1. Bölüm sizlerle.... umarım beğenirsiniz.
Tek bir bakış yeter miydi gerçekten aşka;
Bilmiyorum...
Aşkın sarmaladığı karmaşaya tekrardan hazır mıydı yüreğim,
Bilemiyorum...
Ama baktın bana bir kere,
Değdin o bakışla yüreğime,
Gülümsedim sana görmedin.
İçimden bağıra bağıra söyledim,
Hoşgeldin baş belam,
Hoşgeldin ömrüme...
Genç adam terler içinde uyanıp, başını sağa sola salladı. Alnında damla damla terler vardı ve o aslında kolay kolay terleyen biri değildi. "Siktir!" dedi başucundaki suyu kana kana içerken. Neydi şimdi bu gördüğü rüya. Aylar sonra Kader'i görmesi normal miydi? Üstelik veda ediyordu kıza, "Hoşçakal Kader," diyordu. Mert Ali ondan ayrılırken bile bu kelimeyi kullanmamıştı. Suyu komodine koyarken saate baktı ve koca bir "Siktir!" daha çekti. Geç kalmıştı işte...
***
Kız uçağın iniş anonsu ile birden uyandı. Ne pislik bir uykuydu o. Saçı başı bile dağılmıştı. Birden başını pencere kenarına çevirip, gökyüzüne baktı. Manzara mükemmeldi. Peki gördüğü rüya neyin nesiydi? Arkada kızıl bir güneşin önünde duran adamın yüzünü görememişti ama ona "Hoşgeldin Meltem," dediğini gayet de net duymuştu. Gerçek gibiydi ve adamın sesi efsunlu gibi büyüleyiciydi. "Hayırdır inşallah," diye fısıldadı manzaraya bakarken. Uçak da yavaş yavaş alçalmaya başlamıştı. İşte hayallerinin şehri İzmir'deydi.
*
Mert Ali hızla indi arabadan. Önce etrafına sonra da gökyüzüne bakıp gülümsedi. Güneş yeni yeni doğuyor, gökyüzü ise kızıla çalıyordu. Manzara harikaydı ve Mert Ali gökyüzünün bu rengine bayılırdı. Yeniden saatine bakıp, yüzünü buruşturdu, uçak ineli yarım saatten fazla olmuştu ve o cadı şuan dırdıra başlamıştır. Oflayarak, arabanın kapılarını kilitlemek için düğmeye bastı, bir an durdu, kilitlenmemişti sanki. Döndü arabaya bakarak bir daha bastı düğmeye, bu sefer olmuştu ve gülümseyerek tam önüne dönmüştü ki, karşıdan telaşla etrafına bakınıp, muhtemelen taksi arayan kızı gördü. Bir an durdu. Hayır dondu desek daha doğru olur. Kızı incelerken yüzündeki gülümseme silinmişti. Kumral saçları darmadağınıktı, üzerinde sarı bir hırka vardı ve bir omzu düşmüştü bu da kıza çok ama çok seksi bir hava katmıştı. Üzerindeki kot biraz dardı-fazla dardı ama yakışmıştı. Kahretsin! Bu... Bu kız çok güzeldi. Kalbi hızla çarpmaya başlamış yüzünde de aptal bir gülümseme oluşmuştu. Kız en sonunda durdurabildiği taksiye binmiş ve gitmişti.
Mert Ali Alahanlı, ayvayı yemişti. İşi yoksa şimdi iki dakika gördüğü kızı düşüne dursun bakalım. Başını gülerek sağa sola sallayıp, hemen havaalanına doğru koştu ve içeriye girince karşısında ayaklarını sinirle yere vuran kızı gördü.
"Minik sarı civcivim!" deyip, sevimlilik yapsa da, fırçayı yemişti.
"Neredesin abi ya, iki saattir seni bekliyorum. Bavulun üzerinde uyuyacaktım yeminle bak. Hayır geç kalacağını haber verseydin taksiyle dönerdim."
"Tamam sus, Allah aşkına, yengesi kılıklı."
"Seni söylerim Masalkoşuma ha, vallahi dili ile döver seni," dedi çemkirir gibi. Kimse onun Masal yengesine laf edemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL GÜNEŞ - B.A.S. III / FİNAL
RomanceBir tarafta ilk görüşte başlayan büyük bir aşk... Bir tarafta çocukluktan içlerinde büyüyen masum bir aşk... Ve kıskançlıkla harmanlanan tutkulu bir sevda... Mert Ali Alahanlı... İlk görüşte aşık olmuşlardı Meltem'le birbirlerine. İlk görüşte adam r...