Neredeyse ölecektim ama iş bitti.
-Bu bölümü yazarken benŞaka bir yana çok uzun zaman oldu farkındayım ama cidden önceki bölümü attığımdan beri bu bölümü yazmaya çalışıyorum ona rağmen olmadı. Sürekli dikkatim dağıldı, odaklanamadım, yazdığımı beğenmedim birçok kez. Zaten okunmalar giderek düşüyordu şu an bu bölümü okuyacak olan kaldı mı ondan bile emin değilim. Bölüm bekleyen herkesten özür dilerim ama bazı şeyler benim elimde değil :(
4507 kelime
İyi okumalar <3
/* /* /*
7 Mart 1972
Günlerdir hapsolduğu yatakta suratını asarken "Lucius yeter, doydum" diye sızlandı Snape.
Safkan, Prens'i uyandığı günden beri yaptığı gibi yine koca bir tepside çeşit çeşit yemekle çıkıp gelmiş ve onu beslemeye başlamıştı, üstelik Severus doyduğunu söylemesine rağmen dakikalardır 'bu son' diyerek ağzına yemek sokuşturmaya devam ediyordu."Tamam bak bu son, bu son" dedi Malfoy tekrar, büyük dolu dolu bir kaşık çorbayı üfleyip Prens'inin ağzına tutarken. Melez ağzını açmamakta ısrar edince kaşlarını çattı ve "Hadi ama kötü bir kaza geçirdin, vücudunun kendini toparlaması gerek" diye söylendi.
"Luc- hmmh!"
Sarışın, melez olan ağzını açar açmaz elindeki kaşığı ilerletip zorla çorbayı içirdikten sonra sırıttı ve kendine vuran meleze aldırmadan kucağındaki tepsiyi kenara koydu.
"Merlin adına! Sana doydum diyorum be adam!" diye kızdı Severus, zayıf yumruklarını safkanın omzuyla buluşturmaya devam ederken "Ayrıca bir hafta geçti ve kendimi gayet iyi hissediyorum" demişti.
Malfoy kafasını iki yana sallarken "Hayır hissetmiyorsun" dedi ve elini uzatıp melezin yanağını okşadı. Prens'ine bakmaya o kadar alışmıştı ki hiç bitsin istemiyordu.
"Saçmalama Lucius" diye söylendi Snape, keyifsizce yüzünü buruşturmuştu. Sevgilisiyle vakit geçirmek elbette hoşuna gitmişti ama günlerce bir yatağa tıkılıp kalmak artık onu boğuyordu.
"Profesör McGonagall bile derslere girebileceğimi söyledi"Lucius duydukları üzerine sıkıntıyla nefes verdi ve "Seviyorsam serbest bırakmam gerekiyor sanırım" diyerek elini onun yanağından saçlarına kaydırdı ve okşamaya devam etti. Sonrasında yüzü birden aydınlanmş ve ayağa fırlayıp odanın köşesinde duran devasa kutunun üzerindeki örtüyü kaldırdıktan sonra "Gel geçmiş olsun hediyeni aç o zaman" demişti.
"Hediye mi?" diyerek üzerindeki yorganı kenara itti Snape. Bu kadar düşünceli bir adamı hak etmek için ne yaptığını düşünüyordu ama bir türlü cevap bulamıyordu. Ayaklarını yataktan aşağı salladıktan sonra panduflarını giydi ve tembel adımlarla sevgilisinin yanına geçip kollarını göğsünde birleştirdi.
"Luc, ne gerek vardı?" dedi sakince. Nankörlük etmek istemiyordu ama safkanın onun için büyük miktarlarda para harcaması bazen rahatsız ediyordu. Sonuçta sarışının parasına değil, kendisine aşıktı.
"Çapulcular'ın olmadığı bir okul benim için yeterince güzel bir hediyeydi zaten, kim bilir kaç para vermişsindir buna"Malfoy, sabır çekerek burun köprüsünü ovuştururken "Sev, sahip olduğumuz o kadar şeyi gördükten sonra hala nasıl parayı sorun edebiliyorsun anlamıyorum" dedi, huysuz bir şekilde. Sonra da böbürlenerek "Ama buna para vermedim, bir iyilik karşılığında kazandım" diye açıkladı.
"İyilik karşılığında mı kazandın?" diye sordu melez olan bu kez, bir yandan tek kaşını kaldırarak sevgilisine dönmüştü.
"Lucius iyilikler karşılıksız yapılır adı o yüzden iyiliktir zaten"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Draco || Snucius
Fiksi PenggemarSafkanlığı korumanın her şeyden önemli kabul edildiği kadim Malfoy ailesinin tek varisi Melez Prens'e aşık olursa ne olur? /* /* /* İlk Türkçe Snucius fanfiction'ı /* /* /*