12. BÖLÜM - İSTANBUL

15.4K 1.2K 40
                                    

İstanbul mu küçüldü, Senin yokluğun mu çok büyük? Sığamıyorum artık

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


İstanbul mu küçüldü,
Senin yokluğun mu çok büyük?
Sığamıyorum artık...
Boğuyor beni bu deniz,
Boğuluyorum sensiz...
Hava mı bulutlu yine,
Yoksa gözlerin olmadığı için mi karardı gökyüzü?
Ölüyorum yokluğunla,
Yoksun işte, halimi anla...
Yokluğun zehir misali öldürüyor yavaşça...

Çınar havaalanında neredeyse bir saattir dolanıp duruyordu. Mert Ali evden çıktıklarında ona yazmıştı, o da o an evden çıkmış, doğruca havaalanına gelmişti. Sanki erken gelse uçak erken inecekti. Ellerini cebine koyuyor, çıkarıp saatine bakıyor, kahve alıp, geliyor ama saatler geçmiyordu. Çok heyecanlıydı. Yıllar önce o göl başındaki delikanlı kadar heyecanlıydı ve bu sefer herkese söyleyecekti ilişkisini. Gizleyecek bir şey yoktu. Onunla gizli saklı görüşmek değil, her an her dakika yanında olduğu her saniye ona sarılmak istiyordu. Kimseden gizlenmeden, kimseden kaçmadan...

Bir de Cem Ernez vardı tabi, derin bir nefes alıp verdi, o hariç herkesin sevineceğine emindi. “Neyse ya, korunursak bir şey olmaz,” dedi kendi kendine gülerek. “Ultra korunaklı melek seni, aldım işte kızının kalbini. Şimdi de ‘vermem’ diye gevele de göreyim seni,” diye içinden geçirdi. Çocukluğunda, gençliğinde az çektirmemişti ona.
Uçağın indiği anonsu yapıldığında heyecanla giriş kapısına yaklaştı. Biraz bekledikten sonra üç kız kapıda göründü, yanyana yürüyorlardı. Gülümsedi. Kız kardeşiyle yan yana ne de tatlıydılar. Pembe gömlek çok yakışmıştı, sonra aşağı baktığı an suratı asıldı. Bu kız neden o minicik şeylerle dolaşmak zorundaydı? Allah aşkına kısa etek sevmediğini bilmiyor muydu?

“Abi? Sana kim haber verdi?” dedi Meltem adama sarılarak.
“Mert Ali aradı. Taksiyle gelmenizi istememiş.”
Meltem kaşlarını çattı, abisinin yanağından öperken homurdanıyordu.
Çınar Eva’ya yaklaşınca kulağına fısıldadı. “O eteği sana yedireceğim prenses.”

“Ben iyiyim, sen nasılsın Çınar?”
“Gördüğün gibiyim işte, iş güç, gece hayatı takılıyoruz dördümüz.”
Çınar Bade’yi de öpünce, Bade bilerek Meltem’i alıp önden yürümeye başladılar. Bunu fırsat bilen Eva da adama dirsek attı.
“Seni o gece hayatına gömerim adam.”
“Göm kadın, ama yanımda sen de ol.”
“Zevzek.”

“Biz benim gibilere aşık diyoruz buralarda güzelim.”
Eva gülerek adamın yanından ayrıldı ve kızlara yetişmeye çalışırken, Çınar onu kolundan tuttu. “Akşam kaçabilir misin?”
“Çınar biz tatile gelmedik. Durumlar biraz karışık. Anlarsın yakında. Bugün Bade ile olmam lazım. Meltem de bizde kalacak zaten.”

“Yapma Eva, bir sürü hazırlık yaptım.”
“Çınar bende çok istiyorum, ama anlatınca hak vereceksin bana bebeğim. Lütfen.”
“Anlat o zaman,” diye fısıldadı Çınar kızlara duyurmadan.
“Önce ailemizle konuşmamız lazım.”
Çınar oflayarak kafasını kaşıdı. “Ne zaman seni göreceğim.”
“Yarın olabilir.”

KIZIL GÜNEŞ - B.A.S. III / FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin