Hepsi mekana girdiklerinde Cem beğeni ile süzdü ortamı, “Valla Rüzgar çok şanslısın. Bak on parmağında on marifet olan edepli bir damadın oldu. Bir de benim kaderime bak. Hayır kimin ahını aldım arkadaş, bir de sen evlenmeden önce korunmamıştın, benden daha çok günahın.”
Ecrin kocasının koluna girip kulağına yanaştı, “Eee sen Derviş beyin damadıydın Cem Ernez.”
Cem yüzünü buruşturdu, “Tamam Ecrin hatırlatıp durma.”
Çınar alıngan bir sesle araya girdi, “Ama babacığım neden öyle diyorsun, benim de on parmağımda on marifet var. Kondisyon zirve, fantezi desen on numara-” kafasına yediyi tokatla kahkaha atarak sustu. “Kıskandı.”
“Çınar sus Allah aşkına!” dedi Eva yüzünü yelleyerek.
“Kendi uğraşıyor ama. Pas veriyor, kaleyi açık bırakıyor, atmayım mı gölü?”
“Atma Çınar, atma. Yarası var adamın!”
Çınar küçük çocuk gibi ‘banane’ der gibi omuz silkti.
Mert Ali onları kapıda görünce hemen koşup karşıladı, “Hoşgeldiniz.”
“Hoşbulduk,” dediler hep bir ağızdan.
Masalarına geçtiklerinde Mert Ali Meltem’in kulağına eğildi, “Benimle bu gece sahnede olur musun?” diye sordu.
“Ne?” dedi anlamayarak.
“Bu gece seninle gözlerimizin içine baka baka birlikte şarkı söylemek istiyorum. Annenle baban için.”
Meltem başını aşağı yukarı salladı ve ayaklandığında annesi “Nereye güzelim?” diye sordu.
Mert Ali, “Bu gece kızınızı sahnede görmenizi istedim,” dedi. Arkadan masaya kocaman bir pasta ile şampanya gelince hepsi şaşkınca baktılar. Pasta ‘B ve R’ harfi şeklindeydi. “Evlilik yıl dönümüz pazartesi biliyorum, ama benle Çınar birlikteyken de kutlamak istedik. Nice aşkla bir ömür sizin olsun. Bu gece tüm şarkıları kızınız sizin için söyleyecek.”
Beste ile Rüzgar çok şaşırmışlardı. “Ah! İnanamıyorum.” Kadın gözyaşları içinde hemen ayaklandı ve adama sarıldı, “Çok incesin Mert Ali. Çok teşekkürler.” Sonra da oğluna sarıldı, “Teşekkür ederim oğlum.”
Rüzgar da onlara sarıldı, “Çok teşekkürler, gerçekten çok ince düşünülmüş bir şey.”
Cem kendi damadına baktı, “Bak ne kadar ince bir damat. Bir de bendeki şansa gel.”
Çınar sır verir gibi adamın kulağına fısıldadı, “Kızınız ince şeyleri ve naif ilişkileri sevmiyor babacığım ben ne yapayım?”
“Ecrin, bak bu adam gel beni öldür, yalvarıyorum nefesimi kes diyor. Ne yapayım?” diye ciddi bir ifade ile sordu.
“Sakin ol sevgilim, sakin ol!”
“Olamıyorum. Ya ben istemiyorum bu adamı damat diye!” adama çevirdi bakışlarını, kızının içine girecek gibi bir şeyler fısıldıyordu. Gözlerini kıstı, “Bak çakala bak, işliyor kızımı, dolduruşa getiriyor, kim bilir ne yalanlarla kandırıyor onu.”
Çınar birden ona döndü, “Bir şey mi dediniz babacığım?”
“Yok! Bana da baba deyip durma, asabiyetim bozuluyor.”
“Ya bizde Eva ile tatil planı yaptık. Bade’nin düğününden sonra üç dört günleri kalıyor. Kaçalım bir yerlere dedik.” Mert Ali’ye baktı, “Sizde gelir misiniz?” diye sordu.
“Nereye gideceksiniz?”
Çınar kafasını kaşıdı, “Yani çok uzaklaşmayız, Bolu’daki Masal Evler olabilir.”
Mert Ali başını salladı, “Olur, eğer Rüzgar amca içinde bir sakıncası olmazsa gelmek isterim.” En azından tatilde fazla uzak kalmayacaklardı.
“Yok bir sakıncası, gidebilirsiniz,” dedi Rüzgar anlayışla. Hem abisi olacaktı, hem de bu adama çok güvenmişti.
Cem elini masaya vurdu “Al! Damada bak. Tam hayalimdeki damat!” Mert Ali’ye “Senden iki tane daha var mı?” diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL GÜNEŞ - B.A.S. III / FİNAL
RomanceBir tarafta ilk görüşte başlayan büyük bir aşk... Bir tarafta çocukluktan içlerinde büyüyen masum bir aşk... Ve kıskançlıkla harmanlanan tutkulu bir sevda... Mert Ali Alahanlı... İlk görüşte aşık olmuşlardı Meltem'le birbirlerine. İlk görüşte adam r...