Bölüm 23

1.4K 76 17
                                    


Geçiş bölümü oldu arkadaşlar, ben birazcık duygusallaştım :)
Normalde daha uzun yazıp yayımlayacaktım fakat bölümün erken gelmesini isteyenler olduğundan yayımladım.

Bölüm müziği medyadadır, açıp okuyun.

Buraya ithaf isteyenler bir adet yonca bıraksın, bundan sonra her bölümü birine ithaf edeceğim.💚🍀

-İyi okumalar-🍀

___

"Bırak!"
Bağırışlarım karanlık koridorda yankı yapıp kulaklarımı tırmalıyordu.

Mir Civan'ın vurulduğunu duyunca olduğumuz yerde beklememizi söyleyerek yukarıya çıktı. Peşinden çıkmak, onu görmek istiyordum fakat Deniz müsade etmiyordu.

Vurulmuştu, belki artık nefes bile almıyordu. Bunu düşünmek bile kalbime hançerlerin saplanmasına sebep oluyordu.

Duvarın köşesine sindim. Deniz çenesini kafama yaslayarak, kolumu sıvazlamaya başladı. Silah sesleri susmamıştı, Mir'den de haber yoktu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Titreyerek ileri geri sallanarak, dualar etmeye başladım.

Ona bir şey olursa bir daha gülümseyemezdim. Bir sevdiğimi daha kaybedemezdim. Ailem yaşıyor olsa da kaybetmiştim onları. Ceyhun yaşıyor olsa da kaybetmiştim onu. Şimdi Civan'ı da kaybedersem yaşayabilir miydim?

Varsın Elena'yı sevsin, varsın göğsünde taşıdığı o dövmeyi hiç silmesin ama yaşasın, nefes alsın. Bana hep güzel bakan o gözlerini aralasın, bana karşı hep naif çıkmasına özen gösterdiği sesini duyayım.

"Bir şey olmasın n'olur. Yemin ederim haşlanmış brokoliye bile laf etmeyeceğim daha."

Hıçkırıklarımı bastırmak için ısırdığım işaret parmağımı ağzımdan çekerek gözümdeki yaşı sildim.

"DENİZ, KAPIYI AÇ!"

Bir anda Mir'in kükrercesine çıkan sesi doldurdu koridoru. Hızla kafamı kaldırdım. Deniz ayağa kalktığıyla otomatik ışık yandı ve onu gördüm. Geniş omuzlarını saran beyaz gömleği kıpkırmızı olmuştu. Mir'in omzundan aşağı sarkan kolları hareketsizdi.

Doğrularak sırtımı duvara yasladım. Deniz kapıyı açtığıyla Mir koşar adımlarla yaklaşmaya başladı. Önümden geçip gittiğinde gözlerinin kapalı olduğunu gördüm. Esmer yüzü anında beyazlamış, vücudunda kan gölüne dönmüş gömleğine tezat düşmüştü.

Mir kucağında Civan'la koşarak dışarıya çıktığında peşlerinden koşmak istedim ama ayağım ileri gitmedi. Vücuduma kal gelmiş gibi kalakaldım.

Bitmiş miydi başlamadan her şey? Bırakmış mıydı böyle beni? Artık nefes almıyor muydu? Artık benim kilomla bile mi dalga geçmeyecekti?

Kolumdan sarıldığımda sıkıca yumduğum gözlerimi araladım. Deniz telaşla kollarımı sarsıyordu.
"Sevde, kendine gel. Hadi gidiyoruz. Hızlı olmamız lazım. Civan bey çok kan kaybediyor?"

Ölmemiş miydi? Durmamış mıydı Elena için atan kalbi?

Gözlerimden akan yaşlara tezat gülümsedim. Dudaklarım umutla iki yana kıvrıldı. "Yaşıyor mu?"

Deniz puslu gözlerinin ardından küçük bir tebessüm ederek kafasını salladı. "Yaşıyor."

Küçük bir kahkaha atarak hızla kapıya ilerledim. Demir kapıyı güçlükle itekleyerek kendimi dışarıya attım. Karşıda kapısı açık bekleyen siyah jeepi gördüğümde daha büyük gülümsedim. Arkamı dönerek Deniz'inde geldiğine emin olarak arabaya koştum.

YONCA (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin