2.BÖLÜM

9K 313 9
                                    

Gözlerimi açtığımda karanlık bir odanın içinde buldum kendimi. İçerisi gerçekten çok karanlıktı. Tüylerimi ürpertecek kadar hem de. Etrafıma baktığımda odanın içinde sadece 1 yatak ve komodin gördüm. Komodininin üzerinde sürahi ve bir tane de bardak. Ah pek düşünceli bir insan olmalı!

Yattığım yerden doğrularak ellerimi kazağımın içerisine doğru çektim. Etraf çok karanlık olduğu için gözlerim kapının nerede olduğunu tam seçemiyordu. Ellerimle duvarları tanımaya çalışarak adımlarımı attım. Bir süre sonra ayağım bir şeye takıldı ve çok gürültülü bir ses çıktı. Ben olayın şokundayken kapı birden açıldı ve içeri o adam girdi.

Beni kaçıran o karanlık adam. Yüzüne bakınca bile ne kadar kıvrak bi zekası olduğu bariz ortadaydı. Yüzümü iyice inceledikten sonra bana doğru yürüdüğünü düşündüm ama tam arkamdaki yatağa uzandı.Bense ondan biraz daha uzaklaşmak adına nereye adım attığımı bilmeden geriye doğru adım atmaya çalıştım.

" Bana ne yapacaksın? Sana diyorum!"

Bağırmalarıma ses vermiyordu. O çok esrarengizdi. Çözmeye çalışılan bi cinayet gibiydi. Acaba onu cinayet masasındaki ipucu gibi bulabilecek miyim? Onu çözebilecek miyim ? Sanmıyorum.O çok değişikti. Tüm bu düşüncelere dalmışken ormandaki bu esrarengiz evin tavanına bakarak
"Çok eğleneceğiz, çok!" dedi. Sesindeki nefret bariz ortadaydı

" Ne saçmalıyorsun? Ne eğlenmesi? Bırak beni gideyim n'olur!" Sesim yalvarır gibi çıkmıştı. Beni duymuyor gibi bir hali vardı.Hayır. Duyuyordu ama cevap vermiyordu. Bu daha da sinir bozucuydu. Ne olurdu yani cevap verse? Daha da öfkelenip ağlayarak "Cevap versene ! Niye bir şey söylemiyorsun!" diye kükredim. Bu onu sinirlendirmiş olmalıydı ki ayağa kalktı ve üzerime üzerime yürümeye başladı. Yanıma geldi ve ateş püsküren gözleriyle bedenimi delip geçti adeta. Öfkeyle soluyarak yanımdan geçti . Az önce narin bir şekilde açtığı demir kapıyı şiddetle kapattı ve kilitleyip gitti.

Ne yapmaya çalışıyordu Allah aşkına bu adam? Daha önemlisi kimdi? Aklıma direkt abimin beni yıllardır koruduğu, sakındığı o adam geldi. Evet yıllardır uğraşıyordu ve başarmıştı. Sonunda beni kendi eline geçirip abime acı çektirebilecekti. Ah Yağmur şu an ne kadar üzgündür. Ve eminim onu abim pişman edecekti. Canım arkadaşım benim diye geçirdim içimden. Her zaman benim yüzümden laf yerdi ama hiç itiraz etmezdi. Yine laf yiyecekti ama bu sefer kaçırılmam olayına o da itiraz edecekti.Bundan adım kadar emindim. Çünkü bu hayatta beni karşılıksız seven bir tek oydu . Annem ve babam hariç tabiki...

Onlar artık yoktu. Bir an her şey onların yüzünden diye sitem ettim içimden kendi kendime... Sonra aklıma onların o masum yüzleri geldi ve bütün düşüncelerim duman olup havaya karıştı. Ve o dumanımsı hava boğazımı her defasında daha fazla yaktı. Onlar olsaydı belki her şey daha kolay olabilirdi. Beni ne güzel de korurlardı...

Ama artık bunları düşünmek boştu. Şu an başımda daha büyük bir dert vardı . Bu adamdan nasıl kurtulacaktım? Beni sürekli burada tutacak olma düşüncesi aklımı kemiriyordu. Yok artık! Saçmalama! diye cırladı içimdeki endişeli Zeynep. O kadar abartmazdı sanırım. Sadece abime göz dağı vermek içindir. Yani inşallah öyledir.

Kafam iyice karışmıştı. Ne yapacağımı bilmiyordum. Ah tabi, bu durumda ne yapılır ki? Karanlık bir odanın içinde saatlerdir oturuyorum. Elimden hiçbir şey gelmiyor. Kii bu beni çıldırtıyor. Tamam kendi evimdeki durumda bundan farksızdı ama onda en azından kafam rahattı ve kendimi güvende hissediyordum .

Sakinleşmeye çalışarak düşündüm. Cidden ne yapılırdı bu durumda? Kaçmaya çalışsam olmaz eminim ki şu an bir sürü adam dışarıda benim kaçmamam için nöbet tutuyor. Ee ne yapacaktım ben o zaman ? Tek bir seçenek vardı burada akıllı akıllı oturmak ve onun gelmesini beklemek. Evet tek çarem bu. Belki duygu sömrüsü yaparsam izin verirdi. Evet imkânsız bir seçenekti ama olsun.

Bu düşüncelerle kafamı o kadar yordum ki beynim çatlayacak sandım. Kafamı yastığa gömüp kendimi uykunun serin sularına bırakmaya çalıştım.

Sağa döndüm, sola döndüm ama bir türlü uyuyamadım. Artık ağrıdan ağlamaya başladığımı farkettim. Ben hıçkırıklarla ağlamaya devam ederken kapı birden açıldı ve içeri o girdi. " N'oldu? " diye sordu duygusuz bir şekilde. Gözlerinde hiç bir duyguyu göremiyordum. İnsanın birazcık içi acırdı. Yok! Onda hiç bir duyguyu sezmiyordum. Nasıl oluyor da bu kadar duygularını saklamayı becerebiliyordu? "Kes şunu! Ne kadar ağlasanda seni abin denilen o şerefsize geri vermem." dedi. Gerizekalı! Ailemi özlediğim için ağladığımı düşünüyodu büyük ihtimalle. Bu düşünce ağlamamı daha da şiddetlendirdi. Ailem için ağlamadığımı söyleyecek takatım bile yoktu. "Ne halin varsa gör, ağlayarak gebermek istiyorsun herhalde . Hoş zaten öleceksinde." deyip odadan çıktı. Kapıyı kilitlemeyide unutmadı. Söylediği cümle beynimde yankılandı. 'Zaten öleceksin.' Düşündüğüm başıma gelmişti. Evet beni öldürecekti
Aslında ardımdan üzülecek kişilerin sayısı bir elimin parmak sayısını geçmeyecekti ama evde hapsolmuş olmama rağmen yaşamak güzeldi.Daha okuyacak çok kitabım, izleyecek çok filmim vardı benim. Ölmek istemiyordum sebepsizce. Ne olur fikri değişsin demeden edemiyordum.

Merhaba arkadaşlar. Beğeneceğinizi umuyorum. Sizi seviyorum. Yeni bölüm kısa zamanda gelecek. Kendinize iyi bakın. İyi okumalar! Bölümü TNK - Yine Yazı Bekleriz dinleyerek yazdım Ama konuyla pek alakası yok şarkının olsundu şçgmlskfldpwkkfğ

BERCESTE//ZEYKER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin