Arabanın içinde süt dökmüş kedi gibi oturmaya devam ediyordum. O ise sinirden küplere binmiş , bana bağırıyordu. " Aptalsın .Seni bulamayacağımı düşünerek aptal olduğunu kanıtladın."
Korkuyordum. Ve sanırım nedense bundan utanç duyuyordum. Daha önce hiç bu kadar aşağılanmamıştım. Evde ne kadar tutsak gibi olsam da , bana sesini yükseltmeye kimse cüret edemezdi. Çünkü ben el bebek gül bebek büyütülen Zeynep'tim. Bağırışları kulağımda uğulduyordu. Daha fazla dayanamayarak " Yeter be yeter ! Oturup dizinin dibinde beni öldürmeni bekleyeceğimi mi sanıyorsun ? Asıl aptal olan sensin !" diye bağırdım. Bir yandan da göz yaşlarım sel olmuş akıyordu. "Ne dedin sen ?" diye kükredi. "Sen bana aptal mı dedin ! ? " diye bir kez daha bağırdı. Korkudan gözlerimi yumdum. "Sen haddini aşıyorsun !" dedi ve frene bastı. Aniden sarsılan araba yüzünden kafamı torpidoya çarpıyordum.
Bağ evine gelmiştik. Arabadan çıkamıyordum. Çünkü korkudan adeta titriyordum. Kapı birden açıldı ve içeriye buz gibi hava giriş yaptı. Hava ne ara bu kadar kapandı habersizdim. Ardından kapı kırılırcasına kapandı. Arabanın ön tarafında dönerek benim olduğum tarafa geldi. Kapıyı burnundan soluyarak açtı . Önce ölümcül bakışlarından birini attıktan sonra kolumdan çekerek dışarı çıkardı beni. Adım atıp atmamamı önemsemiyordu. Sürüklüyordu acımasızca.
Anahtarı kapının kilit yerini koydu ve çevirmeye başladı. O da titriyordu fakat onunki sinirden olsa gerekti . Sonunda kapıyı açmayı başardığında beni bir eşya gibi yere fırlattı . Ani düşüşümle canım acımıştı ve ağzım ufak çaplı bir inilti dökülmüştü.
" Sana bu zamana kadar bir zarar verdim mi ! ?" diye bağırdı. Doğruyu söylemek gerekirse hayır olmalıydı cevabım. Ve eklemek gerekiyordu ki bana kaçırıldığımı bile unutturuyordu. Hatta ve hatta bazı günler onu gıptayla izlediğim bile oluyordu. Cevap veremiyordum... Veremiyordum çünkü yüzüm yoktu. "Sana soruyorum !" diye bir kere daha bağırdı. Dayanamıyordum artık. Her şey üst üste geliyordu. Ve benim güçsüz ruhum daha fazla bu olayları kaldıramayacaktı
" Lütfen .. Lütfen sus artık !" diye haykırdım ağlayarak. " Benim ne suçum var ? Ben ne yaptım ? Abimle aranızda olan bir olayda niye beni suçlu tutuyorsun ,ha ?" diye devam ettim. İkimizde çok öfkeliydik. Hatta mecazlı bir şekilde söylersek ikimizin de gözlerinden ateş fışkırıyordu. "Ne demek benim ne suçum var !? Sen o ailenin bir ferdi değil misin ?! Bana duygu sömürüsü yapma tamam mı !? Yapma ! " dedi ve üzerime doğru yürümeye başladı.
O geldikçe ben geriye doğru sürüklüyordum kendimi. Eğilerek kolumdan tuttu ve sarstı beni. "Seni yola getireceğim ama !" dedi. Git gide adımları bana yaklaşıyordu. Ürkek adımlarla geri geri yürüyordum.
"Ben burada daha fazla durmayacağım !" diye ayak direttim. Aramızdaki mesafeyi biraz daha kapattı ve kulağımın yanına yanaştı. " Öyle mi ?!" dedi. Omzundan itelemeye çalışarak " Evet ! Evet Allah'ın belası!" diye bağırdım. Yine sinirlenmişti ama bu sefer diğerlerinden farklıydı. Elini saçıma daldırdı ve eline doladığı gibi aşağı doğru çekmeye başladı. Yaşayabileceğim en büyük acılardan biriydi . Eminim bir tutam saçım elinde kalmıştı. Acı dolu bir çığlık attım. "Kurtulmak mı istiyorsun ?!" diye bu sefer alayla sordu. Onun karşısında güçlü durmalıydım. Göz yaşlarımı dışa vurmayacaktım. Dişlerimin arasından "Evet ! " diye tısladım. Çıldırmış gibi gözüküyordu. Ve ben amacıma ulaşmıştım. "O zaman cezanı seçtim , güzelim. " dedi .
Güçlü kollarıyla beni duvara yapıştırdıktan sonra sımsıcak dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Öyle sert öpüyordu ki canım yanıyordu. Eller boynumdaydı ve bir yandan da saçımı okşuyordu. Dudağımı ısırdığında acıyla çığlık atmaya çalıştım. Ama uğultulu bir ses çıktı. Bundan yararlanıp diliyle gezintiye çıkmıştı. Karşılık vermeyişime kızıp daha sert öpüyordu. Dudaklarımızı birbirinden ayırdığında ağlayarak " Allah belanı versin " dedim . Sesimde kırgınlık , öfke , korku vardı. Bu sefer kafasını boynuma gömdü . Omzuna vurarak çığlık atmaya başladım. Eğer düşündüğüm şeyi yaparsa gerçekten alabileceğim en büyük ceza olacaktı. Göz yaşlarım yanaklarımdan sicim sicim akarken hala engel olmaya çalışıyordum. Başaramayacaktım biliyordum. Ellerini belime dolamıştı. Ve üzerime doğru sürtünüyordu. Boynumu diliyle daireler çizerek ısırıyordu. Diş izlerinin kalacağından emindim. Elleri git gide aşağı inerek kalçalarıma geliyordu. Daha fazla dayanamayacağıma emindim. Çırpınarak " Kerem ! Kerem lütfen yapma . Lütfen.." diye ağlıyordum . Göz yaşlarım sel olmuş akıyordu adeta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE//ZEYKER
FanficGenç kız hayal kurmayı seviyordu. Fakat bu kez yaşadıkları gerçeğin ta kendisiydi! Bu hayatta karşısına çıkabilecek en nadide varlığa rastlamış olmanın verdiği heyecanla kalbi ağzında atıyordu. Şu zamana dek ölü olduğunu ölümle gerçek arasındaki a...