Bölüm 5

2.9K 149 26
                                    

İyi okumalar arkadaşlar :)

Hayalet okurlar var, lütfen yorumda yaparak varlığınızı belli edin.

Sağlıcakla kalın..🍀



Kafesin önüne doğru fırlatıldığım sırada zor ayakta durdum. Bir anda tüm adamların arsız bakışları vücuduma yönelmişti.
Benim ise ne yapacağımı hakkında bir fikrim yoktu.

🍀

Ringe doğru baktığımda Civan'ın, Egemen'i altına alarak yumrukladığını gördüm.
Sırtımda bir baskı hissettiğimde, Egemen'in adamının sırtıma silah dayadığını farkettim.
Bağırmak zorundaydım ama ne diyeceğimi bilmiyordum.
Sırtımdaki baskı artınca öfkeyle arkamı döndüm.
"Çek şu silahı, abini öldürüyor Civan. Bana mecbursunuz."
Kulağıma dolan Egemen'in inlemeleriyle aldığım gazla kurduğum cümle etkili olmuş ki silah sırtımdan aşağı doğru kaydı.
Tuttuğum nefesimi bırakıp önüme döneceğim sırada silahın namlusunu ensemde hissettim.

"Abla, gözümü kırpmadan öldürürüm seni burada. Abim zevkine oynuyor, senin canın söz konusu burada. Laflarını bilde konuş."

Etrafımızı çeviren korumalar bir anda gerilediğinde şaşkınlıkla onlara döndüm. Egemen'in adamı da benden farksız sayılmazdı.
Tüm korumalar hızla çekildiğinde aralarından Civan'ın yanında gördüğüm adam bize doğru yaklaştı.
Adam hala ensemde olan silaha, bana ve silahı tutan Egemen'in adamına bakarak konuşmaya başladı.

"Ne zamandan beri kadınları bu işlerimize alet edip birde canıyla tehdit ediyoruz, Emre?"
Bu adamdan Allah razı olsundu. Sonunda biri beni anlamıştı.

"Allah aşkına Mir, abim böyle bir şey yapar mı sence? Bu kadın abimin kadını, bir yanlışı old-"diye yalanlarını sıralayan Emreyi durduran adının Mir olduğunu öğrendiğim adamın tavizsiz sözleriydi. "Kes lan!"

"İkimiz de biliyoruz Mir, bu kadını abimin emri olmadan bırakmam ve öldürürüm." Emre'nin söyledikleriyle kulaklarım boğuk duymaya başlamıştı.
Gözlerim ringe kaydı. Kulağıma sadece acı dolu boğuk inlemeler geliyordu. Egemen acı içinde cenin pozisyonu almış Civan'ın tekmelerinden kendini korumaya çalışıyordu.
Civan durduğunda Egemen'in geveleyerek ettiği küfrü umursamadan, ayağıyla Egemen'i sırtüstü çevirip sol göğsüne, aynı Egemen'in yaptığı gibi ayakkabısıyla basmaya başladığında acı dolu inlemeler yüzümün buruşmasına sebep oluyordu.

Halim içler acısıydı. Enseme dayalı bir silah vardı fakat ölmeyi umursamadığımı belli edercesine arkamı dönerek silahı unutmaya çalışıyordum.
Salon mahşer yeriydi fakat şuan olanlar kimsenin umurunda değildi. Tek dertleri bahse yatırdıkları paranın boşa gitmemesiydi. Gözlerim sıkıca kapalıydı. Ölmeyi bekliyordum.

Mir'in sesi doldu kulaklarıma, "Abin ölmek üzere. Eğer şimdi kızı vermezsen abim durmayacak."
Ardından sıkıntılı bir nefes duydum ve tabanca ensemden aşağı doğru kaydı.

Omzuma bir el dokunduğunda sıkıca kapalı gözlerimi usulca araladım.
Kafamı sağıma doğru çevirdiğimde Mir olduğunu farkettim.
Emre biraz ileride sinirle bize bakıyordu.

"Hanımefendi, buyurun gidelim. Abim buradan çıkmanızı emrediyor."
Mir'in söyledikleriyle abisine kaydı gözlerim.
Acımasızca Egemen'i öldüresiye dövüyordu. Nasıl anlamıştı bunca olanı merak ediyordum.

"Beni bırakacak mısınız?" dediğimde silah tuttuğu eliyle ileriyi gösterdi.
"Buyurun, gitmemiz gerekiyor. Birazdan yangın yeri olacak burası."

Neden öyle olacağını merak ediyordum ama ilk önce buradan çıkmalıydım. Hızla kapıya doğru koşar adımlarla gitmeye başladık.
Topuklu ayakkabılarla koşmak amuda kalkarak yürümeyle eş değerdi bence.

YONCA (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin