Jisung bindiği taksiden fırlayarak indiğinde kalbi yerinden çıkacak gibiydi. Çok korkuyordu. Ona bir şey olursa ne yapar ne eder hiçbir fikri yoktu. Söyledikleri sadece blöften ibaretti.
Alevlerin yükseldiği yeri görünce kalbi sıkıştı Jisung'un. Titreyen sesini engelleyemeyerek "Mi-Minho!" Diye bağırmıştı.
Minho duyduğu sesle acılı bir gülümseme oluşturdu yüzünde. Araba çarpmadan hemen önce arabadan kendini atabilmişti. Eğer şu an arabanın içinde olsaydı tıpkı şoför gibi ölü olurdu.
Kafasını sağa çevirdiğinde onu gördü. "Jisung..." Dedi son bir gayretle. Jisung'un da bakışları onu bulduğunda hemen o tarafa koşturdu. "Minho!" Hemen yanına çökerken başını elleri arasına aldı. "Minho! Minho sakın gözlerini kapatma!"
"Özür dilerim..." Zorlukla çıkan sözcüklerle hıçkırmaya başladı Jisung. "Özür dileme. Bütün bunlar benim suçum. En başından size söylemeliydim. Fakat o kadar korktum ki... Korktuğumun böyle başıma geleceği hiç aklıma gelmemişti."
Minho'nun gözlerini zar zor açtığını fark edince telefonunu eline alıp hızla ambulansı aradı Jisung. Kriz geçirmesi an meselesiydi ama şu an kendini tutmaktan başka bir şey yapamıyordu. Ellerini kan bulaşmış saçlara daldırırken "Keşke şu an senin yerinde ben olsaydım. Bunların hiçbiri olmazdı." Dedi usulca.
Onunda gözleri yavaş yavaş kapanıyordu. Son kez Minho'nun ellerini sıkıp "Lütfen uyuma.. " diye mırıldandı. Siren seslerini duyduktan sonra gözleri usulca kapandı.
~~~
Gözlerini açtığında karşılaştığı beyaz duvarla biraz bakıştı Jisung. Anılar zihnine yavaş yavaş dolarken küçük bir hıçkırık kaçtı ağzından.
Hıçkırığı duyan Chan hemen ayaklanıp Jisung'un yanına ilerledi. "Jisung, nasıl hissediyorsun?"
Bunu sormasına gerçekten gerek var mıydı? Berbattı, tüm hücrelerine kadar berbattı. Soruya cevap vermek yerine yine hıçkırdı fakat gözlerinden yaşlar dökülmüyordu.
Konuşmayacağını anlayan Chan neler olduğundan bahsetmeye karar verdi. Eğer kriz geçirseydi bu kadar sakin olmayacağını bilecek kadar tanıyordu Jisung'u. "Bir kaç kere üst üste kriz geçirdin. Doktorlar sana sakinleştirici vermek zorunda kaldı. Sanırım şimdi biraz daha iyisin."
"Minho?"
Chan'ın eli ensesine giderken titrek bir nefes verdi. "M-Minho senin gibi üç gündür yoğun bakımda. Başına büyük bir darbe almış ama doktorlar uyanacağını söylüyorlar." Herkes gibi o da bu olanlar yüzünden kendini suçluyordu. En başta Jisung'u dinleseydi şu anda kardeşlerinin yataklarının dibinde bekliyor olmazdı.
Jisung kolundaki serumu sertçe çektiğinde Chan "Ne yapıyorsun?" Dese de onu dinlemedi. Hızla yatağından kalktı ve odadan çıktı.
Chan'ın bildiği tek bir şey varsa o da Jisung'un Minho'yu görmeden durmayacağıydı. Bu yüzden onu geri odaya sürüklemek yerine Minho'nun yanına götürdü.
Onlara bakan gözlerle bir kaç saniye bakıştıktan sonra camın karşısına geçti Jisung. Minho'nun kanı çekilmiş bedenini gördüğünde bir daha hıçkırdı. Kriz geçirdiğinde çok ağlamış olduğu için göz yaşları akmıyordu.
Hyunjin bu iç parçalayıcı görüntüye dayanamayıp ayağa kalktı. Tam Jisung'a sarılacak iken ittirilmesi ile olduğu yerde kaldı. "Dokunma bana! Hepsi sizin yüzünüzden!"
Jisung'un bir daha kriz geçirdiğini anlayan Chan hemen ona ilerledi fakat ona doğrultulan parmakla duraksadı. "Beni dinlemediğin için hepsi senin yüzünden!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
On track °Skz° ✓
FanfictionÇektikleri kısa film akradaşlıklarına mâl olmuştu On Track ve B me'nin birleşiminden Shipler; Minsung, Changlix, Jeongchan, Hyunmin