2. Bölüm

15.7K 738 7
                                    

Adrian, adımlarını ağır ve yavaş atmaya çalışıyor, ancak yapamıyordu. O lanet olasıca ama bir o kadar da güzel olan kadını sarsmak ve ne yaptığını sormak istiyordu.

"Hoş geldin Adrian, karın oldukça eğlenceli." İkisi de onu görmüş ve susmuştu. Ancak Luke, konuşmak için oldukça erken davranmıştı. Ama Adrian onu umursamamış ve Isabel'e bakarak konuşmuştu.

"Isabel, odada seni bekliyor olacağım." Adamın ses tonu arkadaşını da korkutmuştu. Onu daha önce bu kadar kızgın bir şekilde görmemişti.

Isabel, Luke'a kaçak bir bakış atıp, Adrian'ın peşine takılmıştı. O adam ne hakla böyle bir şey yapardı? Kendisini bir kukla sanmaktan vazgeçmeliydi. Kadın, bütün siniriyle yukarı çıktıktan sonra odaya adeta dalmıştı. Bu siniri, Adrian'ı gördükten sonra geçmeye başlamıştı. Geçmek zorundaydı. Çünkü adam karşısında onu dövecekmiş gibi duruyordu.

"Luke'la ne yaptığını sanıyorsun?"

"Bu seni hiç ilgilendirmez." Isabel, açıklamak istese bile adam ona bu fırsatı tanımamıştı. Son derece kaba bir şekilde kişiliğini gözler önüne sermişti. Kadın, ters cevabının adamı sinirlendirmesini bekliyordu. Ama o sinirlenmek yerine kahkaha atmıştı.

"Ah, öyle mi güzelim? Beni ilgilendirir." dedikten sonra ona yaklaşan adam devam etmişti; "Neden ilgilendirir biliyor musun? Çünkü seni ben sipariş ettim. Ve beğenmezsem de bırakacağım. İşte o zaman, tüm sürtüklüğünü yapabilirsin. Ama benimleyken, bunu yapmana izin vermeyeceğim." Adrian, sözlerinin kadını kırabileceğini düşünmüyordu.

"Sen ne dediğinin farkında değilsin! Arkadaşın, bir bayanla konuşurken göğüslerine bakmaması gerektiğini bilmiyor sanırım. Bu, benim sürtüklüğüm olamaz." Isabel, kırılmıştı. Bu lanet olasıca adamın onu kıracağını düşünmese bile kırılmıştı. Onun da canını yakmak istiyordu.

“Luke öyle bir şey yapmaz. Bir bayanla nasıl konuşacağını bilir. Tabi ona özel bir şeyler yapmadıysan.” Adrian, neyi ima ettiğini biliyordu. Bakışlarıyla, kadınında bunu anlamasını sağlamıştı.

“Böyle düşünüyor olamazsın!” Isabel, o kadar sinirlenmişti ki ne yapacağını bilmez bir şekilde onun karşısında dikiliyordu.

“Ah evet, düşünüyorum.” Adamın bu tavırları kadını o kadar rahatsız etmişti ki, Isabel reddetmekten vazgeçti.

“Evet, doğru düşünüyorsun. İtiraz etmek oldukça eğlenceliydi. Ama gerçeğe dönmeliyiz, değil mi? Belki beni ellemesine izin vermişimdir. Bunu asla öğrenemeyeceksin. Eğer dostuna böyle bir şey sorarsan, onun güvenini kaybedeceksin.  Ve ben de bunun gerçek olup olmadığını sana söylemeyeceğim.” Isabel, adamın gözbebeklerinin koyulaştığına yemin edebilirdi. O kadar korkutucuydu ki, gece görse yanından kaçardı.

“Şimdi, çıksan iyi olur.” Adrian, hala duyduklarını sindirmekle meşgulken Isabel açıkça onu odadan kovmuştu. Bu lanet kadın, gerçekten dediklerini yapmış olabilir miydi? Luke’a sorarsa ve bunlar gerçek değilse dostunun güvenini kaybederdi. Ayrıca Luke, İngiltere de tek güvendiği insandı. Onu kaybetmeyi göze alamazdı.

“Bunu merak ediyorum evet. Belki benim bilmediğim farklı şeyler de öğrenmişsindir, zamanla. Gece bana göstermeye ne dersin?” Adrian, hiç yapmadığı bir şeyi yapmış ve ona göz kırpıp odadan çıkmıştı. Ama ona gülerken içinden lanetliyordu. Nasıl biriyle evlenmişti böyle? Onun bir sürtük olduğu düşüncesi değildi adamı kızdıran. Başka birilerinin ona dokunmuş olması, onu çıldırtıyordu.

“Dostum, dışarı çıkmaya ne dersin? Isabel, uyumak istediğini söyledi.” Adrian, bunu o kadar duygusuz söylemişti ki adam kabul etmek zorunda kaldı ama dışarı çıktıklarındaysa, sormadan edemedi.

Tatlı KurbanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin