Benim için Avatar, Geleceğe Dönüş ve Yüzüklerin Efendisi kesinlikle apayrı...
Vote-Yorum💜
Jimin kızın sorusuyla dona kaldı. Böyle bir soruyu beklemiyordu.
" Pardon, bu soruyu sormadım sayın."
Başıyla onaylayıp sessizce yemeğine odaklandı, üç kruşluk keyfi de bitmişti.
Yu Bi evden çıkarken annesi Jimin'in düşen moralini düzeltmek istiyordu.
" Ee~ kim bu kız, gelinimi önceden tanımak istiyorum?"
Jimin zoraki dudağının kenarını kıvırdı.
" E hadi bi fotoğrafı falan yok mu?"
Telefonunu çıkarıp hesabındaki beğenip indirdiği fotoğrafı açtı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
" Güzel kızmış. Adı ne, kaç yaşında, ne iş yapıyor?"
Jimin annesinin bu ilgisine gülümsedi.
" Adı Mina. Benden iki yaş küçük ve meslektaşız birlikte bir proje için ortaklık yapıyoruz. "
" Adı gibi güzel kadınmış. İyi iyi, beğendim gelinimi her şeyi uygun! Bir an önce tanışsak güzel olur."
Başını hafifçe sallayarak onayladı, ne kadar gerçekleşeceğine inanmasa da..
~~~
Mina sabah bir heyecanla işe geldiğinde Jimin'i ortalarda görememenin hüznünü yaşadı.
Kendi odasına geçti ancak arada kontrol ediyordu gelip gidenleri ne yazık ki Jimin gelmedi.
Öğle arasına çıkmayıp çayını yudumlarken Jungkook uğradı yanına, ona sorduğunda Jimin'in Busan'a gittiğini öğrendi.
Mina'nın yüreğinde bir sızı oluştu dünkü sözlerin ağırlığı ve bu ağırlığa iki hafta içinde özlem de bindi.
Başta bir iki gün umrunda değilmiş gibi devam etse de ruhunu yakıp kavurmaya başlayan özlem ateşini söndürememişti.
Yavaş yavaş da artık onu sevdiğini kabul etmişti zaten biliyordu ondan hoşandığını ama kendine yedirememişti.
Çökmüş yüzünden anlaşılıyordu da; arkadaşı, diğerleri farkındaydı. Jimin'le alakalı olduğunu da görebiliyorlardı.
İşte öyke böyle geçen günkerden bir gün -ikinci haftanın sonuna gelirken- Mina bazı işler için Jin'in odasına gitti. Dosyalarla ilgili meseleleri tamamlayıp gidecekken Jin durdurdu.
