Bölüm 31

1.4K 75 10
                                    

Her insan yaptığı tercihlerden mesuldür. O tercihin sonucu her ne olursa olsun, tek sorumlusu kendisidir.

Bundan dolayı başkalarına kızamaz. Suçlayamaz.

Bu hayatta her insan kendi sevdikleriyle sınanırdı. Ben ailemle sınanırken, Civan benimle sınanıyordu.

Belki yaptığı doğruydu. Belki değil, doğruydu. Ama içimde ki bir yer durmadan kanıyordu.

Güven... İki üç hafta önce ki Sevde'ye sorsalar Civan'a deli gibi güvenirken şimdi içimde gram güven duygusu yoktu.

Ya yine bırakırsa, ya yine yüzüstü kalırsam. Ya yine açlıkla, susuzlukla sınanırsam...

Saat gece yarısıydı. Adının Seval olduğunu öğrendiğim doktor, terasta ki koltukta uyuyakalmıştı.

Bense hala kucağımda ki nota gözyaşı akıtmakla meşguldüm.

Eğer bana güveniyorsan, Seval'e yazdığın mektubu ver.

Güvenmiyordum. Yazı bile yazamaz haldeydim. Gözümden bir damla daha yaş aktığında gülümsedim.

Canımı yakıyorlar Civan diye haykırmak istedim. Kemiklerimi kırarcasına yakıyorlar canımı.

Allah'ım bana bir çıkış yolu göster.

Kollarıma gözlerimi silerek, hala sağlam olan serçe ve yüzük parmağımın arasına kağıdı alarak yastığın altına sokuşturdum.

Yastığa kafamı koyup camdan dışarıyı seyretmeye başladığımda, zihnimde hasretini çektiğim simalar beliriyordu.

Kim bilir ne çok merak ediyordur beni Deniz. Karşılaştığımız an kemiklerim kırılırcasına sarılacaktı, biliyorum.

Mir... O buna nasıl izin vermişti? İyi bir arkadaştık sanıyordum. Abisine hiç mi karşı çıkmamıştı?

Civan demeye dilim varmıyordu. Onun karşısına dikildiğim an koca bir tokat geçirmek istiyordum yüzüne.

Bana yaşattıkları için.

Gözlerim uykuya teslim olurken, tek hissettiğim eklemlerimde ki keskin acıydı.

____

"Sevde... Uyan canım."

Omzumda hissettiğim elle, gözlerimi araladım.

Seval görüş açıma girdi. Sabah olmuştu.

Fısıldar bir şekilde "Büyükbey az önce buraya uğradı. Seni gördü ve çıktı. Evde yok." dedi. "Mektubu yazmamız için iyi bir fırsat."

Dirseklerimden destek alarak doğruldum ve kolumla yüzüme yapışan saçları geriye itekledim.

Çatık kaşlarımla "Neden mektup?" diye sordum. "Telefonun yok mu senin? Ara, konuşmak istiyorum."

Dudaklarını birbirine bastırarak kafasını sağa sola salladı. "Civan bey, Mir bey, Deniz hanım, bu evde ki tüm çalışanlar, kısacası Büyükbey'in yakınında ki herkesin telefonu dinlenir. Ters bir durum olduğundaysa, derhal Büyükbey'e haber gider."

İç geçirerek kafamı ellerime çevirdim. Haklıydı. Ama ona güvenemiyordum.

Kaşlarımla ellerimi göstererek "Eklemlerimde ağrı var. Şu spreyden sıkar mısın?" diye sorduğumda "Hemen." diyerek köşede ki çantasını almaya gitti.

YONCA (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin