“Oyun mu? Çocuk olduğunu düşünmemiştim.” Isabel ne kadar saf davranırsa davransın bu adamın şehveti laflarından açıkça belli oluyor ve kadını rahatsız ediyordu.
“Çocukların oynadığı türden bir şey değil. Göstermemi ister misin?” Adam bir kahkaha atıp onun ifadesini izledi. Kadının rengi atmış olsa da mükemmeldi. Bu kadar güzel birine yazık olmasını istemiyordu. “Yoksa anlatayım mı?” Isabel ikinci seçeneği tercih etmişti. En zararsızı bu görünüyordu. Hem belki zaman kazanırdı ve Adrian o sürede onu bulabilirdi. Bunun ne kadar düşük bir ihtimal olduğunu fark edince somurttu.
“Anlatmanı tercih ederim.” Dedi sakin bir sesle.
“Pekala, güzelim. Ben de öyle düşünmüştüm.” Adamın ona hitap ediş şeklini sevmemişti. Ne hakla böyle bir şey söylerdi?
“Ben üzerimdeki kıyafetleri çıkaracağım ve sen de çıkaracaksın. Sonra ben dudaklarımla senin vücudunun her bir noktasını öpeceğim. Tabi sen de aynısını yapacaksın. Sonra da bedenlerimiz birleşecek. Ben bu oyunu severim. Özellikle karşımdaki güzel bir kadınsa.” Dedikleri karşısında şoka girmiş olan Isabel, ona ağzı açık bir şekilde bakıyordu. Söyledikleri onu dehşete düşürmüştü. Bir insan nasıl olurdu da bu kadar iğrenç olabilirdi? Tanrı aşkına, iğrençti!
“İğrenç bir barbarsın!” Isabel çekinmeden ona hakaret etmişti. Adam ona doğru bir adım atmış ve gerilemesini beklemişti. Ama Isabel bunu yapmak yerine olduğu yerde soğuk bakışlarla ona bakıyordu.
“Bunu iltifat olarak kabul etmek istiyorum. Teşekkürler.” Arsızca gülümsedikten sonra elini saçlarının arasından geçirdi. Bu iş fazlasıyla uzamıştı. Ona anlatması gereken şeyler vardı. “Şimdi, konumuza dönmeye ne dersin?” Kafasında söyleyeceklerini toparlamaya çalışırken Isabel’in ilgisini çektiğini gördü. Kadın ona meraklı bir şekilde bakıyordu.
“Evet, konuya dönsek iyi olur. Buradan bir an önce gitmek istiyorum.” Isabel etrafa bakıp ürpermişti. Burası hem soğuktu hem de çok karanlık. Hava tamamen karardığında onu artık kimse bulamazdı. Nerede olduğunu bilseydi, kaçardı. Ama bunu yapacak cesareti kendinde bulamıyordu. Yine de o adamla bir şeyler yaşamaktansa, kaçmayı tercih ederdi.
“Buradan gideceğini söylemedim.” Isabel’in dik bakışlarını yakaladığında devam etti; “Konunun ne olduğunu biliyor olmanı dilerdim. Sana her şeyi baştan anlatmak zorunda kalacağım. Adrian ile ilgili bir şey.” Isabel etrafı inceleyen gözlerini onun üzerine dikti. Adrian’ın adı onu heyecanlandırmıştı. Adam sözlerine devam ettiğinde kadındaki rahatsızlık hissi artmış, can yakıcı bir seviyeye gelmişti. “Ve tabi Florence ile ilgili.” Isabel o kadını hiç merak etmiyordu. Onun hiç yaşamamış olmasını dilerdi. Ya da kocasına dokunmamış olmasını.
“Anlat.” Isabel’in sabırsızlığı iyice belli oluyordu. Acair, bundan memnun olmuş bir şekilde konuştu.
“Sabırlı ol, güzelim. Anlatacaklarımdan sonra kocanı hala seviyor olmayacaksın. Ya da sevemeyeceksin.” Başını yana eğmiş kadının tepkisini bekliyordu. Florence gibi sessiz kalacağını düşünmüyordu. Bu kadın asiydi. Sonuçta o bir İskoç’tu.
“Sevip sevmeyeceğimi sana sormayacağım, zorba.” Isabel’in hitap tarzı adamın hoşuna gitmişti. Evet, bu adam hakaretten hoşlanıyordu. Hatta belki tahrik oluyor bile olabilirdi.
“Anlatacaklarımı dinleyeceksin?”
“Evet, başla artık.” Isabel’i daha fazla bekletmemek için konuşmaya başladı. Konuya nereden gireceğini bulmuştu. Önce Florence’den bahsedecekti. Yalan vaatlerini ona anlatacak ve sonra Adrian’a kaçışını söyleyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı Kurban
Любовные романы-Bana aşık olabilir misin? -Asla. -Ben de öyle düşünmüştüm, sevgilim. Sanırım ben de sana 'asla' aşık olmayacağım. -...