Yemeklerimizi yedikten sonra tekrar konuyu açma gereksinimi duydum.
"Kerem , lütfen artık kesin bir çözüm bulalım. Yoksa ben bugün uyuyamayacağım." Hissettiğim telaş ve heyecan derecelendilemeyecek kadar fazlaydı.
"Bence bu konuya karışma. Halledeceğim dedim , bana güvenmiyor musun ?" dedi. Konu yine sapacaktı. Ama karışmamama gereken bir konu değildi. Söz konusu ailemdi sonuçta. "Güvenmemek ile bir alakası yok. Peki abim senin her şeyden haberin olduğunu biliyor mu ?" dedim. "Sanmıyorum. Seni o şirket olaylarından dolayı kaçırdığımı sanıyor. Veya biliyorsa bile şu an etekleri tutuşmuştur." deyip keyifle güldü. Ardından ilk geldiğimizde ayar verdiği garsonu çağırarak hesabı istedi. İkisinin arasında soğuk rüzgarlar esiyordu. Kerem parayı çıkartıp masaya koyduktan sonra toparlanıp çıkışa doğru ilerledik.***
Eve geldiğimizde kapıyı Can açmıştı. "Ne geziyorsun oğlum burada ? Eve nasıl girdin ? " dedi Kerem.
Can sırıtıp koltuğa bıraktı kendini. "Kardeşim ayıp ediyorsun. Ha benim evim ha senin evin deyip bana da anahtar yaptırmadın mı ?" Sahte bir kızgınlıkla söylemişti.
Kerem, Can'ın koluna şakasına vurup "Canın sağolsun kardeşim. Sen iste sana bu şehrin anahtarını vereyim. " dedi. İkisi de çocuk gibiydi şu an.
"Heyt be ! Eyvallah kardeşim sen bana kalbinin anahtarını vermişsin daha ne isterim. " Bunu söylerken şiir okur gibi söylemişti.
İkisi de kahkaha atarak gülerken Kerem bir ara kahkahasına ara verip " Şımarma lan." deyip gülmeye devam etti.
Ben mi ne yapıyordum ? Karnımı tutarak bu hallerine gülüyordum. Bilemiyordum nedenini fakat Kerem'e güveniyordum. Onun rahatlığı da üzerime çökmüştü.Can eski ciddiyetine sahte bir öksürükle dönerek oturduğu yerde dikleşti. "Abi oturun anlatmam gereken şeyler var. " dedi.
Kerem de anında ciddileşip bana baktı ve kafasıyla yukarı çıkmamı işaret etti. Daha benim itiraz etmeme zaman kalmadan Can olaya müdahale etti. " Hayır hayır. Zeynep sen de otur. Sana ihtiyacımız olabilir."dedi. Kerem tabiki bizi şaşırtmayıp inadını sürdürmeye devam etti.
Önce Can'a bakıp "Can , sen geri zekalı mısın ?" dedi. Ardından tamamen bana dönüp konuştu.
"Çık dedim Zeynep."
Eh, yani benim de ondan aşağı kalır yanım yoktu sonuçta. Öyle değil mi ?
"Konu benim ailemle ilgili. Bana ne , bende dinleyeceğim. Anlat Can."Kerem Can'a öldürücü bakışlar atıp "Tamam geç otur şöyle." dedi.
İçimden zafer çığlıkları atarken şansımı zorlamayıp oturdum bir kenara. Elbette uslu kızı oynayacaktım , başka seçeneğim yoktu çünkü.Can , boğazını temizleyip konuşmaya başladı.
" Bu olayı öğrendiğimizden beri adamlarımızın çoğu Zeynep'in annesiyle babasını arıyor. Öyle değil mi Kerem ? " dedi. Kerem kafasını sallayarak "Evet bu mu söyleyeceğin şey ?" diyerek kaşlarını çattı.
"Abi bulamıyoruz. Adam nereye sakladıysa artık onca adam kaç aydır bulamadı. Sanki yer yarıldı da içine girdiler."
Kerem oturduğu yerden hışımla kalkıp " Ne demek bulamıyoruz lan ! Öyle bir seçenek yok. Bulacaksınız !"
"Kerem , biz bulmak istemiyormuşuz gibi konuşma abicim. Yok işte ! Asıl korktuğum Aksel manyağının gerçekten ikisini de öldürmüş olması." dedi Can. Söylerken sesinin yüksekliği git gide azalmıştı. İçim cız etmişti. Söylenmesinin verdiği acı bile bu kadar acıtıyorsa gerçeğini aklıma getirmek istemiyordum.
"Can zırvalamayı kes tamam mı ? Bulacağız. Yerin dibine soktuysa bile bulacağız." dedi. Can yeniden öksürerek boğazını temizledi ve konuşmaya devam etti.
"Abi bi' seçenek daha var ama kabul etmeyeceksin biliyorum." Söylerken halıyı izleyerek üzerindeki deri ceketin fermuarıyla oynuyordu. Bu hali karne gününde babasından azar işiten çocukların halini aklıma getirmişti. "Sözümü kesmeyeceğine söz ver söyleyeyim." dedi ve kafasını kaldırıp Kerem' baktı. "Tamam söz, hadi." dedi Kerem pekte hoşnut olmayan bir ifadeyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE//ZEYKER
FanfictieGenç kız hayal kurmayı seviyordu. Fakat bu kez yaşadıkları gerçeğin ta kendisiydi! Bu hayatta karşısına çıkabilecek en nadide varlığa rastlamış olmanın verdiği heyecanla kalbi ağzında atıyordu. Şu zamana dek ölü olduğunu ölümle gerçek arasındaki a...