22.BÖLÜM - SON VEDA * SİMSİYAHIM

4.6K 396 76
                                    


Bana anlatsana bensiz günleri,
Ben sana sensizliği tek bir saniyesini son nefes diye tabir edeyim.
Hadi durma anlat bana,
Seni sevmediğimi düşün bi mesela, o hissi anlat!
Ben anlatayım,
Tek bir damla anestezi almadan bir kurşunun
İçinden çıkarıldığındaki acıyla eş değer...
Hadi sen bana sensizliği anlat,
Bir sabah aynada kendini göremediğini düşün...
Ölüm gibi değil mi?
Sensiz öldüm sevgili...

**-**
Mert Ali delirmek üzereydi. Gitmişti... Onu dinlemeden, açıklamaya fırsat vermeden gitmişti. Tepedeki kayalıklara oturmuş, karşısındaki hırçın denize bakıyordu. Yanına oturan kişiyi fark edince başını başka tarafa çevirip, gözyaşını sildi.
“Silme...” diye mırıldandı babası.
“Gitti. Telefonu da kapalı.”

“Annen de gitmişti, ama geri geldi. Sadece bekle tamam mı? Dönecek.”
“Dönmez...”
“Anlat bana ne oldu Mert Ali, bu kız ufak bir kıskançlık yüzünden seni terk edecek bir kız değil.”
Mert Ali hayatında ikinci kez utanıyordu. Biri bir gün önce Meltem’in önündeydi, biri de bugün babasının karşısında...

“Yalan söyledim,” dedi başını öne eğerek.
“Ne?” diye bağırdı, “Kıza yalan mı söyledin? İyi de neden?”
Ve Mert Ali başından geçenleri bir bir anlattı babasına, anlattıkça ağladı. “Baba ben Meltem’e o kıza tecavüz etmişler nasıl söyleyim ha? Ben daha kendime söyleyemedim. Ne olursa olsun o benim bir zamanlar sevdiğim kızdı, şimdi ona karşı bir şey hissetmesem de ona sırtımı dönemedim. Ne yapsaydım baba? ‘Banane’ deyip yoluma mı baksaydım?”

Ali Efe onu kendine çekip sardı, “Eğer sırtını dönseydin benim oğlum olmazdın!” derken sırtını sıvazladı, “Ama Meltem eğer senin gerçekten sevdiğin kadınsa, sen ona anlattığın zaman emin ol o senden daha çok ilgilenirdi o kızla, daha hassas olurdu. Senden daha çok elinden tutardı. Bir kadın asla böyle bir durumda hemcinsine sırtını dönmez. Hele bu Meltem gibi bir kızsa.”

“Ya korktum baba, ne bileyim. İlkinden sonra devamı geldi. Böyle bir şey olduğunu tahmin bile edemezdim. Bu kadar uzayacağını da. Ama isteyerek değildi. Lanet olsun ona ihanet etmedim, ama şimdi o duruma düştüm.”
“Peki planın ne?”
“Ne yapacağım, İzmir’e gideceğim tabiki. Gerçi daha hangi cehennemde onu bile bilmiyorum!” diye sinirle bağırıp, ayağa kalktı ve elini saçlarından geçirdi, “Ben onsuz yapamam baba, çok özlerim. Ölürüm ya, ölürüm. Nefes alamam.”

“Tamam, sen havaalanına git. Ben uçağı hazırlatıyorum. Nerede olduğunu da öğrenirim.”
Mert Ali birden gülümsedi ve babasına sarıldı, “Baba teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim,” dedi ve hızla arabasına binip, havaalanına doğru yola çıktı.

***

“Meltem neden gelmedi?” diye sordu Cem kızına.
“Ya Mert Ali’nin doğum günü ya babacığım, o Karadeniz’e gitti. Ben de buraya kaçayım dedim haftasonu için.”
Cem yüzünü buruşturup, sevimli (!) bir gülümsemeyle baktı kızına, “Canım benim, Ecrin duydun mu kızımız bizi özlemiş?”

“Uğraşma Cem kızla.”
Cem sinirle karısına döndü, “Ne uğraşma! O sarı civciv için kaç kilo metre yol gelmiş. Ama ben çağırsam, ‘Derslerim var baba gelemem’ der! Valla bu kızlar çok kocacı oldular Ecrin’im. Gitti kızlarım. Zincirlemem edepsiz damatlar kazasına kurban ettim kızlarımı.”
“Biz ona aşk diyoruz Cem’im!”

“Aşk? Ah! Bunlarınki edepsiz aşk. Hiç edep yok!”
“Aynı biz,” deyip kıkırdadı Ecrin.
Cem ağzı açık karısına baktı, “Ecrin Allah aşkına ‘aynı biz’ deyip beni zıvanadan çıkarma. Lan o anları bir ben mi yaşadım anlamıyorum. Bunlar aynı bizse, ben öldürürüm o adamları.”

KIZIL GÜNEŞ - B.A.S. III / FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin