~🧡~

2.6K 245 90
                                    

Genç adam sırasına yerleştiğinde en yakın arkadaşının yanına gelmesini bekledi. Bütün arkadaşlarını seviyordu ama Minho'nun yeri onda ayrıydı. Çocukluğundan beri onunlaydı. Yedikleri içtikleri hep birdi. Hatta utanmasa Minho'nun evinde bile kalabilirdi.

Sonunda Minho geldiğinde genç adam heyecanla yerinden kalktı. "Minho sana bir sürprizim var!"

Minho kaşlarını çatarak onun bu heyecanını çözmeye çalıştı. En son bıraktığında oyunculuk için Seungmin'e gitmişti. Hangi ara ona sürpriz ayarlamıştı ki? "Neymiş?"

Hyunjin elindeki senaryoyu Minho'ya uzattı. "Bu senin."

Minho'nun çatık kaşları kendini şaşkınlığa bıraktı. "Bu da nereden çıktı?"

"Harin ile birlikte başrolü oynamak istersin diye düşündüm." Dedi ve dudaklarını birbirine bastırarak tepkisini beklemeye başladı.

Minho "Sen..." Diye mırıldandıktan sonra Hyunjin'e döndü. "Ciddi misin!" Diyerek üstüne atlayarak sarıldı.

Hyunjin arkadaşının neşeli sesine karşın mutlulukla gülümsedi. Onu mutlu etmeyi çok seviyordu.

~~~

"Ne oldu hyung? Düşünceli gibi görünüyorsun." Aslında bu soruyu sormak için yarım saat gibi bir süre karşısında beklemişti. Seungmin böyle düşünceliyse kesinlikle Hyunjin ile alaklı olduğunu biliyordu ama yine de sormadan edememişti.

Seungmin derin bir nefes alarak "Sana Hyunjin için başrolü ayırdığımı söylemiştim hatırlıyor musun?" Diye sordu. Karşısındaki çocuk hızla kafasını sallayınca devam etti. "Başrole Minho'nun ismini yazdı ve kendisi ikinci karakteri aldı."

Karşısındaki mavi saçlı çocuk gözlerini büyüterek "Ciddi misin?" Diye sorduğunda kafasını sallamakla yetindi.

Sonunda dayanamayarak kafasını elleri arasına alarak "Sorun başrolü almamış olması değil, ikinci karakteri almış olması. İkinci karakterin gay bir aşığı olacak. Ben kime güveneceğimi bilmiyorum. Rolde olan çocuğu hemen kovdum. Elimden sadece bu geldi." Dedi.

Jeongin hyungunun bu haline dayanamayarak "İstersen ben oynayabilirim." Dedi ve arkadaşının saçlarını karıştırdı. O yakın temastan hoşlanmasa bile Seungmin'in böyle şeyleri çok sevdiğini biliyordu.

Seungmin'in gözlerindeki parıltılar belli olmaya başladı. "Gerçekten mi?" Diye ümitle mırıldandı. Jeongin'e kesinlikle güvenebilirdi. O her şeyini biliyordu ve asla arkasından iş çevirmezdi. Hyunjin için Minho neyse, Seungmin için de Jeongin oydu.

Jeongin şevkatle kafasını salladığında Seungmin hızla ona sarılıp teşekkür etmeye başladı.

"Bensiz birbirinize mi sarılıyorsunuz siz?" Diye sinirlenmiş bir şekilde yanlarında belirdi Chan.

Seungmin, Jeongin'e sardığı kollarını geri çekerek "Hyung, sen nereden çıktın?" Diye merakla sordu.

Chan dudaklarını büzerek "Ayıp oluyor ama." Deyince herkesin ağzından küçük kıkırtılar kaçtı. "Basketbol oynayacaktık. Onun için sizi arıyordum."

Seungmin kaşlarını çatarak "Bu da nereden çıktı?" Diye sordu. Böyle şeyleri genellikle planlayarak yaparlardı.

Chan bıkkınlıkla "Changbin tutturdu oynayalım oynayalım diye. Biliyorsun tribi hiç çekilmiyor sonra." Dedi. Changbin'in tripleri onlar arasında çok meşurdu. Küçük bir olay için bile sizi her yerden engelleyip bir hafta asla konuşmayabilirdi ve bu arkadaş grubu birbirini umursamıyor gibi görünebilirdi ama içten içe herkes Changbin'in onlardan uzaklaşmasına üzülüyordu.

İki arkadaş Chan'i onayladıktan sonra birlikte Basketbol sahasına ilerlemeye başladılar.

"Yah, Seo Changbin! Sana kaç kere diyeceğim şu topu kafama fırlatma diye!" Jisung'un sinirli bağırışları saha dışından bile duyuluyordu. Açıkcası bütün okul bu bağırışlara alışmışlardı. Her haftanın rütiniydi bu sesler.

Changbin'in sırıtarak "Beni asla geçemeyeceğin için ağlama Sung-ah. İlerde parladığımda senin ismini de vereceğim." Demesine karşın bütün grup gözlerini devirdi.

Sonrasında ise ikiye bölünerek küçük bir maça başladılar. Seungmin 'Belki ileride izleriz' diye bu anları kayıt altına almaya başladı. İlk başta sakin geçen maç sonrasında heyecan kazanmaya başladı. Chan'in Felix'i sırtına alıp sayı almaya çalışması da cabasıydı.

Jeongin'in üçlük atmasıyla Hyunjin ona sevinçle sımsıkı sarılmıştı. Seungmin hırslandığını hissediyordu. Bu sarılmayı gördükten sonra bir sayı da o almıştı. Fakat ona sarılan Hyunjin değil, Changbin'di. Ne kadar üzülse de boş vermeye karar verdi.

Minho bir sayı attığında Jisung hızla kucağına çıkarak saçlarını karıştırdı. Minho şaşırsa da çok tepki vermedi. Jisung'la arasında böyle temaslar oluyordu fakat ona hissettikleri arkadaşlıktan fazlası değildi. Aynısı Jisung için de geçerliydi. Fakat şimdi olduğu gibi kalbine hiçbir zaman söz geçiremiyordu.

Sonunda maç bittiğinde herkes yere yığıldı. Seungmin Felix'in elinden su şişesini alıp kana kana su içtikten sonra kamerasını kontrol etti. Bir ara bu görüntüleri düzenleyeceğini bir yere not ederek kamerasını toplamaya başladı.

Bu sırada Hyunjin'in içindeki fotoğrafçı kişiliği ortaya çıkmış bir bir arkadaşlarını çekiyordu. Minsung ikilisinin fotoğrafını çekerken Minho'nun "Bu bir düğün fotoğrafı mı?" Demesine kıkırdadı.

Sonra bir görüntü gözüne takıldı. Kamerayla uğraşan bir Seungmin kesinlikle hoşuna gitmişti. Hızla bir kaç fotoğraf çektikten sonra diğer arkadaşlarına yöneldi. Kesinlikle çektiği fotoğraflar mükemmeldi.

~~~

Bugün biraz moralim bozuktu dedim bölüm yazayım belki kendime gelirim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bugün biraz moralim bozuktu dedim bölüm yazayım belki kendime gelirim.

Sözünün eri bir insan olduğumu biliyorum djdkdkd

Neyse bu bölüm geçiş bölümü gibi bir sey oldu zaten.

Goodbye my little angels 🥺🥺

On track °Skz° ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin