yule ball

645 48 232
                                    

Y/N¹: Bu bölüm çok karışık. Adı Noel Balosu ama Noel Balosu'yla ilgi 1,5k kelime falan var bölüm 5197 kelime neyse.

Y/N²: +18li bir şeyler var, underage arkadaşların okumaları kendi sorumluluğundadır.

Y/N³: John Legend aslında büyücüymüş çaktırmayın ;)

25 Aralık 1970

Bütün Hogwarts karlı bir Noel sabahına uyandığında Lucius'un ilk resmi suçunun üzerinden yaklaşık üç buçuk ay geçmişti. Snape okula vardıktan sonra her ne kadar Dumbledore ufak tefek imalarda bulunsa da önemli bir sorun çıkmamıştı.

Safkanın arkadaşları daha önce de konuşulduğu üzere Severus'un bir hizmetkar olarak Lucius'un yanında durabildiğini düşünüyor, böylece ikili topluluk içinde biraz rol kestiği sürece beraber dolaşmalarında sıkıntı çıkmıyordu.

Şaşırtıcı bir biçimde her şey yolundaydı aslına bakılırsa. Bellatrix ve Rodolphus gerçekten de okula gelirken trende söyledikleri gibi ortalıkta gözükmüyor, Narcissa ise iki ablasının da yanında olamaması üzerine gün geçtikçe biraz biraz içine kapanıyordu. Böylece çifte kumrular genelde başbaşa vakit geçirebiliyordu.

Melezin tarafından bakarsak da, o zaten her zaman planlı biri olduğu için hem O.W.L. sınavlarına verimli bir şekilde çalışabiliyor hem de ilişkisine zaman ayırabiliyordu.
Sürekli Lucius'un yanında olduğu için Çapulcular kendisine uzaktan diş bilemekten başka bir şey yapamıyordu. Ki zaten gerek sınav çalışmaları gerekse bir ilişkiyi saklamaya verdiği efor yüzünden Snape'in gözü aylardır onları görmüyordu bile.

Hem Lucius hem Severus hayatlarında ilk defa biraz olsun mutlu hissediyorlardı.

İşte o Noel sabahının erken saatlerinde etrafındaki gürültü oranı giderek yükselirken uykusunun içinde yüzünü buruşturdu Severus. Yanında yatan sarışının aksine gece geç saatlere kadar kitap okuduğu için uykusunu yeterince alamamıştı. Her ne kadar uykuya geri dönmeye çalışsa da istemsizce bilincini geri kazanmaya devam ediyordu. İstisnasız her zaman kendisinden geç kalkan sevgilisine sarılmak için kolunu yan tarafına atıp bomboş bir yatakla karşılaştığında elini aşağı yukarı gezdirerek gerçekten yatakta yalnız olup olmadığını kontrol etti. Gözlerini açsa bütün bunlar daha kolay olurdu büyük ihtimalle ama o kadar yorgun hissediyordu ki.

Safkan, duştan yeni çıktığı için vücudundan aşağı sızan su damlacıklarıyla gardırobunun üzerindeki boy aynasının karşısına geçmiş ıslak saçlarını tararken sevgilisinin yatakta kımıldandığını görüp neşeyle söyledi.
"Günaydın!"

Siyah saçlı zor da olsa gözlerini aralamayı başarıp kafası karışmış bir halde sarışına bakarken "Sen neden uyanıksın?" diye sordu.

Malfoy sevgilisine aynadan bakmayı bırakıp arkasına döndü ve saçları karışmış halde şişmiş göz altlarıyla kendisine bakan şirin surata gülümseyerek söyledi.
"Özür dilerim, uyandırdım mı?"

"Evet ama önemli değil" dedi melez, kafasını yastığa gömdüğü için neredeyse anlaşılmayan bir şekilde.

Daha sonra silkelendi ve yavaşça doğruldu. Karşısındaki genç adamın üzerindeki tek unsurun beline sarılı olan havlu olması daha çabuk ayılmasını sağlamıştı. Böyle düşününce bile utanarak gözlerini kaçırdı Snape. Doğruyu söylemek gerekirse bir-iki haftadır kendini çok tuhaf hissediyordu. Sanki vücudu kendisine ait değilmiş gibi. Önceden sevgilisiyle bir aradayken yaptıkları etkinlikler, ders çalışmak, sarılmak, dans etmek ve en ileri seviye olan öpüşmek, artık bir şekilde yetersiz geliyordu. Elbette onları yapmayı hala seviyordu ama sanki yapacak daha iyi bir şey varmış da kendisi bunu görmezden geliyormuş gibiydi. Aslında... bunun ne olduğunu gayet iyi biliyordu melez ama... korkuyordu. Yaşadığı her şey o kadar yeniydi ki, sevdiği adamın yanındayken içinde oluşan o tuhaf sıcaklık onun ödünü koparmaya yetiyordu.

Draco || SnuciusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin