O geliyor

12K 593 276
                                    

Bir süre kağıtta ne yazdığını anlamaya çalıştım. Bir ses beni düşüncelerimden ayırdı.

T;"O geliyor Rachel."

R;"N-ne ?"

T;"Böyle bir şey yazdığını görmemiştim dedim." 

R;"Tamam...demek ki biri yazmış. Kağıtı alabilir miyim ?"

T;"Burdan tımarhane hakkında bulduğun her şeyi alabilirsin. Beni ürpertiyorlar."

Kafamı sallamakla yetinip işe yarar bir şeyler bulmaya çalışıyordum. Ama oğlunun önünde eşyaları karıştırmak biraz tuhaf olabilirdi.Aldırış etmeden çekmeceleri açıp bir kaç şey aradım. Kalemler...kırılmış kalemler ve çöpler. Ciddimisin ? 

T;"İşe yarar bir şey bulamadın sanırım."

R;"Baban çalışmalarını nerede saklıyordu ?"

T;"Bilmiyorum." 

Derin bir of çekerek çalışma masasının sandalyesine oturdum. Çalışmalarını nerede saklıyor olabilirdi ? Ayağa kalkıp duvarların üstünde elimi gezdirdim. Aklıma hiç bir şey gelmiyordu. Saate baktım 12:30. Odanın içinde sessizce turladıktan sonra Tate'in olduğu yerden kıpırdayıp yatağa yattığını gördüm. Onun yanına oturdum. Sessiz bir şekilde odayı süzerken bir ses Tate ile benim yataktan fırlamamıza neden oldu. Ses bir nefes alış gibiydi, ama o kadar sesli ve ürperticiydiki. Yavaşça Tate'e baktım. Sesin nereden geldiğini anlamak için etrafa bakıyor gibiydi. Bende aynısını yaptım. Ses devam ediyordu ve her bir nefeste daha da ürkütücü oluyordu. Sesin nereden geldiğini anlamak sadece bir kaç saniyemi almıştı.

Ayağa kalkıp sandalyeyi elime aldım ve karşımdaki duvara bütün gücümle vurdum. Duvar fazla kırılgandı. Bunu elimle bile yapabilirdim. Sandalyeyi duvara vururken Tate'in "Yapma, delirdin mi sen ?" gibi cümlelerini duymamazlıktan gelmeye çalışıyordum. Sonunda kocaman bir delik açıldığında kalan yerleri de ellerimle açmaya çalışıyordum. Tate bir anda kolumdan tuttu ve beni kendine çekti.

T;"Ne yapıyorsun sen?"

R;"Ses duvardan geliyor şimdi lütfen bırakda devam edeyim bunu yaparsam belki de kurtulabilirim."

Tate ellerini teslim oluyormuş gibi yaptı ve bana yardım etmeye başladı. Daha iyi bir görüş alanı elde ettiğimizde bir asansör fark ettim. Ama şu AVM'lerde olanlardan değil. Küçüktü ve iple kendiniz aşağı indiriyordunuz.  Bir kaç dakika sonra Asansör tam karşımızdaydı. Tate bir an bana baktı ve tüm centilmenliği ile bana gülümseyip şu klasik "Bayanlar önden" lafını söyledi.  Korkak

Ayağımı o küçücük asansöre attım ve Tate'e elimi uzattım. Tate ile sıkışık bir şekilde ipi aşağı çekmeye başladık. Bır dakika sonra bir odaya çıktık. Oda öyle kötü kokuyordu ki burnumu koparmak istedim. Odanın duvarları bir sürü kağıtla kaplıydı ve hepsinde bir şey yazıyordu. Tam önümüzde ise masanın ortasında kırmızı bir kitap vardı. Tate ile kitapın yanına gittik.

R;"Burayı daha önce görmüşmüydün ?"

T;"H-Hayır." 

Kitabı açıp okumaya başladım. Pek ilgi çekici şeyler yoktu ayinler hakkındaydı ve ben bunları daha önce görmüştüm. Orta sayfalarda Ayini ve tımarhaneyi detaylı olarak anlatan bir sayfa buldum. 

"Ayinler bir tanrı olarak görülen ya da korkulan kişilere hediye olarak yapılır. Örneğin Amerika yerlilerinin yaptığı güneş dansı: Amerika yerlileri doğayı onurlandırmak amaçlı çeşitli geleneklere sahiptir. Bunlara kutsal ruha dua etmek veya yaşam ağacıyla bire bir iletişim halinde kurban vermektir. Kurbanın göğsünde bir delik açılır ve bu delikten geçen bir halatla yaşam ağacını sembolize eden bir direğe bağlanır. Daha sonra kurbanlar ileri geri giderek göğüslerine bağlı olan halatlardan kurtulmaya çalışırlar. Bu dans saatlerce sürebilir. Bunun gibi bir çok örnek bulunabilir ama en vahşi olanı benim çalıştığım tımarhanede yapılan ayin: Korkulan ruha dünyayı rahat bırakması için masum veya delirmiş olan kurbanlar sunulur. Kurbanlar kesilirler yada çeşitli işkencelere maruz kalırlar. Kötü ruh onları aldığı zaman ise ruhları öldükleri yerde bedenlerini ararlar. Ruha şükretmeliyiz. Şükredin on. Şükret,şükret." 

Tımarhane [Düzenleniyor] [kitap olacak]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin