"Sıradaki sensin."
Elimdeki notla beraber yere yığılmıştım. Bunun gerçek olup olmadığı hakkında hiç bir fikrim yoktu. Tımarhane beynimle oynuyor olabilirdi. Ayağa kalkıp Elliot'un yüzünü incelemye başladım. Elimi dikişlerinin üstünde gezdirirken Elliot hareket etti. Birden irkilip geri çekildim ama elini bana uzatıp gelmemi istedi. Yavaşça Elliot'a yaklaştım bir şey söylemeye çalışıyor gibiydi. Onu boynundaki ipten kurtardım ve yavaşça odama götürdüm. Elliot'u içeri çekip yatağa yatırdıktan sonra kapıyı kilitleyip onun yanına oturdum. Bir şeyler mırıldanıyordu ama anlamıyordum. Dudaklarındaki dikişleri incelemeye başladım açılması imkansız değildi. Çekmecemden bir makas çıkarttım. Dudağının dışında kalan dikişi yavaşça kestim ama acı dolu olan bir başka görevim vardı. O dikişi Elliot'un ağzından çekmek. Dikişin kestiğim ucundan tutup çekmeye başladığımda Elliot acı içinde inliyordu. Sonunda dikişi çekip çıkarttığımda dudakları kanamaya başlamıştı. Elliot beni kolumdan tutup kendine doğru çekti.
E;"Git buradan Rachel, Seni bulmalarına izin verme."
R;"Sana bunu kim yaptı ?"
E;"Bunun bir önemi yok seni bulmalarına izin verme git dedim."
R;"Elliot..Belki de çok geç değildir hastaneye gidebiliriz."
E;"Hayır Rachel benim için çok geç."
R;"Elliot."
E;"Rachel Seni seviyorum."
Elliot'un başı yana kaydı ve nefes almayı kesti. Artık ölmüştü. Peki şimdi ne olacaktı ? Elliot'un yanına yatıp gözlerimi kapattım. Bir kaç dakika sonra dışarı çıktım. Bu tımarhaneden gitmeliydim Elliot haklıydı. Bornozumdan kurtulup üstümü giyindim ve tımarhanede ses çıkarmamaya dikkat ederek yavaşça yürüdüm. Kapının önüne geldiğimde kimsenin olmadığını fark ettim bu çok garipti burası asla böyle yalnız bırakılmazdı. Arkamdan kahkaha sesi duydum. Arkamı döndüğümde iki küçük kız ile karşılaştım. Bana bakıyorlardı. Gözleri siyahtı.
"Gel ve bizimle oyna."
Kızlar koşarak bir odaya girdiler bende peşlerinden gitmeye başladım.
"Haydi bizimle oyna Rachel."
Kızlar odadan odaya hiç durmadan geziyorlardı en sonunda soyunma odasında durdular. Onların o siyah ve boş gözlerine bakıyordum. Kızlar birden gözden kayboldu ve kapı kapandı. Kapıyı açmaya çalışırken Arkamdan Vivien'ın sesini duydum.
V;"Nereye gidiyordun Rachel, bizi terk etmeyi düşünmüyordun değil mi?"
R;"Hayır, ben sadece.."
V;"Sadece ne ? sende beni bırakıp gidecektin değil mi ? Tıpkı Lana gibi."
Ondan uzaklaşmaya başladım. Yavaşça arkadan kapıyı açmaya çalışıyordum.
R;"Hayır. Çünkü ben Lana değilim."
Kapıyı açıp buradan gitmeliydim. Bunun için ise onu oyalamalıydım.
R;"Seni duygusuz pislik."
V;"Ne dedin sen ?"
R;"Sen duygusuz bir pisliksin. Kızını ve karını hiç acımadan öldürdün hemde yakarak. Seni sürtük."
V;"Onlar bunu hakediyordu."
R;"Ah,Hayır haketmiyordu."
V;"Bunu bilemezsin."
Sinirlenmeye başlamıştı, Yüzü yine değişiyordu.
Tam o anda kapı açılmıştı koşarak dışarı çıktım. Arkamdan geldiğini hissediyordum. Dışarı çıkamazdım peşimden gelirse Aidan'ı da bulabilirdi ya da ailemi. Egzersiz odasına doğru koşmaya başladım en sonunda odaya varmıştım. Ses yoktu kalp atışlarımı bile duyabiliyordum.Kalem aklıma geldi. Kalemi elime aldım ve kapıyı kapattım. Sırtımı kapıya yaslayıp beklemeye başladım. Sanırım gitmişti. Yavaşça ayağa kalkıp kapıya kulağımı dayadım ses yoktu kapıyı açmak üzereyken kapının altından o siyah sıvı geliyordu her yere yayılmıştı. Ayaklarımın olduğu yer hariç. Kıpırdarsam bir şey olabilirdi. Arkamdan bir ses geldiğinde dönmek zorunda kalmıştım. Karşımda Mitch,Elliot ve Vivien duruyordu Elliot'un yüzü yine dikiliydi. Mitch ise normal görünüyordu. Vivien bana bakıyordu.
R;"Onu sen öldürdün."
V;"Ah, hayır ben bir seri katil değilim."
Vivien gülmeye başladı. O sırada koşarak Vivien'ın gözüne kalemi batırdım. Vivien yere düşünce kaçmaya başladım. Hiç durmadan koşuyordum tam çıkış kapısına vardığımda bir şey beni saçımdan tutu ve yere fırlattı. Bu Vivien'dı
V;"Seni salak ben zaten ölüyüm."
R;"O zaman neden yere düşüp bağırdın ?"
V;"Biraz dramatikleştirmek istemiştim."
Vivien beni yerden kaldırıp danışma yazan tabelaya fırlatmıştı. Oradan oraya savrulurken canım çok yanıyordu. En sonunda ayağa kalkıp hızıca kapıya doğru koştum. Dışarıdaydım ama Vivien hala peşimdeydi. Nedenini anlamam bir kaç saniye sürdü. Daha bahçe kapısından çıkamamıştım. Vivien bağırıyordu. Daha da hızlı koşarak bahçe kapısından çıktım ve arkama baktığımda Vivien'ın yandığını gördüm. Koşarak ormandan çıktım ve Ana caddeye vardım. Trafif ışıkları, mağazalar ve insanlar bana eski hayatımı özletmişti. Neyse ki oraya bir daha dönmeye niyetim yoktu. Bir taksi durdurup Aidan'ın adresini verdim. Bir kaç dakika sonra Aidan'ın evine varmıştım. iki katlı olan evin bahçesinden içeri girdim ve kapıyı çaldım. Aidan kapıyı açtığında çok şasırmış gibi duruyordu.
A;"Rachel?"
R;"Aidan?"
Aidan bana sarıldı ve içeri davet etti.
R;"Hey neden bu kadar şasırdın?"
A;"Nerelerdeydin sen ?"
R;"Biliyorsun, Tımarhanede çalışıyorum."
A;"Demek istediğim altı aydır nerelerdeydin?"
R;"Altı ay mı? Dalga mı geçiyorsun sen ben sadece iki haftadır o tımarhanede çalışıyorum."
A;"Hayır, Sen altı aydır yoksun. Ailen polislere haber verdi ama seni bulamadılar."
R;"Tımarhaneye..."
A;"Hayır Rachel, tımarhaneye geldik ve senin buranın yakınından bile geçmediğini söylediler."
Aidan bana sarıldı.
A;"Ailene haber vermeliyiz. Ben aramaya gidiyorum burada bekle."
Altı aymı ? deliriyor olmalıyım. Evde biraz gezinip düşünmeye başladım ama bir sorun vardı Aidan gelmemişti. Yukarıda telefonla konuşurken sesinin gelmesi lazımdı. Sevinç çığlıkları gibi seslerin. Yavaşça yukarı çıktığımda yerde ayağıma bir şey gelmişti. Bu kandı! Hızlıca kanı takip ettiğimde kapalı bir kapıya vardım. Aidan'ın odasına vardığımda kanın çoğaldığını fark ettim. Kapıyı yavaşça açtığımda karşımda gözleri sökülmüş ve ağzı yırtılmış olan Aidan ile karşılaştım. Duvarda ise bir yazı vardı.
"Oyun devam ediyor, Sürtük."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tımarhane [Düzenleniyor] [kitap olacak]
Horrorİnsanın çekeceği acıların sınırı vardır, fakat korkunun sınırı yoktur. Hikaye düzenlenme aşamasındadır.