"Oyun devam ediyor Sürtük."
Oyun mu? Bunu Vivien yapmış olamazdı, tımarhanede ölenler oradan çıkamazdı. Öyleyse bunları kim yapıyordu ? Ağzı ve gözleri oyulmuş olan cesete son bir kez baktım. Bir zamanlar Aiden olan cesete. Ağlayarak onu ipten kurtardıktan sonra onu yatağa yatırdım ve öptüm. Bir sorunum vardı bu ceset burada kalamazdı. Hava bu kadar aydınlıkken ve etrafta bu kadar çok insan varken onu arka bahçeye gömmem ise imkansızdı. Aklıma bodrum geldi. Odadan çıkıp koşarak bodruma indim. Hava'nın aydınlık olmasına rağmen aşağısı hiç ışık almıyordu ve oldukça karanlıktı. Burada oldukça eski eşyalar vardı. Işığı buldum ve açtım. Onu bodruma gömecektim ama bunun için parkeleri sökmem ve burada bir yer açmam gerekiyordu. Yerdeki eşyaları bir kenara atıp yer açmaya çalışırken bavullardan biri dağılıp içlerinden gazete küpürleri gibi şeyler döküldü. Gazete küpürlerini ve bavulu alıp kenarda duran koltuğa oturdum. İlk gazete küpürünü incelemeye başladım. Başlık şöyleydi.
"Tımarhanede ölüm!"
İçeriği Samara'nın ölümü hakkındaydı ama nasıl öldüğü yazmıyordu. Bir kaç küpür daha incelemeye başladım. Bir sürü kişi ölmüştü. Bir küpür dikkatimi çekti.
"Dehşet evi kapanıyor!"
1940 yılında lezbiyen bir çift tarafından yaptırılan tımarhanede neredeyse elli kişi öldü ve ölüm nedenleri bilinmiyor. Sağlık ekipleri ölümlerinin nedenleri açıklamaya çalışıyorlar. Polis ekipleri ise cinayete dair bir iz bulamadı. Ölümlerin engellenmesi için tımarhane kapatıldı.
Tımarhane hakkında bi sürü küpür vardı ama önemli soru ise bu küpürlerin Aiden'da ne işi vardı ? Bavulu açtığımda bir kitap ile karşılaştım. Çok iyi sarılmıştı. Kitabın üstündeki sargıları açtım. Kapağı simsiyahtı ve üstünde "OKUMAYIN" yazıyordu. Sayfaları çok eskiydi ve içlerinde tuhaf resimler ve kelimeler vardı. Uyarıyı dikkate almadan kitabı okumaya devam ettim. "KÖTÜLÜK SİZİN İÇİN GELİYOR." "AÇMAYIN." "DEVAM ETMEYİN." gibi uyarıları dikkate almadan devam ettim. sonunda bir sayfaya ulaştım. O şarkı yazıyordu Vivien bana okuduğu şarkı. Şarkının yanında tuhaf resimlerde vardı En çok dikkatimi çeken ise bir kadının bir çubuğa bağlanmış olan küçük kızın önünde eğilmesiydi. Bu Constance'ın ellerini açıp bir şeyler mırıldanmasına benziyordu. Resimde bir şey dikkatimi çekti. Küçük kızın arkasında bir sürü karaltı vardı. İnsan silüetleri gibi duruyorlardı. Bu bir ayindi. Sayfaları çevimeye devam ettim. Tımarhane hakkında küpürler vardı. Bodrumun en arkasından bir ses geldiğinde kitabı yere düşürdüm.
R;"Kim var orada ?"
Ses yoktu. Kitabı yerden aldığımda bir kaç parça kağıt döküldü. Kağıtları elime aldım. "Sevgili günlük;" diye başlıyordu. Bunlar Aidan'ın günlüğünden sayfalar olmalıydı. Sayfaları daha sonra okumak için cebime koydum ve kitaba bakmaya devam ettim. Sayfalarda tımarhanenin içinden resimler vardı. Sonunda Samara'nın resmi ile karşılastım. Nora ile beraberlerdi. Nora gülüyor ama Samara onun aksine üzgün ve sinirli gibi duruyordu. Resmin arkasını çevirdiğimde yazılar gördüm."Kim bu kız?" " "Ölüm geliyor." "Şeytanın kızı." "O ölmeli." " Samara Green." gibi şeyler yazıyordu. Bu aidan'ın yazısıydı. Peki neden Aidan böyle şeyler saklıyordu?. Kitabı alıp çantamın içine koydum. Parkeleri sökmek için bir kaç alet aldım ve yer açtıktan sonra parkeleri sökmeye başladım. Burnuma çok tuhaf kokular geldi. Biraz uğraştıktan sonra parkeyi açtım ve kolumu parkenin içinden bir şeyler tuttu. Aman tanrım! Beni parkenin içine doğru çekiştirirken diğer kolumla sivri bir alet aldım ve onu beni tutan şeyin o soğuk ve sert pençelerine batırdım. Korkunç bir acıyla kendime geldiğimde kolumu hiç bir şeyin tutmadığını ve o sivri aleti kendi elime batırdığımı fark ettim. Kolumdan aleti çekmeye çalıştım ama çok derine batmıştı. Sonunda hızlı bir şekilde çektim. Kolum çok kanıyordu.
Banyoya gittim ve kolumu yıkamaya başladım. Su kolumu ne kadar acıtsada bir o kadar da hoşuma gidiyordu. Peçeteyle kolumu sildim ve tam çıkacakken duş perdesinin kapalı olduğunu ve arkasında bir karaltı olduğunu fark ettim. Duşa doğru ilerledim ve perdeyi yavaşça açmaya başladım. İçinde hiç bir şey yoktu. Arkamı döndüğümde ise Aidan'ın oyulmuş gözleri ile karşılastım. İrkilerek geri çekildiğimde ise küvete düştüm. Kalkmak üzereyken Aidan beni tuttu ve suyu açtı. Su dolarken Aidan hala beni küvetin içinde tutuyordu. Su kafama kadar geldiğinde Aidan beni boğmaya çalışıyordu. Kafamı suya iyice batırdığında çıkmak için çırpınmaya başladım. Suyun içinde gözlerimi kapatıp açtığımda Aidan'ın arkasında bir sürü ölü olduğunu gördüm. Gözlerim yavaşça kapattım. Benim ölü olduğumu sandığı için beni bıraktığında hızla sudan çıktım ve kapıya doğru koşmaya başladım. Çıkmak üzereyken kapı suratıma kapandı. Aidan olduğu yerde duruyordu ve hareket etmiyordu.
R;"Aidan?"
hareket bile etmiyordu.
R;"Aidan o küpürlerin sende ne işi var?"
Aidan sonunda hareket etti ve bana odaklandı.
A;"Küpürlerimi nereden biliyorsun?"
Sesi çok tuhaftı.
R;"Bodrumda buldum."
A;"bodrumda ne işin vardı."
R;"Ben..seni gömmeliydim. Benim seni öldürdüğümü sanabilirlerdi."
A;"Beni öylece ölüme terk ettin ve üstüne beni bodrumuma mı gömecektin?"
R;"Ben seni ölüme terk etmedim..."
Aidan cevap vermiyordu.
R;"Seni kim öldürdü ?"
A;"O..."
Aidan sözünü bitiremeden küvetin içinde gördüğüm o ölüler onu yanlarına çekmeye başlamıştı. Koşarak Aidan'ın elinden tuttum ama ölülerden biri yanıma yaklaştı ve kolumu sıkarak beni duvara fırlattı ayağa kalktığımda ise bana iyice yaklaştı. Yaklaştığında suratını gördüm. Gözleri kırmızıydı suratı yanmıştı ve ağzı yırtıktı. Elini hızlıca kalbime doğru götürdü. Eli göğsümün içinden geçtiğinde kalbimi tuttuğunu hissedebiliyordum. Kalbimi sıkarken müthiş bir acıyla yere yığıldım ve he yer karadı.
Kalktığımda akşam olmuştu. Olduğum yerden kalktığım gibi çantamı alıp koşarak dışarı çıktım. Tımarhaneye geri dönmeliydim. Daha işim bitmemişti. Hala biraz ıslaktım. Dışarı çıktığımda bir taksi tuttum ve tımarhanenin önünde indim. Koşarak içeri girdiğimde her şey normaldi. Odama gittiğimde her yerin temiz olduğunu gördüm. Çalışma kıyafetlerimi giydim ve Amy'i aramaya başladım. Onu bulduğumda pencerede sigara içiyordu.
R;"Hey Amy!"
A;"Evet?"
R;"Constance nerede?"
A;"O fahişe bodrumda."
R;"Gittiğimi fark etti mi?"
A;"Bugün biraz sıkıntılıydı. Bir şey fark etmişse bunun sen olma ihtimali düşük."
Koşarak odama gittim. Çalışma masamın üstüne küpürleri döktüm ve duvara küpürleri yapıştırdım. Her birinde farklı şeyler yazıyordu. En sonuncu küpürü asarken başlık dikkatimi çekti.
"Kızını öldüren Riley Roberts ilk kez konuştu"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tımarhane [Düzenleniyor] [kitap olacak]
Horrorİnsanın çekeceği acıların sınırı vardır, fakat korkunun sınırı yoktur. Hikaye düzenlenme aşamasındadır.