"Hepinizden intikam alcağız."
Dolaplar yine hareket etmeye başlamıştı. Soğuk bir rüzgar odayı dolduruyordu işin tuhaf tarafı burada cam yoktu.
R;"Samara..Lütfen..Dur."
Dolaplar hareketi kesti ve bütün o sesler sustu.
R;"Ciddi misin? bu kadar kolaymıydı yani ?"
Samara bana bakıyordu.Nora koşarak Samara'nın yanına gitti.
N;"Samara senin onlardan biri olmadığını söylüyor. Sen iyisin onlardan birine zarar vermedin."
R;"Ne?"
N;"Şu an gördüğün herkes burada can verdi."
R;"Buradan gidebilirler değil mi?"
N;"Hayır, onların ruhu artık bu yere ait. Bu tımarhaneye."
R;"Bu tımarhane mi?"
N;"Tımarhane çok aç Rachel. Asla doymuyor. Kötülükten ve ruhlardan besleniyor."
R;"Tımarhane canlı gibi konuşuyorsun."
N;"Rachel bu tımarhane yaşıyor ve bizden hiç hoşlanmıyor."
Biraz bekledikten sonra Norayı geri götürmem gerektiğini farkettim. Yukarı çıktık Norayı odasına bıraktım ve birkaç saçma iş daha yapıp mesai saatimi bitirdim. Asıl soru şimdi ne yapacağımdı. Bu tımarhaneden istifa edip evime geri dönebilir ve hiç yaşanmamış gibi devam edebilirdim ya da bu olayları çözmeye çalışır ve burada bende ölürdüm. Bütün hastalar odalarındaydı ve bende oyun odasındaydım bir koltuğa oturdum ve düşünmeye başladım. Sanırım burada ölmeyi tercih ediyordum. Bir kaç dakika sonra arkamdan bir ses geldi.
R;"Kim var orada ?..Samara?"
Ayağa kalkıp odada gezinmeye başladım. kapı kapalıydı ve burda saklanılacak hiç bir yer yoktu. Sonunda odada bir şey olmadığına sesin dışardan bi yerden geldiğine kendime inandırıp oturdum. "Rachel." Bu ses sanki kulağıma sakinleştirici gibi geliyordu. Ayakta durmalıydım. Kapıdan gelen ses ile iyice irkildim. Samara artık beni rahatsız etmez diye düşünüyordum ama belki de bu samara değiildi. Kapıdan bir kaç ses daha geldi. Odadaki en tehlikeli eşyayı aldım. Kalemi. Harika! Bunula ne yapacaktım gelen her neyse onun suratına güzel bir kalp mi çizecektim. Belki de gözünü çıkarırdım. Tabii bir gözü varsa ya da kafası. Yavaş.a kapıya doğru ilerledim ve kalemi havaya kaldırdım. Kapı kolunu tuttum ve hızlıca kapıyı açtım ama karşımda sadece gülümseyen Clara vardı.
R;"Aman Tanrım! Lanet olsun siz o odalardan nasıl bu kadar kolay çıkıyorsunuz?"
C;"Kalemi indirip beni içeri davet etmek ister misin?"
Kalemi cebime koydum ve kapının önünden çekildim. Clara ile camın önüne geçtik.
R;"Sorun nedir?"
C;"Burada olmam dışında mı? Bir sorunum yok."
R;"Odandan nasıl çıktın?"
C;"O konuda endişelenme başın derde girmez."
Başımın derde giremeyeceğini öğrenmek iyi olmuştu ve bu kadarı bana yeterdi. Clara ya tımarhane hakkında soru sorabilirdim. O çoktandır burada gibiydi.
R;"Tımarhane hakkında neler biliyorsun?"
C;"Ah, Çok fazla şey. Buranın pis bir efsanesi var günahlarla dolu."
Clara'nın yüzünü sinsi bir gülümseme kaplamıştı.
R;"Anlat bana."
C;"Burayı 1940 yıllarında lezbiyen bir çift yaptırdı. Çift çok iyi anlaşıyordu isimleri Vivien ve Lana'ydı bir de 15-16 yaşlarında evlatlık bir kızları vardı,onu çok severlerdi,İşlerinide öyle. Tımarhane aynı zamanda onların eviydi. Bodrum katta yaşıyorlardı ama o zamanlar bodrum temiz ve güzeldi tabii her neyse. Çift delileri iyileştirebileceklerine inanıyorlardı. Burası çok popüler bir yerdi. Hatta buradaki hastalardan bazıları cidden iyileşip eve gidiyorlardı,hastalara iyi davranıp onlarla ilgilenen iyi insanlar vardı. Bir gün hastahaneye yeni bir hasta geldi ve Lana o hastaya aşık oldu ama işin tuhaf tarafı hasta erkekti. İsmi Jimmy'di. Lana bu hastayla çok yakın olmaya başlayınca Vivien şüphelendi ve Lana'yı takip etti. Lana Jimmy'nin odasına girdi ve kapıyı kilitledi. Vivien kapı deliğinden bakınca ikisinin öpüştüğünü gördü. Bu olaydan sonra araları bozuldu ve bir gün çok büyük bir kavga ettiler. Lana kızını alıp gitmek için hazırlanıyordu ama Vivien izin vermedi ve ikisini bodrumda bir odada akla gelebilecek en kötü şekilde öldürdü.Yakarak. Sonra Vivien kendini vurdu. Ruhlarının hala buralarda gezdiğine inanılır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tımarhane [Düzenleniyor] [kitap olacak]
Horrorİnsanın çekeceği acıların sınırı vardır, fakat korkunun sınırı yoktur. Hikaye düzenlenme aşamasındadır.