17.BÖLÜM

1.7K 96 16
                                    

-Flashback-

Koşarak ve "Kerem!" diye haykırarak Kerem'in önüne atladığımda silah patlamış, karnıma inceden bir sızı saplanmıştı. 2. silah sesiyle adamın yere serildiğini görebiliyordum. Elimdeki bembeyaz kâğıtlarla kendimi yerde bulmam bir olmuştu. Kanlar içinde aygın baygın yatıyordum. Kanamam git gide artıyordu. Onun kollarındaydım. Yemyeşil gözleri gözlerimdeydi. Korkusu gözlerinden okunuyordu. Çırpındıkça kendimden geçiyor, kendime geldikçe çırpınıyordum. Ruhumda kasırgalar fırtınalar kopuyordu. Kendime her gelişimde yaşadıklarımı yaşamamış olma umuduyla Kerem'in bembeyaz olmuş yüzüne dokunmak istiyordum.
"Zeynep, Zeynep aç gözlerini!" deyip bağırıyordu. Kafamda dönüp dolaşan uğultular daha çok acı çekmeme neden oluyordu. Bu sırada kapıdan gelen araba fren sesleri ve silah sesleri de cabasıydı.

-Flashback-

Ayaklarım yerden kesilip havalandığımda ruhumu teslim ettiğimi sanmıştım. Sahi, bu fani dünyadan onun kollarındayken göçüp gitmiş miydim yoksa? O anki yoğun hissettiğim acı... Tarif edilemez. Peki ya o kurşun Kerem'e denk gelseydi? Roller değişecekti değil mi? Ama onun savunmasız, güçsüz ve yerde anlar içinde yatarkenki haline tanık olmaktansa bu halde olmayı tercih ederdim.
Kendimde olup olmadığımı anlayamayacak kadar kendimde değildim. Bana neler oluyordu böyle? Gözlerim hafif aralanınca karın bölgemde hissettiğim o eşsiz acı yeniden kendimden geçmeme sebep oluyordu. Aynı zamanda zor da olsa açınca gözlerimi onun yakarışlarını duyuyordum.
"Zeynep! Zeynep n'olur uyan!"
Simsiyah bir boşluğun içindeydim, yalnızdım. Kendimi hissetmekte zorluk çekiyordum. Beni kucağına almış, kafamı boynuna yaslamış, etrafa küfürler saydırıyordu. Sonumuz gelmiş miydi yani? Hikâyemiz burada sona mı eriyordu? Kerem koşar adımlarla ilerliyordu ama ne olduğunu anlamayacak kadar bitkindim. Gözlerimi acıdan ölerek de olsa hafifçe açmaya çalıştım. Gözlerindeki telaşı görmemek için gerçekten ölmüş olmak gerekirdi sanırım. Konuşmaya çalışıyordum, olmuyordu. Sanki boğazımı sıkan konuşmama engel olan bir güç vardı. "K-kerem..." diyebildim güçlükle. Sesim o kadar alçak çıkmıştı ki duyduğundan emin bile değildim. Yüksek bir yerden atladığımızı hissettiğimde daha rahat nefes alıyordum. Ama karnımdaki sızı beni yiyip bitiriyordu. Canım çekiliyor gibi hissediyordum.
"Bitti güzelim bitti. Kurtuluyoruz."
Kulaklarımdaki uğultudan dolayı fısıltı gibi gelen sesini duyduktan sonra kapattım gözlerimi.
Kendimi o kadar güçsüz hissediyordum ki!
Olamaz, olmamalı diye kafamda kurduğum cümleleri canlandırmaya çalışıyordum. Her şey burada bitmemeliydi benim yaşanacak dolu dolu günlerim olmalıydı. Karnımdan kalçalarıma doğru akan kan bulunduğum durumun ciddiyetini apaçık ortaya seriyordu.
Yeniden kapalı bir yere girmiştik. Kalbimde sonbaharda çiçek açtıracak türden bir ses etrafta yankılanıyordu. "Zeynep! Zeynep korkma güzelim! Sana bir şey olmasına izin vermem!"
İçim kıpır kıpır oluyordu. Kerem, bir elini karnıma koymuş bastırırken diğer elini ellerime kenetlemişti. Kerem bana bir şey olmasına izin vermez, diye kafamda dönüp dolaşan kötü düşünceleri ateş olup kül ettim. Elimi hiç bırakmayacak gibi sıkıyordu,beni hayata bağlamak ister gibi...
Tüm gücümü toplayıp elini hafiften de olsa sıkmaya çalıştım. Gözlerinin yüzümde olduğundan emindim.
"Dayan, n'olur dayan!" diye haykırdığında arabanın ani fren yaptığını hissedebildim. Kalp atışlarım hiç olmadığı kadar yavaştı.Karnımdaki sızı git gide uyuşmaya başlamıştı. Bilincimi neredeyse kaybetmiştim. Ölüyor muydum? Ölüm bu muydu sahiden?

-3. kişi ağzıyla anlatım-

Genç adam ne yapacağını bilemeyecek kadar kendinde değildi. Çektiği acı aklındaki her şeyin uçup gitmesine sebep olmuştu. Zeynep, onun yüzüne kanlar içinde yatıyordu. "Gitmesin dedim sana! Onu oraya nasıl gönderebildik Can! Ben nasıl oldu da size uydum? Zeynep can çekişiyor Can! Hem de benim yüzümden!"

BERCESTE//ZEYKER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin