Bölüm 27

1.4K 72 30
                                    

Bu bölüm tüm okurlara ithaf edilmiştir.

İyi okumalar.🍀

~~~

İnsan doğar bebek olur, büyür genç olur, evlenir eş olur, çocuğu olur anne-baba olur. Ben bu hayatta hiçbir şey olamamıştım. Hiçbir baltaya sap olamadığım gibi herkese hep zarar vermiştim.

Civan ellerini karnımdan çektiğinde Ceyhun iki adımda yanımıza geldi. Hareket edemiyordum. Boğazıma biriken tükürüğü bile yutamaz hale gelmiştim.

Elini kaldırıp bana uzatacağı sırada kolu biri tarafından tutuldu. Şaşkınlıkla kafamı çevirdiğimde Mir ve Deniz'in yanımıza gelmiş olduğunu farkettim. Ceyhun'un kolunu tutan Mir'di.

Ceyhun bunu umursamadan Mir'in elinden kolunu kurtardı ve bir adım daha yaklaştı. Elinin tersiyle ıslak yanağındaki gözyaşlarını temizledikten sonra burnunu çekti. "Sevde." Ağzımı zar zor kapattım.

Kafasını gökyüzüne kaldırıp içine derin bir nefes çekti. "Allahım şükürler olsun," kafasını tekrar bana çevirdi. "Sapasağlamsın, hiçbir şey olmamış. Bulduk seni. Şükürler olsun."

Ağzımı açamadan balkonun kapısından içeriye giren iki polis memuru, telsize bağırmaya başladı. "Bulduk amirim, Sevde Çınar ve Deniz Duman buradalar."

Polis memurundan biri Deniz'in kolundan tuttu. "Aşağı inelim hanımefendi." Deniz kolunu çekiştirdiğinde Mir araya girdi. "Kızlar bizimle memur bey, ne oluyor?"

Polis memuru hafif gülümseyerek, "Aylardır her yerde aranan iki genç kızı bulduk, ne demek ne oluyor? Zorluk çıkartmayın, bizimle karakola kadar geleceksiniz."

Civan kolumdan tutup beni arkasına çekiştirdiğinde Galata'nın korkuluklarına tutundum. Bir eli hala kolumdayken konuşmaya başladı. "Memur bey, ben Civan Ulu. Daha fazla gerginlik çıkmasın, ben getireceğim Deniz ve Sevde'yi karakola kadar."

Buraya kadardı özgürlüğüm. Tilki dönüp dolaşıp yine kürkçü dükkanına varacaktı.

Polis memuru sakin bir sesle konuşmaya devam etti. "Bakın Civan bey, sizi tanıyorum. Fakat dediğiniz gibi bir durum söz konusu değil. Bizimle gelecekler, dilerseniz özel aracınızla eşlik edersiniz."

Civan'ın kolumdaki eli kasıldı. Vücudunu hızla bana çevirdiğinde kafam göğsüne çarptı. Avuç içlerini yanaklarıma bastırarak, alnını alnıma dayadı. "Hiçbir şey olmayacak tamam mı? İfadeni verip çıkacaksın. Sizi kimse zorla bir yere götüremez, reşitsiniz. Peşinizden geleceğiz ve evimize döneceğiz."

Kafamı tamam anlamında aşağı yukarı salladım. Eninde sonunda bunun olacağını bildiğimden, kendimi her daim bu sona alıştırmıştım. Şimdi ayrılmak bile güzeldi ondan. Beni seviyordu ya, gam yemezdim.

Polis memuru kolumdan tuttuğunda onunla birlikte Galata'nın merdivenlerine yöneldik. Diğer memurda Deniz'in kolundan tutarak peşimizden getirdiğinde önüme dönerek yürümeye devam ettim.

Çevredeki insanların yükselen uğultusu, telefondan patlayan flaşlar birbirine giriyordu. Altıncı kata kadar indikten sonra asansöre bindik.

Asansör durduğunda memur kolumu çekiştirerek yürümeye devam etti. Dışarıya çıktığımız an yüzüme vuran rüzgara karşı tebessüm ettim.

YONCA (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin