22.BÖLÜM

990 32 5
                                    

"Her şey birdenbire oldu.
Birdenbire vurdu gün ışığı yere;
Gökyüzü birdenbire oldu;
Mavi birdenbire. "

Orhan Veli

Alıp başını çok uzaklara gitmek isterken bir adım dahi atamamanın korkusunu yaşıyordum. Nereye gidersem gideyim kötülüklerin peşimi bırakmayacağını pekala biliyordum ama insanın içindeki umut denen korkunç duygu her seferinde yere çakılmasına sebep oluyordu. Her seferinde daha yüksekten...

Bacaklarım uyuşmuştu. Zannediyordum ki sonum geldi. Adam hala kulağımın dibinde pis nefesini üzerime veriyordu. Engellenemez bir korku hissediyor ve titriyordum.

"Harabeye döndürdün kendini. Yetmez mi artık? Doğruyu kendin eninde sonunda bulacaksın. Seni sineme sardığım gün anlayacaksın bunu. "

Bunları söylerken elindekinin baskısını artırıyordu. "Hadi git onun kollarında kendini avut. Seni kullanmasına biraz daha izin ver." Histerik bir kahkaha attı. "Git onun fahişesi ol. Ben seni her halinle kabul ederim."

Gözyaşlarım sicim sicim akmaya başlamıştı. Bir yandan da midem bulanıyordu. İçimden bu adamı parçalara ayırıp öldürmek geliyordu. Bıçağını cebine yeniden atıp gözlerime baktı.

İğrençti.

Hızla yanımdan giderken Kerem aynı hızla yanımıza yaklaşıyordu. Ayaklarım daha fazla dayanamayınca bırakıverdim kendimi yere.

"Zeynep iyi misin? Kimdi o? Ayağa kalk Zeynep." Bir yandan kollarımdan tutup beni kendimden getirmeye çalışırken diğer yandan telefonunu arıyordu. Birileriyle bir şeyler konuştuktan sonra yeniden benimle ilgilenmeye başladı. Bilincim yavaş yavaş açıldığında görüş açıma Kerem girmişti.

"Ne dedi sana?" dedi. Oldukça telaşlıydı.

Sahi neler demişti o. Mideme oturmuştu dedikleri. Düşer kalkardım hep. Önemli değildi. Hayat hep baştan alırdı. Ama doğru muydu söyledikleri? Kendimi aşağılık hissetmeme sebep olacak biri gibi mi davranıyordum? Neydim ben, kimdim, neyiydim? O benim içime düşen ateş, gözlerime baktığında kuşkuydu.

Hayır! Aklımı karıştırmasına izin vermeyecektim. Biliyordum ki onunlaydım ben. Sıfatımın ne olduğunun artık benim için bile önemi yoktu. Ben oydum, o ben. Hepsi bu kadar.

"Yanlış yapıyorsun. Seni kullanıyor gibi şeyler söyledi. Geri hemen gitti zaten, gördün." dedim. Kelimeler dilimden kesik kesik dökülüyordu.

Söylediklerimle bir süre donup kalsa da elini uzatıp bir çırpıda ayağa kaldırdı beni.

Aşağı inip arabaya indiğimizde yine sessizlik yağmur olmuş yağıyordu üzerimize. Arabanın rotası yine belirsizdi.

***

Kerem arabayı ıssız bir dağa sürmüş, bir uçurumun kenarında durmuştu. Arabanın kapısını açıp indi aşağı, ben de indim ardından.

Düşünceliydi. Kafasında 40 tilki dönüyordu şu an eminim ki.

"Nasıl bu kadar dibimize girmeyi başardılar?" diye söylenip kendi kendine konuşmaya başladı. Küfürler savuruyor, tehditler yağdırıyordu. Ağzımı açıp tek kelime etmek gelmiyordu içimden. Bir süre daha sustuk.

"Bana anlatmadığın bir şey mi var Zeynep?"

Gözlerimin içine bakıyor, ağzımdan dökülecek kelimeleri bekliyordu. Kafamı hayır anlamında salladım.

"O zaman hayatında sadece ilk kez gördüğün, ki bu son görüşündü, bir adamın cümlelerini ciddiye aldın?"

Tebessüm etti. İçinde çok şey barındırıyordu.

BERCESTE//ZEYKER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin