"Öldür onu."
öldür onu mu ? kızın gözleri kıpkırmızı olmuştu ve daha fazla acıya katlanacağından emin değildim. Kızı kurtarmak için ne yapacağımı bilmiyordum. Constance sigarasından son bir nefes alıp kızın koluna batırdı. Kız acı içinde bağırmaya devam ederken ne yapmam gerektiği konusunda hiç bir fikrim yoktu. Constance son kez kıza baktı.
C;"Üzgünün hayatım, bu gerekli."
Constance kollarını iki yana açıp tuhaf bir dilde bir şeyler mırıldanıyordu.Yavaşça kapının yanındaki kutuların arkasına geçtim ve Constance'ı izleyebileceğim kadar bir delik açtım. En azından buradan beni kimse göremezdi ve belki de ne yaptıklarını öğrenirsem bu kızdan sonrakileri kurtarabilirdim. Constance tuhaf şeyler mırıldanmaya devam ederken kızın gözlerinden kan gelmeye başlamıştı ve kan yavaşça siyaha dönüyordu o arada önümü bir şey kapattı. Olamaz biri beni fark mı etmişti yoksa ?. Yavaşça kafamı kaldıracakken çok tanıdık gelen bir ses konuşmaya başladı. Bu Elliot'tı.
E;"Constance ?"
Constance birden durdu ve sinirli bir şekilde Elliot'ta baktı.
C;"Beslenme saatini bölüyorsun ucube. Bunun cezası büyüktür."
E;"Size söylmem gereken önemli bir şey var."
C;"Neymiş o ?"
E;"Rachel denen o kız, bir şeyler öğrendiğini söyledi."
C;"Şu acayip tip mi? o işimize engel olamaz. Bunu nesillerdir sürdürüyoruz. Güldürme beni."
E;"Küçümsememeliyiz, Nora ile o ilgeniyor."
C;"O küçük fahişe'yi öldürmemiz gerekir demiştim."
Korkunç bir ses ile konuşmaları bölünmüştü. Ses gitikçe tizleşiyor ve güçleniyordu. Ses kesildiğinde
Constance devam etti.
C;"Harika! Beslenme saatini böldüğün için bu boşa gitti. Yeni bi tane bulmalıyız. Seni salak."
Elliot özür diledi ve koridordan ayrıldılar. Gitiklerinden emin olduktan sonra saklandığım yerden çıktım. Koşarak kızın yanına gittim. Kızın her yerinde o siyah sıvıdan vardı. Şakakları kızarmış ve aşınmıştı. Kolundaki sigara izi ise çok derindi ve kanıyordu. Nabzını kontrol etmek için elimi şakaklarına koydum ama hiç bir şey hissetmedim. Yavaşça geri çekildim. Yukarı çıkmalıydım. Elliot ve Constance benim yokluğumu fark etmemeliydi.
Yürümeye başladım ve bir odanın önünde durdum. Neden durduğumu bilmiyordum. Sanki odaya girmeliymişim gibi hissettim. Odanın kapısını yavaşça açtım. Odanın duvar kağıdır mavi ve beyazdı. Çift kişilik bir yatak ve kapının yanında aynalı bir masa vardı. Eşyalar oldukça eski ve tozluydu. Yavaşça kapıyı kapattım ve aynanın karşısına geçtim. Birden aynada korkunç bir kadın göründü ve bağırdı. Hemen olduğum yerden kalktım ve duvara yaslandım. Kadın gittiğinde koltuğa oturmadan çekmeceleri açmaya çalıştım. Birini açtım ve içini incelemeye başladım. Bir tarak, güzel inciler ve küpeler vardı. Kapatmak üzereyken gözüme bir şey ilişti incilerin altında bir fotoğraf vardı. İki kadın ve bir de küçük bir bebek. Fotoğraf siyah beyazdı. unlar tahminimce Vivien, Lana ve o evlatlık kızlarıydı. Çok mutlu görünüyorlardı ama bir terslik vardı. Lana'nın arkasında bir karaltı duruyordu. Fotoğrafı cebime koydum ve ikiinci çekmeceyi açmaya çalıştım ama kitliydi. Saçımdan bir tel toka çıkarttım ve çekmeceyi açmaya çalıştım. Bir kaç denemden sonra çekmece açıldı. İçinde sadece bir defter vardı. Kapağı siyahtı ve kağıtları parşömen kağıdındandı. Kitap oldukça eskiydi ve parşömen kağıdı kurumuş bir yaprak gibiydi. Defterden rastgele bir sayfa açtım ve gözüme ilk takılan cümleyi okumaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tımarhane [Düzenleniyor] [kitap olacak]
Horrorİnsanın çekeceği acıların sınırı vardır, fakat korkunun sınırı yoktur. Hikaye düzenlenme aşamasındadır.