jealucius

611 47 186
                                    

8 Ocak 1971

Prefect odasının kapısı sertçe açılıp çarpılarak kapanırken Lucius merakla yatakta doğrulup içeri fırtına gibi giren sevgilisine baktı.

"Argh!"

Severus sinirli bir şekilde çantasını fırlatıp banyoda elini yüzünü yıkadıktan sonra geri dönerek yatağa oturdu ve kollarını göğsünde birleştirip kaşlarını çatarak safkanın ona her zaman yaptığı gibi gününün nasıl geçtiğini sormasını bekledi.

Sarışın karşısındaki manzara karşısında gülmemek için dudaklarını birbirine bastırırken duruşunu düzeltti ve gülme hissini içine gömdü.
"Günün nasıl geçti Prens'im?"

Malfoy'un sorusu biter bitmez "Çok kötü" diye homurdandı Snape.
"Narcissa'dan nefret ediyorum"

Lucius gelecekteki zoraki karısının adının cümle içinde geçmesiyle yüzünü düşürerek gözlerini devirdi.
"Bu kez ne yaptı?"

"2 haftadır dibimizden ayrılmadığı yetmiyormuş gibi bir de bugün ben kütüphanede çalışırken gözlerini üzerime dikip saatlerce izledi" sızlandı Severus. Başta Black kızının da orada çalıştığını düşünmüştü ama ne zaman kafasını kaldırsa karşılaştığı o nefret dolu bakışlar onun kendisini izlediği hakkındaki düşüncesini doğrular nitelikteydi.

"Nesi var bu kızın?" diye çıkıştı Lucius, sinirle ayağa fırlarken.
"Ne zaman baş başa kalsak dibimizde bitiyor!"
Öfkeyle saçlarını karıştırıp odanın içinde gidip gelmeye başladı sonra.
"Her an gelip kapıyı çalabilir diye sana yaklaşamıyorum bile!"

"Ah! Oraya hiç girme Lucius!" dedi melez gözlerini devirirken.
"İksir hazır olalı 10 gün oluyor ama biz artık öpüşemiyoruz bile!"

Snape oflayarak oturduğu yerden kalktı ve yatağa uzanarak kafasını yastığa gömdü. Bir şeyler yaşamak istiyordu. Noel günü sevgilisiyle yaşadığı hislerin tekrarını, daha fazlasını istiyordu ama Narcissa her an yanlarında bitebilir diye birbirlerine eskisi gibi bile bakamaz olmuşlardı artık. Avluda Narcissa, yemekte Narcissa, Üç Süpürge'de Narcissa. Severus artık boğulacakmış gibi hissediyordu, safkan kızı gördükçe kusası geliyordu. Ama ellerinden gelen hiçbir şey yoktu. Hangi sıfatla ona 'git' diyebilirlerdi ki? Hangi sebeple baş başa kalma arzularını dile getirebilirlerdi? Hiç.

"Uyuyacak mısın?" dedi Malfoy, Prens'inin yanına oturup saçlarını okşarken. Şey, en azından bu sefer bunu yapacak kadar boş zamanı bulabilmişlerdi.

"Sanırım. Önce biraz kitap okumak istiyorum gerçi. Çantamdan İleri Düzey İksir Yapımı kitabımı çıkarır mısın?"

"Ara sıra başka şeyler de okumalısın biliyorsun değil mi?" diye şakalaştı safkan gülerek çantanın yanına doğru dolaşırken.

Melez olan gözlerini devirdi ve "Zaten okuyorum" diye tısladı.
"Sadece O.W.L.'lar iyice yaklaşmadan mükemmelleştirmek istediğim birkaç iksir daha var"

Lucius gülerken "Hemen sinirlenme bebeğim, şaka yapıyordum" dedi ve çantanın fermuarını açıp içindeki o meşhur kitaba uzandı. Tam onu çıkardığı sırada yere düşen bir kağıt parçası ilgisini çekerken kitabı yatağa bıraktı ve yere eğilip kağıdı eline aldı.

Kağıdı çevirip üzerinde yazan notu okuduğunda yüzündeki neşeli ifade birden silindi. Kaşları aniden çatıldı ve öfkeyle soluyarak sevgilisine dikti hemen bakışlarını.
"Severus bu ne?!"

Snape neler olduğunu anlamazken "Bilmem" diyerek omuz silkti.
"Elindekini daha önce görmedim" diye açıklama yaptı ardından. Ama safkanın öfkeden kıpkırmızı olmuş suratının biraz olsun bile yumuşamadığını görünce merakla sordu.
"Ne oldu? Ne yazıyor ki üzerinde?"

Draco || SnuciusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin