30 Temmuz 1970
'Bu kitap Melez Prens'in malıdır'
Severus kitabın ilk sayfasına mükemmel bir el yazısıyla yazılmış cümlede parmaklarını gezdirirken istemsizce gülümsedi. Safkan olanın bu kitabı ona nasıl geri verdiğini anlamaya çalışıyordu. Büyük ihtimalle trende ona çarpan çocuk kitaplarını toplamasına yardım ederken kaşla göz arasında bunu çantasına sokuşturmuştu. Yani Lucius ona böyle yapmasını söylemişti. Çünkü eve vardığında çantasının içinde daha aynı gün içerisinde safkana geri verdiği Zihnefend ve Zihinbend kitabını bulmasının başka bir açıklaması olamazdı. Üstelik kitabın ilk sayfasına daha önce İleri Düzey İksir Yapımı kitabında gördüğü cümleyi not düşerek bu kitabı tamamen Severus'a verdiğini belli etmişti.
Severus hala ondan kendini uzaklaştırmaya çalışıyordu gerçi. Bellatrix ona işkence etmeye çalışırken hiçbir şey yapmamıştı, orada öylece dikilmişti.
Kendi kendine güldü melez. Ne bekliyordu ki? Sonuçta o bir safkandı. Elbette buna uygun davranışlar sergileyecekti. Tıpkı zorbalık gibi.
Köşede sandalyenin üzerinde duran pelerine baktı bir de. Sonrasında yardıma gelmişti değil mi? Safkan dostlarının yanındayken müdahale etse bu absürt olurdu.
İmkansız olsa da Lucius'a karşı içinde gün geçtikçe büyüyen aşkını görmezden gelmeye çalışıyordu. Evet her ne kadar istemese de sonunda yavaşça kabullenmeye başlamıştı ve bu ödünü kopartıyordu. İlk defa böyle şeyler hissetmek... hele de onun gibi birine karşı, Severus için yeni yeni deneyimlediği bu hisler güçlendikçe korkunçlaşıyordu da. Canının yanacağını düşünüyordu, canının yanacağını biliyordu.
Kafasını dağıtmak için kitabını okumaya çalışırken kalbinin sesini bastırmak için radyonun sesini yükseltti. Çıkan şarkıyla burukça gülümseyerek kitabına geri dönerken başıyla hafifçe ritim tutarak şarkının birkaç cümlesine eşlik etti.
"I don't wanna be your friend,
(Arkadaşın olmak istemiyorum)
I wanna kiss your lips.
(Dudaklarını öpmek istiyorum)
I wanna kiss you until I lose my breath.
(Seni nefesim kesilene kadar öpmek istiyorum)"/* /* /*
Lucius gözlerini açtığında kendini birden yatağında otururken buldu. Buraya ne ara gelmişti? Karşısındaki sandalyede oturan kişiyi gördüğünde istemsizce gülümsedi.
"Melez Prens..."
Onu görür görmez çalışmayı bırakan beyni yüzünden bunun ne kadar imkansız olduğunu düşünememişti bile.
Melezin hiçbir şey demeden ayağa kalkması üzerine bir anlığına onu inceleme fırsatı buldu safkan. Normalde giydiği katman katman kıyafetlerin aksine üzerinde vücut hatlarını belli eden iki parça saten bir pijama takımı vardı.
Bacaklarının arasında bir karıncalanma hissettiğinde bakışlarını oraya yönlendirdi Malfoy.
"Ah siktir"Ve kafasını kaldırdığında ise siyah saçlı olanla burun buruna gelmesi bir oldu. Hangi ara ona bu kadar yaklaşmıştı?
Snape dizlerinin üzerine çökerken sarışının eşofmanını çekiştirmeye başladı.
Lucius "Ne yapıyorsun?!" diyerek onun ellerini tutarken haftalar sonra o yumuşak teni tekrar hissetmesiyle beraber geçirdikleri tüm anlar zihnine doluşmuştu.
"Sana bir hediye vermek istiyorum"
"Ne hediyesinden bahsediyorsun?" diye çıkıştı safkan, Severus'un dediğini duyunca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Draco || Snucius
FanfictionSafkanlığı korumanın her şeyden önemli kabul edildiği kadim Malfoy ailesinin tek varisi Melez Prens'e aşık olursa ne olur? /* /* /* İlk Türkçe Snucius fanfiction'ı /* /* /*