Bölüm 20

1.6K 89 23
                                    

İyi okumalar 🍀

_____

Aradan bir hafta geçmişti. Eve yerleşmiş, işe başlamıştık. Çalıştığımız yer canlı müzikli bir kafeydi. Garsonluk yapmak beni de Deniz'i de gocundurmuyordu. Birde canlı müzik dinliyorduk, halimizden memnunduk.

Ama günün sonunda pencerenin kenarına oturup denizi seyrederken aklıma Civan'ın düşmesini alıkoyamıyordum.

En son attığı mesaja görüldü bırakmış, cevap vermemiştim.

Deniz defalarca kez onu düşünmemem için bir sürü sebep sunmuştu, haklıydı fakat kalbime söz geçiremiyordum işte. Aklım başka bir şey diyorken kalbim dinlemiyordu.

Gözlerim onu görmek istiyordu. Kalbim onu görünce heyecanla çarpmak istiyordu. Elim kolum onu görünce birbirine girmek istiyordu. Ayaklarım ona gitmek istiyordu.

Ben ona iyi geliyormuşum ama onun varlığı bana iyi gelmezmiş. Bilmiyor ki yokluğu daha kötü yapıyor.

Kafamı sağa-sola sallayarak kendime gelmeye çalıştım ve pencerenin köşesinden kalktım. Erken kalkacaktım, uyumam lazımdı.

🍀

Alarmın sesiyle gözlerimi araladım. İşe de gitmek istemiyordum, uyanmak istemiyordum. Hiçbir şey yapmak istemiyordum sadece yemek yemek istiyordum. Normal insanların depresyona girince, üzülünce iştahı kaçardı aksine benim daha çok açılıyordu. Yedikçe üzüntüm azalıyordu sanki.

Odadan çıkıp banyoya giderek ihtiyaçlarımı giderdim. Ardından tekrar odaya giderek üzerimi değiştirmeye başladım.

Civan'ın aldığı ispanyol paça kot pantolon ve bej rengi kazağı üzerime geçirerek saçlarımı at kuyruğu yaptım. Çoraplarımı ayağıma geçirdikten sonra telefonumu cebime atıp odadan çıktım.

Kapı çalındığında, şaşırmayarak kapıya ilerleyip açtım. Ahmet her sabah ki neşesiyle karşımda durmuş aldığı sıcak ekmekleri uzatıyordu.
"Teşekkür ederim, Ahmet. Hadi gel birlikte yapalım kahvaltıyı."diyerek ekmek poşetini elinden aldım.

Yine kabul etmeyecekti. Her sabah aynı diyaloğu yaşıyorduk.

Gülümseyerek, "Teşekkür ederim, Sevde hanım. Ben yaptım kahvaltımı."dediğinde şaşırmadım.
"Afiyet olsun."diyerek uzaklaştı.

Kapıyı kapatıp üst kata mutfağa çıktım. Deniz kahvatılıkları masaya koyuyordu. Ekmeği masaya koyup oturdum ve kahvaltımı yapmaya başladım. Deniz de çaylarımızı koyduktan sonra karşıma oturdu.

Sessiz geçen kahvaltının ardından Şile'nin dar sokaklarında yürümeye başladık. Eve yakın olduğundan yürümeyi tercih ediyorduk.

Ahmette biraz arkamızdan bizi takip ediyordu. Her ne kadar gelmemesini söylesekte aldığı emrin bu olduğunu söyleyerek konuyu kapatıyordu. Kafenin önünde çıkışa kadar bekliyor, çıkışta da eve kadar geliyordu.
Geceleri o uyumaya gidiyordu, evin etrafı koruma kaynıyordu.

Kafeye ulaştığımızda, Ahmet "Kolay gelsin, buralardayım ben."dedi. Kafa sallayıp kafeye girdik.

Deniz kafenin yaşlı sahibiyle günaydınlaşırken ben üzerime önlüğü geçirdim. Elime bezi alarak, masaları silmeye başladım.

YONCA (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin