~❤️~

1.4K 185 117
                                    

Medyaya koyduğum şarkı biraz alakasız oluyor ama bölümü yazarken bu şarkıyı dinlemiştim 🤧

Minho gün boyunca sıkıntıyla sırasında oturmuştu. Harin'i görmek de sinirini bozuyordu artık. Jisung'a neden bu kadar çıkıştığını gayet iyi biliyordu. Her şey kafasını karıştırmıştı ve o an görmek istediğini görmüştü. Bu yüzden Jisung'dan özür dilemeliydi ama önce biriyle konuşması gerekiyordu. Yoksa yine Jisung'a sinirle çıkışabilirdi.

Hyunjin ise inatla yanına bile uğramıyordu. Bu çocuğa ne olmuştu bilmiyordu ama aralarına bir soğukluk girmiş gibiydi. Bundan da hoşnut değildi. Bu yüzden onunla konuşmaya karar vermişti zaten. Fakat o ortalıkta gözükmüyordu.

Tam sınıftan çıkıp Hyunjin'i aramaya karar vermişken koridorda hızlı ve sinirli bir şekilde ilerleyen Jisung'u gördü. El sanatları sınıfına girince şaşkınlıkla kaşlarını çattı. Oranın kilitli olması gerekmiyor muydu?

Kapıya yaklaştı ve çok az araladı. Jisung'un karşısındaki Harin'i görünce daha da şaşırmıştı.

"Beni neden çağırdın bilmiyorum ama artık umrumda değilsin Harin." Diye sinirle soldu Jisung.

Harin kollarını birbirine kavuşturmuş sırıtıyordu. "Davranışların hiç öyle demiyor ama Jisung. Bakıyorum yavaş yavaş pes ediyorsun. Ne oldu? Sevdiceğin sana inanmadı mı? Sana inanacağını sanman bile saçmalıktı."

"O tercihini çoktan yaptı ve ben ona söyleyeceğimi de söyledim. Artık ne sen ne de diğerleri umrumda değil. Tek umrumda olan kişi Jae." Deyip kapıya doğru yönelince Minho çekilecekti ama Harin'in bir daha konuşması onu durdurdu.

"Emin ol Jisung şu anda benim yaptığım bir şey yok. Hepiniz zaten birbirinizin arkasından oynuyorsunuz. Benim gelmem sadece bunları alevlendirdi. Benim yapacağım şeyin ne kadar farklı olduğunu en iyi sen biliyorsun zaten."

Jisung bir anda alevlenerek "Kahretsin kes şunu! Ne istiyorsun benden söyle artık!?" Diye söylendi.

"Mutlu olmanı istemiyorum Jisung!" Diye bağırdı Harin. "Sen mutlu mutlu gezerken ben her zaman dışlanmış kişi oldum. Ailen mükemmel! Arkadaşların pırlanta gibi! Ama sen bunları hak etmiyorsun! Ben o kadar iyilik yapmışken tek bir arkadaşım bile yok ama senin yedi tane pırlanta gibi arkadaşların var!"

Sertçe yutkundu Minho. Harin kesinlikle psikopattı. "N-ne saçmalıyorsun sen?" Jisung'un kekeleyen sesini duyunca içi parçalandı Minho'nun. Onu bu durumdan kurtarmak istiyordu.

Burun çekme sesinden sonra kararlı bir ses duydu Minho. "Eğer mutluluğumdan rahatsız oluyorsan beni öldür arkadaşlarımı değil."

"Hayır..." Diye mırıldandı Minho. Korktuğu için kapıya bir kaç kez vurdu ve sesini düzenleyerek "Harin, Jisung, orada mısınız? Seungmin son çekimlere başlamamız gerektiğini söyledi." Dedi.

Jisung ifadesiz yüzüyle kapıdan çıkarken Minho'ya omuz attı. Minho'nun içi gitse de bir şey söyleyemezdi. Hak ediyordu.

~~~

Chan artık bir şeylerden şüphelenmeye başlamıştı. Felix, Changbin'in peşinden ayrılmıyordu. Changbin ise bu durumdan rahatsız gibiydi. Ne olduğunu sormak için de Changbin'i basketbol sahasına çağırmıştı.

Changbin elinde topuyla sahaya girince Chan gülümsedi. Ama Changbin gülümseyemiyordu. Sadece izlemekle yetindi.

"Küçük bir maça ne dersin?" Diye sordu Chan. Changbin kafasını sallayıp elindeki topu ona fırlattı.

Bir kaç el oynadıktan sonra yoruldukları gerekçesiyle yere oturdular. "Eğlenceliydi." Dedi Changbin ama yüz ifadesi hiç öyle değildi.

"Moralin mi bozuk senin?" Diye sordu Chan.

Yalan söylemek istemiyordu Changbin. Artık çok sıkılmıştı. Eğer Chan ile biraz daha vakit geçirirse büyük ihtimalle gerçeği söyleyecekti. "Biraz..." Diye mırıldanmakla yetindi.

"Anlatmak istersen buradayım." Dedi Chan sevecen bir şekilde.

Derin bir nefes verdi Changbin. Ne olacağı varsa olsun diye geçirdi içinden. "İki arkadaşım yakın bir zamanda sevgili oldu. Ama sorun şu ki ben birinden hoşlanıyorum. Bilmiyorum belki de çoktan kalbimi ona vermiştirim." Deyip omuz silkti.

"Sorun bu mu?" Diye sordu Chan kafası karışarak.

Sıkıntıyla iç çekip "Sorun hoşlandığım kişinin beni yanlış anlayıp onun sevgilisine aşık olduğumu düşünmesi. Onu unutmaya çalışırken daha çok peşimde gezmeye başladı. Bazen rahatsız olduğumu düşünüp ağlıyor ve özür diliyor." Dedi Changbin.

Chan az çok bir şeylerin farkına varmış gibiydi. O zekiydi, tabiki anlardı. "Felix'ten mi hoşlanıyorsun?" Diye sordu pat diye.

Changbin'in anında gözleri doldu. "Ben... Özür dilerim." Her tarafı yanıyordu sanki konuşurken. Yüzüne bir yumruk beklemeye başlamıştı bile.

Chan'ın da gözleri doldu. Elindeki topu sertçe sahaya fırlatıp olduğu yerden kalktı. Eğer su an konuşursa sonu kavgayla bitebilirdi. Daha sakin kafayla düşünüp konuşmalıydı.

İlerlerken bir yerlere vurmadan geçmiyordu. Felix'in bir kaç gün önce ona söylediği şey beyninde yankılandı.

"Eğer iki kişiden aynı anda hoşlanırsan ne olur Chan?"

~~~

Herkes çekim alanına toplanmıştı. Son çekimler yapılacak ve bu iş sonsuza kadar bitecekti. Bu çekimlerden sonra ne olacağını ise merakla bekliyordu Jisung. Ne kadar endişelenmiyorum diye kendini kandırsa da çok endişeleniyordu. Düşünceleri birbirine girmişti.

Seungmin, Hyunjin'e rol hakkında küçük şeyler anlatırken Felix onu çağırınca bırakmak zorunda kalmasına üzülmüştü. Elindeki kağıtları Jeongin'e uzatıp "Sen anlatır mısın?" Dedikten sonra bir şey demeden uzaklaştı.

Jeongin Hyunjin'le bir kaç saniye bakıştıktan sonra derin bir nefes vererek bir seyler anlatmaya çalıştı. Heyecandan bazı yerlerde takılsa da anlatmayı becerdiğini düşünüyordu. Ta ki Hyunjin'in ona değilde Harin'e bakarken yakalayana kadar.

"Çok büyük bir hatanın içindesin." Dedi Jeongin titreyen gözleriyle. "Bu işin sonunda hepimiz bir şeyelere pişman olacağız." Diye söylendikten sonra Jisung'un yanına ilerledi. Hyunjin ise onun arkasından şaşkınca bakıyordu.

Eline kamerasını alıp ayarladıktan sonra çekimi yapacağı yere kendini sabitledi. Bu sahnenin sonunda öpüşme vardı ve Hyunjin bu durumdan çok rahatsızdı. Seungmin'den değiştirmesini isteyecekti ama utanmıştı.

Felix klaketini çarptığında çekime başlandı. Herkesin aklından aynı sey geçiyordu. Sonunda bitiyor, kurtuluyoruz. Ama hayır her şey daha yeni başlamıştı.

Öpüşme sahnesine son bir sahne kalmıştı. Minho, Harin'in elini tutup aşkını ilan edecekti. Ellerin yavaş yavaş birbirine gittiğini gören Hyunjin sertçe yutkundu.

Sakin ol, sakin ol, sakin ol!

Sonunda dayanamayıp kamerasını indirdi Hyunjin. Birleşmeye yakın olan elleri birbirinden ayırdı. Gördüğü son şeyse Minho'nun sertçe bakan gözleriydi. Sonrasında yediği yumrukla yere düşmüştü bile.

~~~

  Heykel bu çocuk yemin ederim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Heykel bu çocuk yemin ederim.

On track °Skz° ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin