C;"O zaman şu lanet tımarhane'yi yakalım."
R;"Bunu çok isterim ama ufak bir sorunumuz olabilir Clara."
C;"Neymiş o ?"
R;"Malzemeyi nereden bulacağız ?"
C;"Her şeyi ben düşünemem...tanrım.."
Clara bir süre sesini kestiğinde düşünmeye ihtiyacı olduğunu sanmıştım ama neredeyse on dakikadır en ufak bir ses gelmemişti. Ne bir iç çekiş sesi ne de bir nefes alma sesi. Bir kaç saniye sonra merakım artmış ve yorulmuş bir şekilde Clara'ya seslendim. Bir kaç saniye hiç bir ses gelmedi. Clara'dan çıkacak tek bir söz içimi rahatlatacaktı ama konuşmuyordu işte. Kafamı duvara yaslayıp aşağı doğru kaydım.
Tam o sırada bir ses gelmişti. Ses Clara'nın odasından geliyordu. Biri bağırıyordu. Ses çok tizdi. Ardından bir ses daha geldi, sanki bir sürü ruh çığlık atıyordu. Ayağa kalktığımda kafamı daha net duymak için duvara yasladım. Bir farklılık vardı duvar çok yumuşak gibiydi..AMAN TANRIM!
Ağzı yırtık olan ve bana tüm gün musallat olan kadın duvardan çıkınca korkuyla çığlık attım. Kadın duvardan tamamen çıktığında bana yaklaştığını fark ettim. Parmağıyla beni işaret ediyor ve bağırıyordu. Ben ise o anda kapıya doğru koştum. Kapıyı tekmeliyor, yumrukluyordum. Ama kimse duymuyordu. Tımarhanede kimse yok gibiydi. Kadınla aramızda sadece bir parmak kadar mesafe vardı. Gözlerine bakıyordum. Ağlıyor gibi görünüyordu. Kadın bağırmayı kestiğinde kulağıma yaklaştı.
"Kurtarıcımız ol."
Gözlerimi kapatıp açtığımda kadının yok olduğunu gördüm. Ufak bir rahatlama ile derin bir oh çektim. Ama rahatlamak için henüz çok erken olduğunu kavramam fazla uzun sürmedi. Clara'dan bir ses çıkmıyordu. Kapıdan uzaklaşıp tekrar duvara doğru yürüdüm. Duvara bir kaç kez tıklattığımda ses gelmedi, en sonunda üç kez vurdum. karşı taraftanda üç kez vurulmuştu. Ama vuruşları hafif ve sakin değildi. Tehditkar ve korku doluydu. Ve olabildiğince sert. Bunun Clara olmadığından emindim.
R;"Ne istiyorsunuz ?"
Tekrar üç kez vurduklarında sinirlendiklerini anlamıştım. Ben de üç kez vurunca bir sessizlik olmuştu. Beklemeye başladım. Olacaklar için hazırmıydım bilmiyorum. Odanın içinde oradan oraya dönerken bir kadın çığlığı kulaklarımı doldurdu. Clara !
Clara'nın çığlığı her yerden duyulabilirdi. Ama buraya bir kişi bile gelmemişti. Buradan çıkıp Clara'ya bakmalıydım. Kapıya koştum ve gürültüye biraz daha gürültü kattım. Olabildiğince bağırıyor ve kapıyı tekmeliyordum. En sonunda biri sesimizi duymuş olacak ki koşturarak geliyordu. Görevli odamın ya da kişisel hapisanemin parmaklıklı bölmesine geldiğinde onu tamamen görebilmiştim. Bu bir erkekti.
R;"Arkadaşım saatlerdir bağırıyor. Ona ne olduğunu öğrenin lütfen. Hemen yan odamda lütfen..lütfen.."
Görevli sadece başını salladığında az da olsa rahatlamıştım. O küçücük parmaklıklardan uzaklaştığımda yine odanın içinde döndüm. Yan taraftan ses gelmemişti. Kapının açılma sesini duymuştum ama sonrası yoktu.. Bir kaç saniye ufakda olsa bir ses duymak adına sessiz kalmaya çalıştım. Kapının kapandığını duydum. Ama aradığım ses bu değildi. Koşarak parmaklıklara yöneldim. Görevli buraya geliyordu ama suratında belirli bir ifade yoktu. Parmaklıkların tam önünde durdu. Bana bakıyordu. Konuşmuyor ya da hareket etmiyordu.
R;"Hey ! iyi mis..."
Görevlinin ağzından su gibi boşalan kan suratıma sıçradığında tek yaptığım şaşkınlıkla ağzımı açmak ve adamın bedenin bir çuval gibi yere yığılmasını izlemekti. Adam yere düştüğünde onu bu hale getiren şeyin tam arkasında durduğunu fark ettim. Siyah şeytanın. Artık tamamen siyah olmaması beni şaşırtmıştı. Gözleri kırmızıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tımarhane [Düzenleniyor] [kitap olacak]
Horrorİnsanın çekeceği acıların sınırı vardır, fakat korkunun sınırı yoktur. Hikaye düzenlenme aşamasındadır.