Multi: Baran ♡
Moralim bozuk olduğu için eve gidip uyumak istiyordum bir an önce. Bu yüzden bu konuyu sonra düşünmek isteyerek ağlamaktan kısılmış sesimle "pardon" dedim. Merdivenden inecektim ki Ata önüme geçti, kafamı kaldırıp kaşlarımı çatarak ona bakmaya başladım.
"Ne var ne istiyorsun?" sinirli bir şekilde konuştuğumda çenesiyle beni işaret ederek "ne bu suratının hali, ne oldu" dedi.
Beni mi merak etmişti? onu ne kadar alakadar ediyorsa artık.
"Seni neden ilgilendirsin?" diye sordum böyle bir cevap vereceğimi tahmin etmişti büyük ihtimalle ki bir şey demedi.
Ben geçmeye çalıştım ve yine önüme geçti. Oflayarak "ne var ya ne istiyorsun benden" dedim.
"Hiçbir şey," ellerimi göğsümde birleştirdim. "Sadece seni kim üzdü bilmek istedim olmaz mı?"
Ata az önce bana 'seni kim üzdü bilmek istiyorum mu' demişti? anlaşılan cevabını vermeden rahat bırakmayacaktı.
"Eski sevgilim Doruk. Oldu mu şimdi izin ver gideyim." Titreyen sesimle ve dolmuş gözlerimle daha ne kadar dayanabilirim bilmiyordum.
Bana şaşkın bir şekilde bakıyordu. Gözyaşlarımı tekrar silerek merdivenden indim ve bahçe kapısından dışarı çıkıp bahçede bekledim. Yağmur yağıyordu. En sevdiğim şeylerden birisi ise yağmurlu havaydı. Okulun bahçesinde biraz öyle durduktan sonra Ela'ya mesaj attım.
"Ben eve geçiyorum ,biraz yorgunum da ,okul bitince çantamı getirir misin?" yazdım ve telefonumu uçak moduna alıp kulaklığımı kulağıma taktım.
'Mor ve Ötesi - Bir derdim var' şarkısını açtım. Ve yavaşça yürümeye başladım eve yürüyerek gidiliyordu ama çok uzun sürüyordu. Pek umurumda sayılmazdı. Yağmurlu havalarda yürümeyi seviyordum. Düşüncelerimle boğuşarak yürüyordum cidden ben kadar kötülüğü hakedecek ne yapmıştım? Neden ben bunları yaşıyordum, sanki şehir üzerime yıkılıyor. Nefes alamıyor gibi tüm anılar üzerime çöküyor gibi hissediyordum. Onları kaybettiğimden beri yaşadığım her kötü şeyde aklıma geliyorlar, zaten hüzünlü olan ruhuma daha çok ağırlık çöküyordu.
Gökyüzüne dolan gözlerimle baktım annem küçükken hep bana her ağladığımda 'ağlarken yüzünü gökyüzüne çevir ki melekler gözyaşlarını silebilsin.' derdi.
"Anne, Baba sizi çok özledim.'' diye fısıldadım. Boğazımdan bir hıçkırık daha kaçtı.
Yönümü değiştirerek mezarlığa doğru ilerledim. Hava baya soğumuştu. Ceketime biraz daha asıldım.
Mezarlığa geldiğimde kulaklığımı çıkardım.
Ezberlediğim yolu yürüdüm. Sonunda durup iki mezar arasının ortasına oturdum.Banu Özkan - Aytaç Özkan
Derin bir nefes aldım. Konuşacak halim yoktu. Biliyorum ki onlar beni konuşmadan da anlarlardı. Ama ben, kokularını bile unutmuştum.
"Sizi çok özledim," diyebildim sadece. Gözümden bir yaş daha akıp gitti. "Çok özledim."
Orada öylece kaç saat oturduğumu bilmiyordum. Hava kararmaya yüz tutmuştu ve artık gitmem gerekiyordu. Elimdeki beyaz zambak çiçeğine baktım. Annemin mezarına bıraktım ve yavaşça ayağa kalkıp eve doğru yürümeye başladım.
Annem beyazı severdi. Özellikle zambak çiçeğini onun sayesinde sevmiştim. Benim için özel bir yeri vardı o çiçeğin. Annem için de.
Evin biraz uzağındaki parkın kaldırımına oturup ağlamaya başladım. Yağmur hâlâ çok yağıyordu ve büyük ihtimalle hasta olucaktım. Telefonumu uçak modundan çıkarıp Baran'ı aradım. İlk çalışta açtı.
"Alo kumsal?" cevap veremedim. "Sana hâlâ sinirli olduğumu bilmeni isterim ama merak edip açtım telefonu neredesin sen?"
Klasik baran hareketini sergilemişti yine, hafif tebessüm ettim. Ağlamaktan hıçkırıklarım iç çekişmelere dönüşmüştü ve sesim çatallaşmıştı. "Alo baran, b-beni gelip a-alabilir misin be-ben çok kötüyüm."
Baran ise endişeli ses tonuyla "kumsal, ne oldu, neredesin yerini söyle hemen geliyorum" dedi.
Yerimi söyledikten sonra telefonu kapattım. Ve kaldırımdan biraz yukarıya kayarak duvara sırtımı yasladım. Bacaklarımı kendime doğru çektim ve dizime başımı yasladım. Bugün olanları düşünmek istemiyordum ama bugün çok garip bir olay daha yaşanmıştı. Ata'yla yani bugün çarptığım çocukla aynı okuldaydık. Ah ne berbat bir durumdu bu böyle. İşin garip yanı bugün duvar diye atanın koluna tutunmuştum nasıl fark edemediysem aptal kafam.
10 dakika sonra önümde bir araç durdu. Bu araç Baran'ın arabasıydı. Arabadan inerek yanıma çömeldi.
"İyi misin?"
Kafamı olumsuz anlamda iki yana salladım. Baran ise kısık sesle küfür mırıldanarak beni kucağına alıp arabaya kadar taşıdı çok yorgundum. Gözlerimi kapatmamaya savaşıyordum ama dayanamayıp kendimi derin bir uykuya teslim ettim.