Bazen düşünceleri serbest bırakmalı,
Düşünmemeli o kadar da...
Hayat olduğu gibi akmalı,
Durdurmamalı ne olanı da ne zamanı da...Reyhan çalan telefonuna bakamıyordu bile.
Mert Ali ise öfkeyle sağa sola gidip duruyordu, “Ne demek canlı yayın açtım ya, Reyhan? Annemi bilmiyor musun? Nasıl böyle bir şey yaparsın?”Reyhan abisinin karşısında küçük bir kız çocuğu gibi duruyordu. “Abi unuttum bir an koydum işte. Sahneden çok güzeldiniz.”
“Ya annemde eminim bayılmıştır bize, tebrik etmek için arıyordur.”
“Of abi özür dilerim.” Sonra dudaklarını ısırdı, “Şey...”“Ne?” diye sordu. Hayır daha ne olabilirdi acaba?
“Kader de gördü...”
Mert Ali elini saçlarından geçirip ofladı, “Sıkıntı annemin görmesi Reyhan. Üstelik neden ekli hala sende ki?”
“Ne bileyim abi, silmemiştim. O da silmemiş demek ki.”“Benim tek sorunum annem şuan,” dedi sinirle. “Barda şarkı söylediğimi öğrendi ve eminim ki çok kızacak.” Ellerini saçlarının arasından geçirdi.
“Ne o korkuyor musun?” dedi Reyhan sırıtarak.“Saçmalama ya, ne korkacağım? Sadece iki saat dırdır edecek.”
“Abi yalnız hala arıyor. Açmazsak ilk uçakla gelecek biliyorsun değil mi? Muhtemelen hala uçak bulamamış ki, arıyor.”
Mert Ali korkunun ecele faydası yok, der gibi açtı telefonu. “Efendim Burcu Alahanlı-“
“Sen barda şarkı mı söylüyorsun Mert Ali? Oğlum neyini esirgedik de barlarda şarkı söylüyorsun? Bir de o kızla-“ Burcu resmen gürlüyordu.“Anne! Önce bir sakin olur musun?”
“Ne sakin olacağım Allah aşkına? Kızın birini karşına almışsın, barda şarkı söylüyorsunuz ve çok matah bir şeymiş gibi kardeşin bunu sosyal medyada yayınlıyor. O fotoğrafı daha hazmedemedim. Hele o altındaki yazıyı söylemiyorum bile. Bana bak Mert Ali oraya okumak için gittin sen! Bir kızın senin aklını çelmesini istemiyorum. Evlilik sözü vermek için küçük değil misin daha? Kader’de de aynısı olmadı mı? Yine o şeyleri yaşamanı istemiyorum lütfen! Daha yeni toparlandın, hiç mi akıllanmadın oğlum?”Mert Ali derin nefes aldı. “Ben- Biz iyiyiz anne. Kimseye de evlilik sözü vermiş değilim. Meltem’le evet, bir ömür birlikte olmak istiyorum. Ama bunun sözünü ona sormadan veremem. Okulumuz bitmeden hiç veremem. O yüzden lütfen bana çocuk muamelesi yapma artık! Ayrıca şarkı söylemeyi sevdiğim için sahne alıyorum, bir şeyimi esirgediğiniz için değil. Mesleğimi sizin istediğiniz gibi seçtim, ama hayallerimi, hayatımı bırakın da istediğim gibi yaşayayım. Görüşürüz Alahanlı,” deyip, telefonu kapattı.
-KARADENİZ-
Burcu kapanan telefona hayretle baktı. “Gördün mü Ali Efe, oğlun suratıma kapattı telefonu?” diye gürledi.
Ali Efe, yerinden kalktı ve ellerini ceplerine koydu. “İşine gelince senin, işine gelince benim mi oğlum oluyor? O ikimizin oğlu Burcu, birlikte yaptık hatırlarsan ve lütfen bırak artık istediği hayatı yaşasın! Bizimle... Yoksa, yine istediği hayatı yaşayacak ama bizsiz. Bunu biliyorum, çünkü huyu sana çekmiş. Kafası attı mı, çekip gidecek bir Burcu kanı var onda. Senin gittiğin gibi. O yüzden... Lütfen artık rahat ol ve rahat bırak.”Burcu gözyaşlarını sildi. “Yine üzülecek.”
“Belki... Belki daha beter olacak. Ama belki de mutlu olacak. Belki o da benim seni bulduğum gibi hayatının cadısını bulmuştur.”
Burcu omuz silkti. Ali Efe bu konuşmanın onu sadece bir kaç gün tutacağını biliyordu. Ama kadınının kıskançlığına bile aşık zavallı bir adamdı o. Ah Ali Efe ah!***
Meltem apartmana girerken, alt katlarına taşınan birilerinin olduğunu gördü. Çok pahalı olduğu için, pek kimse yanaşmıyordu. Sonunda ev sahibi birini bulunmuştu demek. Aslında ev o kadar da lüks değildi. Okula yakın olduğu için fiyatlar biraz uçuktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL GÜNEŞ - B.A.S. III / FİNAL
RomanceBir tarafta ilk görüşte başlayan büyük bir aşk... Bir tarafta çocukluktan içlerinde büyüyen masum bir aşk... Ve kıskançlıkla harmanlanan tutkulu bir sevda... Mert Ali Alahanlı... İlk görüşte aşık olmuşlardı Meltem'le birbirlerine. İlk görüşte adam r...