Yüreğimle geldim sana,
Bir ömür önüne serildi...
Bir seyir havası o hallerin,
Bu solgun gözlerime aşk geldi,
Hoş geldi...
Mert Ali havaalanında sağa sola gidip, geliyordu. O yanakları öpen o dudaklar onundu lan. Değemezdi bir yere, hiç kimseye. O dudakları dişleri ile arındıracaktı o adamın yanaklarından. O adamın yanaklarını da koparacaktı. Geceden beri sakinleşemiyordu. Hayır, delireceğini bile bile neden böyle bir şey yapmıştı anlamıyordu!
Kapıdan Meltem ile Eva konuşarak çıkarken, Eva onu dirseği ile dürttü, “Seninki gelmiş. Eminim burada sabahlamıştır ha, ben sana söyleyim,” deyip kahkaha attı.
“Sus Eva ya, çok sinirliyim!” Meltem bir an karşıya baktı ve sinirden yanakları kıpkırmızı olan adamı gördü. Demin o sinirli olduğunu mu söylemişti? Aman Allah’ım...
Gülümsese acaba işe yarar mıydı? Denemekten zarar gelmez, diye düşündü ve gülümsedi.
"Hiç şirinlik yapma bayan özgür ruh!" sonra Eva’nın elini sıktı. “Ne haber Eva, nasılsın?”
“İyiyim Mert Ali. Sen nasılsın?”
“Hanımefendinin özgür aktivitelerinden sonra böyleyim. Öfkeli, sinirli ve asabi.”
“Azıcık da ağzımız bozulmuş gibi,” diye söylendi Meltem.
“Bozana bak güzelim, düzeltirsin bu akşam.” Eva’ya baktı. “Bizim bu akşam konuşmamız gerekiyor da Evacım, Reyhan sende kalsa sorun olur mu?”
Eva kaşlarını kaldırdı ‘cık’ yaptı. “Sorun yok eniştecik. Kalabilir. Hatta istiyorsanız, Reyhan bende Meltem sende kalsın.”
“Bak bu fikir güzelmiş.”
“Pis satışçı. Gelmiyorum ben. Öldürecek adam beni, gözlerini görmüyor musun?” derken adama yalandan bir korkuyla bakıyordu.
“Merak etme kuzen, o kadar da değil. Sevgililerin öldürme teknikleri farklı olur,” deyip Mert Ali’ye göz kırptı.
“Kesinlikle,” diyerek kızı destekledi.
“Edepsizler!” Eva’ya baktı, “Sen çok edepsizleştin ha, gözümden kaçmıyor!”
“Hayat edepsizleştiriyor be güzelim.”
“Iğğ... Arabesk!”
Mert Ali kızların ellerindeki valizleri aldı ve yürümeye başladılar. “Söylediğiniz kitapları evden aldım. Hala kararlı mısınız dinlenmemekte. Okula mı gideceksiniz?”
Meltem ses tonunu değiştirmeden “Benim dersim önemli, benim gitmem gerekiyor,” diye çıkıştı.
“Benim de.”
“Peki o zaman,” dedi Mert Ali valizleri arabanın bagajına yerleştirirken.
Okula girdiklerinde Mert Ali yine kızın elini tutuyordu. Meltem de diğer kızlar yüzünden ses çıkarmıyordu. Çünkü kızlar sınıfta Meltem’in önünde bile utanmadan adam hakkında konuşuyorlardı. Şuanda da ona bakan gözlerin farkındaydı ve lanet olsun bugün de çok yakışıklı olmuştu. Deri ceket onu hem sert göstermişti hem de ulaşılmaz bir hava katmıştı ona.
Eva bir iki arkadaşını görüp, onlardan ayrıldı. Mert Ali de köşedeki ağacın altına çekti Meltem’i.
“Neden öptün adamı?” dedi kızın saçının ucu ile oynarken.
“Ya kuzenim o benim. Amcamın oğ-“
“Başlatma amcandan da oğlundan da. Neden öptün? Sebep ne yani?”
“Ya abimle senin hakkında konuşuyorduk. Sen öyle kıskançlık yapıp beni azarlayınca, üzüldüm biraz. Abim de ne olduğunu sorunca, anlattım. Sana hak verdi ve kızmamamı söyledi. Bende sarıldım öptüm onu. Kuzey geldi, laf soktu. ‘Kıskandım’ falan diye, onu da öptüm. Ne var bunda?”
“Ha birde öncesin de Çınar’ı öptün? Maşallah öpücük dağıtmışsın gece. Bir şey yok canım ne olacak? Pars’la Can’ı, sonra her ne haltsa diğer kuzenlerini de öptün mü? Üzülmesin onlar da!”
“Mert Ali kırıcı oluyorsun.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL GÜNEŞ - B.A.S. III / FİNAL
RomantizmBir tarafta ilk görüşte başlayan büyük bir aşk... Bir tarafta çocukluktan içlerinde büyüyen masum bir aşk... Ve kıskançlıkla harmanlanan tutkulu bir sevda... Mert Ali Alahanlı... İlk görüşte aşık olmuşlardı Meltem'le birbirlerine. İlk görüşte adam r...