18. BÖLÜM

1.5K 78 24
                                    

-İlahi Bakış Açısıyla-
Zaman hızla akıp gidiyor fakat Zeynep gözlerini açıp kendine gelemiyordu. Tamı tamına 17 gün olmuştu. Akrep ve yelkovan genç adamın nabzını yoklar gibi atarken artık dayanacak gücü kalmadığını fark etti. Zeynep olmadan geçen 17 günün her bir saniyesi ona zulüm gibi geliyordu. Aklına miniğinin güzel yüzü düşüyordu sürekli. Kerem'in hayatında koskocaman yer edinmişti Zeynep. Fakat bunun nasıl olduğunu fark edememişti ikisi de. Kerem son kez Zeynep'i hayalinde canlandırdıktan sonra kalbinin üzerinde bitmek bilmeyen sızıyı tekrar hissetti. Zeynep onun yüzünden burada yatıyordu.

"Benim için canını tehlikeye attı." diye geçirdi aklından ve sonra daha da emin oldu. Zeynep onun içiydi; canının,ruhunun...

-İlahi Bakış Açısıyla Son-

Başıma üşüşmüş olan doktorların varlığını hissedebiliyordum. Uzun zaman sonra ilk defa kendimdeydim fakat bu defa da gözlerimi aralayacak gücü kendimde bulamıyordum. Sanki göz kapaklarım birbirine yapıştırılmıştı. Ve bir ses duyuyordum.

"Doktor Bey abartmıyor musunuz? Yüzüne kezzap atacak halim yok herhalde? Görüp çıkacağım işte!"

Evet onun sesiydi, Kerem'in. Her zamanki gibi huysuzluk yapmakla meşguldu. Doktor bıkkın bir sesle "Peki peki. Ama çok uzun sürmesin, yormayın hastamızı." dedikten sonra Kerem söylenmeye devam etti.

"Ulan sanki kızla bilek güreşi yapacağım. Hepsi deli anasını satayım!"

Kapını kapanma sesinin ardından ayak sesleri benim olduğum yere doğru fazlalaştı. "Miniğim," deyip elimi tuttuktan sonra konuşmaya devam etti. "İnatçı olduğunu bilirdim de, yetmez mi artık be? Ulan şu gözlerini açıp bana yeniden güzel güzel baksan, Allah'tan başka bir şey dilersem şerefsizim!"

Elimi elleriyle sarıp, dudaklarına götürdü ve bir öpücük kondurdu. Direnen göz kapaklarımı açmaya çalışıyordum. Ama sanki bir güç bunu engelliyordu. Bir daha denedim ve bu sefer kirpiklerim az da olsa aralandı. İşte o an Kerem'in görmeye hasret kaldığım yüzü girdi görüş alanıma. Ellerini elimden ayırıp yüzümü avucunu içine aldı. "Zeynep! Zeynep! Uyandın! Uyandın Zeynep!" deyip sevinçle bağırınca yüzüme yayılan gülümsemeye engel olamadım. Kerem'in sesine içeri giren doktor elindeki dosyadan bir şeylere bakıp bana döndü.

"Nasıl hissediyorsun Zeynep? Çok fazla ağrın var mı?" Doktorun sorduğu soruyla karnımdaki sızı varlığını hissettirdi. Elimi karnımın üzerine götürdüm. "Fazla değil." diyebildim kısık sesle.

"Bir süre daha bizimle kalacaksın. Ardından duruma göre taburcu edebiliriz." dedi Doktor. Ardından Kerem lafa atıldı. "Hiç gerek yok Doktor Bey. Geceye kadar neyi kontrol ediyorsanız edin. Evde Zeynep için oda hazırlandı. Orada kalacak, kendi doktoruyla." Doktorun cevap vermesine izin vermeden kapının oraya doğru ilerletti. Kapıyı kapatıp yeniden yanıma geldi. "Aklım çıktı be Zeynep. Sana bir şey olacak diye aklım çıktı!"

Burukça gülümsedim. Vurulana kadarki her an yeni yaşamışım gibi aklımdaydı fakat ondan sonra neler olduğunu merak ediyordum. "Aldığım kağıtlar, işinize yaradı mı?" dedim.

"Bunları boş ver şimdi. Ama merak ediyorsan söyleyeyim, yaradı. Hem de baya yaradı. Sevgili ağabeyinin bizim bildiklerimizden hariç çeşitli ülkelerde mekanı varmış. Hepsine adam yolladım, izliyorlar. Eğer bir ipucu bulunursa oralardan bulunur. Ayrıca aldığın kağıtta şirketlerle alakalı çok önemli bilgiler var, kaleyi içten fethedeceğiz." deyip gülerek göz kırptı.

"Heh, iyi bari. En azından boşuna öbür tarafa gidip gelmedim." deyip kıkırdadım fakat kendimi kasmış olacağım ki karnımdaki yaranın acısı yeniden nüksetti. Acıyla yüzümü buruşturdum. "İyi misin?" deyip elimi yeniden tuttu Kerem. Kafamı 'iyiyim' manasında salladım.

BERCESTE//ZEYKER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin