~🧡~

1.4K 185 103
                                    

Çekim alanı mahşer gibiydi. Minho, Hyunjin'in üstüne çıkmış ikinci yumruğu atmaya hazırlanırken Jisung'la göz göze geldi. Kırgın gözleri gördüğünde elini yavaşça indirmeye başladı. Hyunjin'e baktığında onun da kendinden bir darbe beklediğini fark etti. Yakalarından elini çekti ve koşarak çekim alanından uzaklaştı.

"Her şey bitti..." Diye mırıldandı Jisung. Elindeki ışığı bırakıp sakince gitmek için hazırlandı.

"Nereye gidiyorsun?" Diye sordu Chan arkasından. "En azından biraz konuşsaydık."

"Ben seninle konuşacağımı konuştum." Dedikten sonra küçük çantasını eline aldı. "Sen ise bana inanmamayı tercih ettin. O yüzden konuşurken size iyi eğlenceler. Biraz daha kendinizi düşürmeye devam edin." Koşarak uzaklaştı Jisung. Başı şimdiden ağrımaya başlamıştı.

Jeongin ve Seungmin de yerinden hareket ederek yerde öylece uzanıp gökyüzünü izleyen Hyunjin'in yanına koştular. "İyi misin?" Diye sordu Seungmin.

"Olmaya çalışacağım." Deyip uzandığı yerden kalktı. Jeongin anında ona sarılıp "Çok korktum hyung." Diye söylendi.

Bu sırada Seungmin bir şey fark etti. Olmaması gereken bir şeyi... Ayakları geri geri giderken kimse ona dikkat etmiyordu. Çünkü herkesin ilgisi bir anda hıçkırarak ağlamaya başlayan Harin'deydi. Bunu fırsat bilerek o da çekim alanından çıktı. Sakin bir akılla düşünmeli ve öyle konuşmalıydı.

"Tanrım gerçekten çok iyi oyuncusun." Dedi Jeongin. Bir anda herkesin kızgın bakışları ona döndü. "Bakmayın öyle. Kör olan sizsiniz. Jisung anksiyetesi olmasına rağmen her gün sizin için bu kıza katlandı."

Chan "Jisung'un kıskançlık yaptı-" derken Jeongin sinirle onun sözünü kesti. "Şunu söylemeyi kes Hyung. İlk önce kendi ilişkinle ilgilen tamam mı?"

Chan histerik bir kahkaha attı. "Benim ilişkimde ne varmış?"

Şimdi söyleyeceği şey büyük ihtimalle sonradan önüne bir sorun olarak çıkacaktı ama içinden geleni söylemek istiyordu. "Gerçekten Felix hyungun seni sevdiğini mi düşünüyorsun? Gözlerini açmanı öneririm."

"Ne dediğine dikkat et Jeongin." Diye sinirle söylendi Chan.

"O zaman neden Felix hyung da karşı çıkmıyor?" Bir anda herkesin gözleri Felix'e kaydı. Felix'in hemen gözleri dolmuştu.

"B-ben..." Deyip sustu. Chan şevkatle "Kendini zorlamana gerek yok sevgilim. Jeongin'in saçmaladığını hepimiz biliyoruz."

Gözlerini sıkıca kapattı Felix. Ya şimdi yapacaktı ya da hiçbir zaman. "Hayır saçmalamıyor. Ben... Ben artık seni sevmediğimi fark ettim."

Chan yine histerik bir kahkaha attı. "Bu kandırdı değil mi seni?" Dedi Changbin'i işaret ederek.

"N-ne? Hayır o-"

Chan'ın gözlerinden yaşlar akmaya başlamışken "O benden hoşlanmıyor Felix! Aptal mısın sen?" Diye bağırdı.

Felix olduğu yerde küçülmeye başlarken Changbin onun yanına gitmek istedi. Arkasında olduğunu belli etmek istedi ama Chan'a ihanet edecekmiş gibi olacağı için hareket edemedi.

Bunun yerine yine Jeongin hareket etti. "Onu korkutuyorsun hyung."

Chan bu sefer de Jeongin'e bağırmaya başlamıştı. "Bunu sen istemedin mi Jeongin? Bipolar mısın sen?"

"Ben sadece senden gözlerini açmanı istedim! İnsanlara saldırmanı değil!"

Changbin, Chan'ın dikkatinin dağılmasını fırsat bilerek Felix'i aldı ve oradan uzaklaştılar. Hyunjin de daha fazla kavgayı kaldıramayacağı için peşlerinden gitti.

"Bana böyle bir şeyi dedikten sonra ne yapmamı bekliyorsun o zaman!"

"Her zamanki Chan hyung olup anlayışla karşılamanı bekliyorum! Jisung'u gerçekten dinleyip bir şeyleri fark etmeni bekliyorum hyung! Ne oldu sana Chan hyung nerede? Seni tanımıyorum ben." Gözleri dolmuştu Jeongin'in. Dolu olan gözleri görünce içi titredi Chan'ın. Sarılmak için ona yaklaştı ama Jeongin onu itiyordu.

Bu sırada olan biteni izleyen Harin durumdan menundu. Yapacağı tek bir şey kalmıştı. Onu da bitirdiğinde her şey sona erecekti.

~~~

Changbin Felix'i çekiştirerek sınıfına kadar getirdi. Felix hala ağlıyordu. Ona sıkıca sarıldıktan sonra "Sakin ol. Her şey düzelecek. Düzelmese bile ben her zaman senin yanında olacağım."

"Gerçekten mi?" Diye sordu Felix. Gözleri kocaman bir şekilde ışıldıyordu. Changbin bu görüntüye gülümseyerek kafasını salladı.

Son olarak merakını gidermeliydi Felix. Yoksa gece asla uyuyamazdı. Elbette bir şeyler tahmin ediyordu ama doğru olmazsa yerin dibine girerdi. "Peki Chan hyungu sevmiyorsan kimi seviyorsun?"

"Ben..." Deyip sustu Changbin. Bunu doğrudan söyleyemezdi. Sırasına doğru ilerleyip çantasından bir film çıkarttı. Üstünde B me yazıyordu. "Buna bakınca anlayacaksın." Deyip Felix'e uzattı elindeki filmi. Doğru mu yapıyordu hiçbir fikri yoktu. "Şimdi istersen eve git biraz dinlen. Yorucu bir gündü."

"Okul?"

"Zaten son derse gireceğiz ve çekim izinlerimiz var. Yani gidebilirsin." Deyip gülümsedi Changbin.

Felix bir anda ona sarıldı. "Teşekkür ederim Changbin ve bir de özür dilerim. Seni Chan'ı sevmekle suçladım hep."

Felix'in sarılmasına içten bir şekilde karşılık verdi Changbin. "Suçlamadın beni Felix. Öyle sandın sadece ve bu sıkıntı değil. Hadi şimdi git."

Felix vedalaşıp gittiğinde arkasından öylece daldı Changbin. Gözünden bir yaş aktı. Keşke böyle olmasaydı.

~~~

Minho'nun Hyunjin ile konuşması gerekiyordu ama nasıl konuşacağı muammaydı. Artık her şeyi biliyordu ve o anın etkisiyle ona vurmuştu. Çok pişmandı. Konuşup her şeyi düzeltmek istiyordu. Diğer yandan Jisung'la da konuşması gerekiyordu. Eğer kafası bu denli karışmasaydı ona da sert çıkışmayacaktı ama olan olmuştu.

Oturduğu bankın önünden geçen Jisung'u son anda fark etti Minho. Hemen kolundan tutup onu durdurdu. Jisung sertçe kolunu çekse de bir şey demedi. Haklıydı çünkü.

"Lütfen beni dinle Jisung."

Jisung ifadesiz yüzünü koruyarak "Bizi dinleyip her şeyi duyduğunu biliyorum. Bunu söylemek için geldiysen gidebilirsin." Dedi.

"Hayır bunun için gelmedim." Dedi ve derin bir nefes verdi Minho. "O gün kafam karışıktı. Changbin ile uzun bir konuşma yapmıştık ve bana senin beni sevdiğini söylemişti. Ben de beni kıskandığını düşünmüştüm. Özür dilerim." Dedi tek nefeste.

"İyi de bu dediklerinin hepsi doğru zaten." Deyip omuz silkti Jisung.

"Ne?"

"Seni seviyorum ve kıskanıyorum. Fakat aynı zamanda da seni korumaya çalışıyordum. Ne kadar zorlandığımı biliyor musun?"

"Ben..."

"Kendini bir şey söylemek için zorlama Minho." Dedikten sonra hızla oradan uzaklaştı Jisung. Daha fazla buna katlanamazdı.

~~~

Chan'ı sinir makinesine çevirdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Chan'ı sinir makinesine çevirdim.

Bu fice her hafta cuma günü bölüm gelecek 😋

On track °Skz° ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin