~💚~

1.5K 169 53
                                    

  Gözler bir elmas görmüşcesine parlarken Minho'nun yatağı Jisung'unkinin yanına yerleştirildi. "Bakmayın öyle. Garip hissediyorum."

  "İnan bana şu an biz de çok garip hissediyoruz. Uyanmayacağın gerçeğine kendimi alıştırıyordum ben..." Herkes bir baş sallamasıyla Chan'ı onayladı. Jisung ise sadece Minho'ya bakıyordu.

  Minho'nun gözleri yanındaki Jisung'a çevrildi. Jisung'un yoğun bakışları altında ezilirken mırıldandı. "Benim başımda bekleyecek bir Jisung'um yoktu. Bu yüzden uyanmam gerekiyordu."

  Herkes duyamamıştı Minho'yu ama duyması gereken kişiye ulaşmıştı sözcükler. Gözleri dolu bir şekilde topallayan bacağını boşverip ayaklandı Jisung. Kendini Minho'nun üstüne atarken sıkıca sarıldı. Mutluluk gözyaşları yanaklarından akarken söylendi. "Çok korkuttun beni aptal."

  Minho sarılmasına karşılık verirken kaburgalarındaki acısını yok sayıp gülümsedi. "Hep sen mi beni korkutacaksın?"

  Jisung göz yaşlarının arasından sırıtırken sert olmayacak bir şekilde Minho'nun omzuna vurdu.

  Felix heyecanla yerinden kalkarken karşısında sarılan ikiliye ilerledi. "Ben de sarılacağım!" Bu üçlü sarılmaya diğerleri de yavaş yavaş eklenmeye başladı.

  Minho bedenindeki baskıya dayanamayarak üstündeki bedenleri biraz ittirdi. "Tamam, yeter bu kadar sarılma! Kaburgalarım yerinden çıktı sanırım."

  Herkes mahçupça geri çekilirken Jisung geri çekilmeden bileğinden tuttu onu. "Gerçekten seni korkutmak istemezdim ama Harin'in mesajını görünce gözüm döndü. Kendimi kontrol edemedim. Özür dilerim."

  Jisung bileğindeki elleri parmakları arasına alırken konuştu. "Ben de özür dilerim. Harin'in nasıl biri olduğunu size önceden söylemeliydim. Sizi buna bulaştırmak istemedim sanırım ama gel gör ki..."

  Jeongin iliştiği yatağından konuşmaya başladı. "Şimdi ne olacak?"

  Chan yatağının kenarına otururken konuştu. "Minho polislere detaylı bir ifade verecek. Hatta gerekirse Jae bile verebilir. Şikayetimizi iki katına çıkartabiliriz böylece."

  Minho şaşkın bir şekilde "Jae mi? Jae uyandı mı?" Diye sordu. O uyurken çok fazla şey olmuş olmalıydı.

  Hyunjin parmaklarını teker teker açıp ne yaptıklarını saymaya başladı. "Jae uyandı, Chan, Felix ve Changbin'i affetti, Jisung krizler geçirip bize ağzına geleni söyledi, okulda Harin'in gıcık bakışlarına mahsur kaldık, son olarak da Harin'in adamlarıyla dövüştük."

  Minho'nun dudakları o şeklini alırken "Bensiz nasıl dövüşürsünüz!" Diye bağırdı.

  Jisung kıkırdayıp yüzünü işaret etti. "Senin de bizden farkın yok, merak etme." Minho yüzündeki bir kaç çizik ve dudağındaki patlakla sanki onlarla birlikte dövüşmeye gelmiş gibi görünüyordu.

  Omuzlarını silkip tatlı bir şekilde kollarını önünde birleştirdi Minho. "Ne fark eder ki? Yine de bensiz gittiniz."

  Jisung kararlı bir şekilde "Sen uyanık olsan bile seni oraya götürmezdim." Dedi

  Minho kışkırtıcı bir şekilde kaşlarını kaldırdı. "Öyle mi?" Jisung da yandan bir gülüş gönderdiğinde ikilinin arasında küçük bir kıvılcım oluştu. Minho'nun gözleri gerilen dudaklara kayarken Jisung'un çoktan kulakları kızarmıştı.

  Changbin sırıtıp "En iyisi biz gidelim." Dediğinde diğerleri de onunla birlikte ayaklandılar. Hyunjin şaşırtıcı bir şekilde Seungmin'i kucağına alırken Seungmin küçük bir çığlık atıp Hyunjin'in boynuna tutundu.

On track °Skz° ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin