h̶a̶p̶p̶y̶ birthday sev

544 40 198
                                    

9 Ocak 1971

***
Snape gözlerini zifiri karanlık bir yerde yüzükoyun uzanırken açtığında nerede olduğunu anlamak amacıyla etrafına bakındı. Yerdeki toz yumaklarının nefes alıp verdikçe ciğerlerine işlediğini hissettiğinde tiksinirek kalkmaya çalıştı melez, ama kafasını hemen üstündeki tahtaya vurmuştu.

"Ah!"

O acıyla bağırırken bir anda nereye kısılıp kaldıysa orada yalnız olmadığını hissetti. Bacağına değen tüylü bir yumrunun varlığını hissettiğinde korkuyla donakalırken saniyeler sonra o yumrunun ciyaklayarak önünden geçmesiyle çığlık attı ve hızla ileri doğru süründü.

Karanlık bilinmezlikten dışarı çıkmayı başardığında peşinden gelen fareyi tekmeleyerek kendinden uzaklaştırdıktan sonra karşı duvardaki eski püskü elbise dolabına kadar sürünüp oraya sırtını yasladı ve soluklanırken etrafını inceledi.

Burayı tanıyordu.

Üstünü silkeleyerek ayağa kalktığında az önce uyandığı yerin çocukken uyuduğu yatağın altı olduğunu farketti. Şaşırarak etrafını incelerken gıcırdayarak açılan kapıdan giren kişiyi gördüğünde titrek bir nefes alıp sağ elini kalbinin üzerine koydu Melez Prens.

"Hala uyumadın mı tatlım?"

Gözleri anında dolarken yatağın başına çöken kadına baktı ve "Anne?" dedi sorarcasına. Ama annesi onu ne görüyor ne de duyuyordu.

O, eski odasında uyanmanın ve annesini görmenin şokunu atlatamadan yataktaki küçük Severus daha yeni kapattığı gözlerini hemen açıp sıcak bir şekilde gülümsedi ve muzipçe başını salladı.
"Bugün benim doğum günüm"

Snape gördüklerinin ağırlığını kaldıramayıp köşede duran sallanan sandalyeye çöktü ve "Benim de..." diye mırıldandı. Annesinin hayattayken oturup ona masallar okuduğu sandalyede gözünden akan yaşları silmeye çalışırken neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Bu bir rüya mıydı? Eğer öyleyse neden her şey sanki bir Düşünseli'nden izleniyormuşçasına netti? Bilinçaltı neden ona bu kadar acımasız davranıyordu?

"Ah evet biliyorum küçük meleğim"  dedi siyah saçlı kadın minik oğlunun alnına sıcacık bir öpücük kondururken.
"Madem 6. yaşına uyanık giriyorsun, hediyeni şimdi açmak ister misin?"

Snape tekrar duyduğu annesinin sesiyle nefesini tuttu ve uyanma arzusuyla gözlerini kapattı. Ama daha sonra annesini aylar sonra tekrar bu kadar canlı görmesinin heyecanı, korkusunu yendi ve oturduğu yerden kalkıp annesine ve kendi küçüklüğüne doğru yaklaştı.

Minik Severus annesinin sorduğu soruya cevap olarak yatağında doğrulmuş ve heyecanla ellerini birbirine çarpmıştı.

Eileen oğlunun kendisininkiyle aynı olan siyah gözlerinin ışıltısında kaybolurken cebinden az önce özenerek paketlediği ince uzun kutuyu çıkardı ve doğum günü çocuğuna uzattı.

Küçük melez kutuyu çok dikkatli bir şekilde eline aldı ve kurdelesini yavaşça çözüp kağıda zarar vermemeye çalışarak açtı hediyesini.
Kutunun kapağını kaldırdığında sevinç çığlıkları atarak içindeki oyuncak asayı eline aldı ve annesinin boynuna atladı.

Snape bütün bunları gözyaşlarının arasından gülümseyerek izliyordu.

"Beğendin mi?" diye sordu Eileen, boynuna sarılan küçük kollara karşılık oğluna sıkı sıkıya sarılıp kokusunu içine çekerken.

"Çok güzel..." dedi genç Slytherin kendine hakim olamadan.

Onunla aynı zamanda "Çok güzel" diyerek geri çekildi minik Severus, gözlerinden akan yaşları üzerindeki küçük gelen ayıcıklı pijamasının kollarına silmeye çalışıyordu.

Draco || SnuciusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin