacaktım, ne yapacağını merak ediyordum.

Yüzümün önünde durduğunu hissettiğim saç tutamları geri çekildi, burnumun ucunda hissettiğimde yumuşak dudakları değip geri çekildi.

" Çok güzelsin!" derken elinin tersiyle yanağımı okşuyordu.

" Hem yüzün en çok da yüreğin, beni oraya sığdırabilecek kadar güzel; seni hak edecek bir şey yapmadığımı biliyorum ama nankör davranacağım, yanından bir dakika bike ayrılmaya niyetim yok."

Park Jimin tümüyle kalbimi fethediyordu; sözcükleri, bakışları, gülüşleri ruhuma bir bir işleniyordu.

Şu an, şu dakika mutluydum önemli olan bu değil miydi? Hayat felsefem bile bulunduğum zamanı mutlu yaşamakken ben neden ilerisini düşünmüştüm! Üzülürsem üzülür, mutlu olursam mutlu olurdum..

Gülümsememe engel olmayarak göğsüne doğru sindim.

Uyuduğumu sanıyordu ama her lafını işitmiştim.

" Sen uyanık mıydın!"

" Hmm~"

" Dediklerimi duydun mu?"

Başımı göğsüne yaslayıp tek kolumla sarıldım.

" Her kelimeni duydum Park Jimin~"

Jimin kendi kendine mırıldanırken ne dediğini anlayamamıştım, soracakken kapının aniden açılmasıyla ikimiz de şıçrayarak doğrulduk.

Soo Mi anne çatık kaşlarla Jimin'e bakıyordu.

İçeri girip Jimin'in kulağından çekerek yanımdan kaldırdı.

" Ben sana demedim mi içerde yatacaksın diye!"

" Anne ya~ çocuk muyum ben kulağımdan çekiyorsun? Hem Mina benim sevgilim değil mi?"

Yani öyleydim ama annesinin gözüne sokmaya gerek yoktu aramızdaki ilişkiyi, bence.

Jimin üfleye püfleye odadan çıkarken Soo Mi anne -hala alışamıyorum- de odadan çıkıyordu.

Ben de üzerimi geri değiştirecektim ki kıyafetlerimin olmadığını hatırlayınca el mahkum pijamalarla aşağıya indim.

Mutfağa geçtiğimde msada bir kız ve Jimin oturuyor Soo Mi anne de önlerine omlet koyuyordu.

Jimin'in yanına oturduğumda kızın Jimin'e hayran bakışlarını sevmemiştim.

Tanrım şimdi de kıskanıyorum..!

" Jimin." diye seslenip dikkatini bana vermedini sağladım.

" Kahvaltıdan sonra alışverişe çıksak giyecek hiç bir şeyim yok?"

Dolgun dudakları genişlediğinde olur anlamında başını salladı.

"Shinsegae Centum City'ye gidebiliriz?"

Orayı duymuştum, dünyanın en büyük alışveriş merkeziydi ama daha önce hiç gitme fırsatım olmamıştı.

Gözlerim büyürken yanıtladım.