Kütüphane

11.9K 774 203
                                    

Samara ve Linda Green. 

Bu konuyla sonra ilgilenecektim ama şimdi daha önemli bir konu ile ilgilenmeliydim. Örneğin; Peşimdeki katil. Cümleyi okuduktan sonra arkama baktım ama hiç kimse yoktu. Bilgisayar masasının altına saklandım. Öleceğimi hissediyordum. Sakin olmam gerekiyor...1...2...3 

Gözlerimi kapatıp açtığımda, o şeyin ayakları tam önümde duruyordu. Ses çıkarmamaya özen göstererek geri çekildim ve ağzımı kapattım. Gözlerimden yaşlar süzülürken tek düşünebildiğim ölümdü. Beynimde bir sürü ses yankılanıyordu ve hepsinin bir fikri var gibiydi. Kaç,Savaş ya da olduğun yerde kal. Şimdilik olduğun yerde kal düşüncesi bana mantıklı geliyordu. Elinde kocaman bir balta olduğunu fark ettim. Baltayı yere sürtüyor ve yavaş adımlarla ilerliyordu. Her ayak sesi beni daha çok ürpertiyor ve ağlatıyordu. 

"Saklambaç oynamak için zaman yok, Ruhlar aleminde mutluluğa yer yok."

o şey kalın ve korkunç sesiyle o şarkıyı mırıldanıyordu.Ve her mırıldanışı beni ölüme daha çok yaklaştığıma ikna ediyordu. Ses uzaklaştığı zaman kafamı çıkarmak için bir hareket yapaca

ktım ama yanımda biri olduğunu fark ettim. Nefesini hissedebiliyordum. Yanımda oturduğunu, Canlı olduğunu hissediyordum. 

Kafamı yavaşça çevirmeye başladım. Bağırmamak için kendimi tutuyordum. Ama çığlıklarım içimde birikiyor ve gözyaşı olarak dışarı çıkıyordu. Yavaş ve derin bir nefes aldım. Titreyerek yanımda duran o şeye bakmak için kafamı çevirdim. Bembeyaz gözler ve bembeyaz bir surat. Ağzı sonuna kadar açıktı. saçları uzun ve siyahti. Tırnakları bir pençeyi andırıyordu. Kanlı bedeni bana değerken vucudumuzun birbirine değdiği düşüncesi beni ürpertiyordu. Yavaşça bana bakmaya başladı ve suratıma bir anda büyük bir pençe attı. Saklandığım yerden çıktım ve koşabildiğim kadar koşmaya başladım. Yaralı ayağım bana dur diye bağırıyordu. Ama ben kapıya doğru koşuyordum.

Kapının önüne geldiğim anda önümde o şey belirdi ve boynumdan tutarak beni kitaplıklara fırlattı. Kitaplık üstüme devrilmek üzereyken acı içinde ayağa kalktım. O şey kocaman baltayı elinde sıkıca tutarken gözlerini benden ayırmıyordu.Koşarken elime gelen en sert kapaklı kitapları suratına atıyordum, bir an affaladı. Gülmeye başladığı zaman koşmaya devam ettim. Ayaklarım daha fazla dayanamadığında bir yere saklandım. Kitaplıklardan birinin arkasına. Baltanın sesini duyuyordum. Ses bana her yaklaştığında ben daha uzağa saklanıyordum. Sonunda ses kesildi. Yavaşça kafamı çıkardığımda kimse yoktu. Diğer tarafa döndüğümde ise bir çift boş göz ve balta ile karşılaştım. Baltanın keskin olmayan tarafı başıma geldiğinde acıyla yere düştüm. O şey ayaklarını karnıma bastırıyordu. Nefes almaya çalışarak konuşmaya başladım.

R;"Benden..Benden ne istiyorsun ?" 

Uzun bir sessizlikten sonra gülmeye başladı ve o korkunç sesiyle konuştu. "Hala anlamadın mı Rachel? Ne kadar da safsın. Ölümünü istiyoruz." 

Baltanın sivri tarafını yüzüme doğru getirmeden hemen önce kasıklarına bir tekme attım. Dengesini kaybedip yere düştüğünde ayağa kalktım ve kapıya doğru koştum. Önümde hiç bir engel yoktu. Kapıyı açıp dışarı çıktım. Tüm gücümle asansöre koştum. Asansörün düğmelerine basmak yerine resmen vuruyordum. Sonunda asansör geldi ve hemen yukarı çıktım. İnsanlar... İnsanları görmek beni rahatlatıyordu sanki onlar yanımdayken bana bir şey olmayacakmış gibi hissediyordum. Saate baktım. 22:00. Görevliler hastaları yatırıyordu. Olamaz! Nora ile ilgilenmeyi unutmuştum. 

Koşarak Nora'nın odasına gittim. İçeriden Nora'nın ağlama sesleri geliyordu. 

N;"Hayır,Samara, Lütfen ona zarar verme." 

Tımarhane [Düzenleniyor] [kitap olacak]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin