~💚~

1.5K 174 73
                                    

  Başka bir çekim gününe daha gelmişlerdi. Changbin ve Minho ister istemez konuştukları konulara takılıyor ve herkesin hareketlerine dikkatle inceliyorlardı. Felix de Chan'ı inceleyen Changbin'i gördükçe içten içe üzülüyordu.

  Seungmin, Hyunjin'in şu an bir rolü olmadığı için sahneleri onun çekmesini istemişti. Onun yaptığı her şey mükemmelmiş gibi geliyordu. Hyunjin'in kamerasını düzeltmesine yardım ediyordu şimdi.

  Hyunjin üstündeki mor kazağı çekiştirerek düzeltirken gergin görünüyordu. Ani işlere hiç gelemiyordu. Bir yandanda Minho ve Harin onun canını sıkıyordu. Neden bilmiyordu ama onlara bakarken nefesi daralıyordu.

  Seungmin bu darlanmayı hissetmiş ve "İstersen ben yapabilirim." Diye bir öneride bulunmuştu.

  Hyunjin içten bir şekilde gülümseyerek "Hayır, ben hallederim." Dedi ve ayağa kalktı. Yerini ayarladığında Minho, Jeongin ve Harin'in hazırlanmasını bekledi.

  Jeongin gerginlikle yerine geçip üstünü düzeltti. Minho'da Harin'le birlikte onun önüne geçtiler. Minho normalde durumundan hoşnut olurdu fakat bu sefer Jisung gerçekten benden hoşlanıyorsa diye düşünmeden edemiyordu. Harin de bunu fark etmişti. "İyi misin Minho?" Dedi yapmacık bir şekilde.

  Minho sonunda kendini toparlayarak "İyiyim." Dedi ve hazır olduklarını belirtti.

  Felix klaketini alıp Hyunjin'in önüne geçtikten sonra "On track çekim 16!" Dedi ve geri çekildi.

  4lü aynı anda koşmaya başlamıştı. Hyunjin onlara ayak uydurmaya çalışırken kamerasının önünde tutuşan elleri görünce duraksadı. Neden kendini kötü hissediyordu?

  Seungmin hemen Hyunjin'in yanına koştu "Bir sorun mu var?"

  Hyunjin dalgın dalgın "Yok." Dese de Seungmin bir sorun olduğunu fark etmişti. Hyunjin'in bakışlarını takip ettiğinde Minho ile Harin'i görmek onu bozguna uğratmıştı. "Minho'yu mu kıskanıyorsun?" Diye sordu.

  "Ne? Hayır!" Seungmin aslında başrolü alamadığı için üzüldüğünü sansa da Hyunjin bunu yanlış anlamıştı. Belki de anlamak istediği gibi anlamıştı.

  Seung onu sakinleştirmeye çalışarak "Sakin ol. Eğer ilerde yine kısa film çekersek emin ol başrol sen olacaksın." Dedi.

  "Ne?" Diye sordu Hyunjin. Sonradan aklına dank etti. "Ah, inan bana başrol olmak umrumda bile değil."

  Tabi bu söyledikleri Seungmin'e bir şey ifade etmiyordu. Anlamamıştı. Biraz daha ikilide göz gezdirdikten sonra Hyunjin'in elinden kamerayı aldı. "Hadi gel, çektiklerine bakalım."

  Hyunjin başını sallayarak onu takip etti. Çok fazla bir şey çekilmemesine rağmen Seungmin çekimlerden memnundu. "Çok güzel olmuş bunlar." Diye mırıldanmadan edememişti.

  Hyunjin ise her seferinde gülümseyerek teşekkür etmeden edemiyordu. Böyle konularda övülmek çok hoşuna gidiyordu.

  Felix Seungmin'i çağırınca gitmek zorunda kalmıştı. Bu sırada Minho ve Harin, Hyunjin'in tam önüne oturdular. Bu durumdan memnun olmasa da ses çıkartamamıştı.

  Aralarındaki küçük sohbet devam ederken Jeongin de onların yanına geldi. Jeongin de fark etmişti Hyunjin'deki huzursuzluğu. Bir kaç şey tahmin ediyor ve bunun doğru olmaması için dua etmekten başka bir şey gelmiyordu elinden.

  Minho üzerinde gözler hissedince hemen Jisung'a döndü. Jisung ise yakalandığını fark edince hemen bakışlarını çevirmek yerine kocaman gülümsedi. Eğer gözlerini kaçırsaydı Minho bunu yanlış anlardı.

  Minho da ona gülümsesede üstüne bir gerginlik binmişti. Gerçekten Jisung onu seviyor olabilir miydi?

  Harin'e baktı. Belki de farklı bir şeyler vardı. Jisung bu zamana kadar hep onu korurdu. O zaman Harin'de sevmediği bir şey olabilir miydi? Kafasını iki yana salladı. Saçmalamayı bir an önce kesmeliydi. Harin'in hiçbir kötü yanı yoktu ki.

  Bıkkınlıkla nefesini vererek diğerleriyle konuşmaya devam etti. Şimdilik düşünmeyi bırakması onun için daha iyiydi.

  "İçecekler geldi!" Chan elinde herkesin seveceğini bildiği içeceklerle dostlarının yanına ilerledi.

  Herkes yavaşça Chan'a yaklaşarak içecekleri ellerine aldılar. Herkes Chan'ın zevkine güveniyordu.

  "Bu ara hepiniz gergin gibisiniz." Dedi bir anda Chan.

  Jeongin umursamaz bir şekilde "Öyle miyiz?" Diye sordu. Sonra teker teker arkadaşlarında göz gezdirdi. "Öyleymişiz."

  Chan gülümseyerek Jeongin'e baktıktan sonra "Diyorum ki bir ara maç yapalım. Neşemiz yerine gelsin." Dedi.

  Herkes anında kabul etmişti. Aralarındaki maçlar şüphesiz en eğlenceli şeyler oluyordu. Buna kimse hayır diyemezdi.

  "Güzel."diye mırıldandı Chan. Sonrasında ise her şey olması gereken şekilde geçti. Çekimler yapıldı. Profesyonel şekilde rollerine büründüler. Çekimler bittiğinde ise Seungmin kısaca teşekkür konuşması yaptı ve herkes dağıldı.

  Hyunjin elindeki kamerayla mutlu mutlu koridorda ilerliyordu. Kayıt yapmaları için onlara verilen odada çektiklerini tekrar kontrol edecekti.

  Kapıyı açmasıyla karşılaştığı manzara onu hiç mutlu etmemişti. Minho ve Harin çekilenlere bakıyorlardı. Hemen kendini toparlayıp yanlarına oturdu. "Benim çektiklerime de bakmak ister misiniz?"

  Minho onları yanlız bırakmadığı için ters ters bakarken Harin durumdan memnundu. İstediklerine yavaş yavaş ulaşıyordu. "Olur, izleyelim."

  Kayıtları izlerken arasıra gülüp küçük tepkiler veriyorlardı. Fakat Minho sinir olmaya başlıyordu. Zaten çok yanlız kalamıyorlarken Hyunjin'in buraya gelip her şeyi mahvetmesi sinirlenmesi için yeterli bir sebepti.

  "Hyunjin!" Dedi bıkkınlıkla.

  "Efendim?"

  "Senin başka bir işin yok mu?" Diye sinirle soludu. Sonunda dediklerinin farkına vardığında her şey için çok geçti. "Ben-"

  Hyunjin Minho'nun lafını keserek "Sorun değil hyung. Ben gideyim." Dedi ve oturduğu yerden kırgınlıkla kalktı.

  Her şeyi o ayarlamıştı oysaki. Şimdi de pişman olmuş gibiydi. Seungmin'in ona sorduğu soruyu kendine tekrar sordu. Kıskanıyor muyum? Evet... Evet kıskanıyorum.

~~~

Vay seni zekii

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Vay seni zekii

Yanlız bu fic yavaş yavaş aşkı memnuya bağlıyor djdkkdkfjkf

On track °Skz° ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin