Bölüm 4

3.1K 166 17
                                    

"İnsanlar çok kötüydü, bende kitaplara sığınmıştım."

Vücudumdaki istenmeyen tüylerden kurtulmuş, oturuyordum. Egemen beyin uyanmasını, bana gece yapacaklarımı anlatmasını bekliyordum. Evet, 'gece yapacaklarımı', çünkü sabah olmuştu. Uykusuzluktan ölüyor fakat uyuyamıyordum. Nasıl uyuyabilirdim ki? Neye güvenerek kendimi savunmasız kılarak uykuya verebilirdim? Saçlarım yapılırken uyuya kalmıştım, evet. O an Egemen'le yalnız olmayışıma güvenmiştim sanırım.

Saçlarımı beğenmiştim, ama doğal halini hiç bir renge değişmezdim. Ayrıca saçlarımı gördükce sinirleniyordum. Bir Rus kadına benzetilmeye çalışılıyordum,şaka gibiydi.

Egemen denilen o adama daha çok sinirleniyordum. 'Uyuyacağım, evde ses yapma' diyerek bir odaya girmişti. Aslan kükremesi gibi horlaması tüm evi inletiyordu,ben ses yapsam da duymazdı zaten.

Kaçmayı düşünmüştüm evet, fakat evin çevresi dalyan gibi adamlarla çevrelenmişti, kaçmam imkansızdı. Egemen'in bu rahat uykusu, uyandığında beni koyduğu yerde bulacağına emin olmasından kaynaklıydı sanırım.

Aklıma yine en sevdiğim kitabım düşmüştü. Keşke karakterleri gerçek olsaydı da kocaman sarılabilseydim. İnsanlar çok kötüydü bende kitaplara sığınmıştım.
Onlar her ne olursa olsun sevgi dolu oluyorlardı, insanlar gibi değillerdi.

Konudan konuya atlayarak farklı şeyler düşünmeye çalışıyordum, uyumamak için. Gözlerim kapandıkca kafamı hızla sağa-sola sallayarak uykumu dağıtmaya çalışıyordum, başarılı olabiliyor muydum? Hayır!
Kapanan gözlerime küfrederek uykuya daldım.

Kafamda birden bomba gibi patlayan tencere sesiyle hızla ayaklandım. Şişik gözlerimi kırpıştırarak zorlukla açtığımda; ellerinde tencere-kapak, yarı çıplak kahkaha atan Egemen'i gördüm.
Kalbim ağzımda atıyordu, şuan olana anlam veremiyordum.

"Ne yapıyorsun sen, gerizekalı!"
Bağırmam onu daha çok güldürmüştü, tencere ve kapağı yere bırakarak ellerini dizlerine koymuş hala gülüyordu.

Karın kasları eğildiği için kat kat olmuş, gözlerime görsel şölen yapmak için bekliyordu fakat bu umurumda değildi. Acayip korkmuştum.

Kahkahalarının arasından konuşmaya başladı.

"Tencere kapak misaliyiz bu hayatta
Sen başla, ben tamamlarım... Horlamalarını."
Kenan Doğulu'nun şarkı sözlerini kahkahalarla söylüyordu. Bu şarkı bana acı veriyordu. İlkokulda mezuniyet töreni yaptığımızda şuan hala deli gibi sevdiğim çocukla dans ettiğimiz şarkıydı bu. Çok seçmiş miydi acaba bu şarkıyı?

Doğruldu ve gülmekten akan göz yaşlarını sol elinin baş ve işaret parmağıyla temizledi.
"Maşallah, horlamana uyandım. Benden de deli uyuyorsun. Ayrıca bu müzikle çok güzel kıvırtıyormuşsun, pembe pembe gelinliklerle duyduğuma göre. Partnerinde kimdi? Hah, Ceyhun."

Ağzım açık kalmış bir şekilde onu izliyordum. Benim hakkımda bütün bunları nereden biliyordu?

"Korkma, müneccim boku yemedim. Sadece araştırdım." iki elini havaya teslim olur gibi kaldırarak söyledikleri sinirimi bozmuştu ve gülmeye başladım.
Sadece adını bildiğim bir psikopatla düştüğüm hale bakın, ve ben gülüyorum. Çünkü tedavi olmam gerekiyor, çünkü deliyim.

"Bundan sonra sen tenceresin, ben kapak. Kod adlarımız olsun, tencere Sevde." ilk defa adımla hitap etmişti.
Tencere Sevde..
Bu sefer kahkahalar atan ben oldum. Kalktığım koltuğa oturarak çakma saçlarımı ellerimle düzeltip tişörtümü düzelttim. Yonca kolyem dışarı çıkmıştı onu içime atarak Egemen'e döndüm. Beni izliyordu.
Karşıya oturup boğazını temizledi ve konuşmaya başladı.
Bir anda ciddileşen yüzü bipolar olduğu hakkındaki şüphelerimi doğru çıkarmıştı.

YONCA (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin