Çilde'den
Yatağımın içinde uyanmamak için cebelleşirken annemin bana seslenişini duydum.
"Çilde! Bugün okula gitmiyor musun?"
Tabi ki gidecektim, ilk aydan devamsızlığımı doldurmaya niyetim hiç yoktu. Hele de geçen haftadan devamsızlık yapmaya başladığımı düşünürsek buna niyetlenmek delilik olurdu. Düşüncelerimle sohbete dalmışken annem ikinci kez seslendi.
"Beş dakika daha deyip uyuma, kahvaltını yapıp okuluna git! Tamam mı?"
Yorganımdan başımı kaldırmayıp beni duyabilecekmiş gibi onu onayladım.
"Bugünkü randevunu da unutma!"
Söylediği son cümleyle uykum açılıverdi, az kalsın kendime verdiğim sözleri unutmak üzereydim. Penceremden odama süzülen gri hava ise bana pek yardımcı olacağa benzemiyordu. Gökyüzünün rengi, bana her zaman günü nasıl geçireceğimin bir işareti gibi gelirdi.
Usulca yatağımdan kalkıp yavaş hareketlerle banyoya yöneldim. Aynaya baktığım zaman, yansımamla karşılaşınca saatlerdir uyumama rağmen içime yerleşmiş olan yorgunluğu hissettim. Bana en iyi gelecek şey, yüzüme çarpacağım bir avuç buz gibi su ve içeceğim bir kupa kahve olurdu. Fakat aklıma Oflaz'ın düşmesiyle kahve fikri aklımdan siliniverdi.
İşte Oflaz'ın düşüncesi dahi bunu yapabilecek güçteydi.
Eskiden kahvaltı yapmadan kahve içmeme çok kızardı. Galiba, hala da öyleydi. Ondan uzak kaldığım bir buçuk yıldan sonra bile beni umursuyordu. Bana gülüyordu, bana kızıyordu. Onun bana kızmasını seviyordum çünkü Oflaz asla boş bir şey için sinirlenmezdi. Onun tatlı kızgınlığı, benim hayatımı iyiye yönlendirmeye dair bir dokunuş olurdu. On sekizimde bu farkındalık, büyük bir şükran sebebiydi.
Suyla beraber soğuyan yüzümü havluyla hafifçe kurularken düşüncelerimin bir buçuk yıl öncesine yol aldığını hissettim. Oflazla olduğum kadar yakın olmasam da, bir zamanlar can ciğer olduğum insanların birbirlerinden uzaklaştıklarını görmek beni etkilemişti. Ne olursa olsun, günün sonunda yan yana gelsek de bir şeylerin değiştiğini hissetmiştim. Sanki birbirimiz dışında var olan bir dünya olduğu hatırlatılmıştı bize. Dünya beş sıradan lise öğrencisinden ibaret değildi. Dünyanın merkezi de bizim olduğumuz yerden çok uzaktı.
Üzerimi giyinirken gözüme çarpan kâğıt parçası, beni yeniden o güne götürdü. Eskiye dönmüşüz gibi hissettiren sakin bir kahvaltıdan sonra, ortaya bırakılan notu o zamana dek, Lara ve Ateş dışında, hiçbirimiz görmemiştik. Bizim gördüğümüz tek şey, beş rakamıyken Lara'nın tedirginlikle bakan gözleri notun kendi üzerinde yarattığı etkiyi gösteriyordu. Cebimdeki rakam yazılı kâğıdı çıkarıp notun yanına bıraktığımda herkesin birbirine baktığını hissetmiş olsam da bakışlarımı kâğıtlardan öteye götürmemiştim.
Beni rahatsız eden bir şey olduğunu ilk o zaman fark etmiştim. Lara'nın bu notu nerede bulduğunu merak edip sorduğumuzda, bizi düşünmeden cevaplamıştı. Pencereden atılan zarflardan birkaçına beraber baktığında, aralarından bu notun çıktığını söylemişti. Onun bu yanıtının ardından ise böyle zaman kaybı bir işle kimin uğraşacağına dair birkaç yorum yapıp ayrılmıştık. Eskiden olsa saatlerce üzerine teoriler kurup eğlenebileceğimiz bir muhabbeti kestirip bir kenara atmıştık. Dünya, bizden ibaret olmadığı gibi bizim etrafımızda da dönmüyordu.
Hazırlanmamı bitirip aşağı kata inmeyi düşünürken elim komodinin üzerine bıraktığım rakam yazılı kâğıda gitti. Bir anlığına, rakamın silinip yerine o cümlelerin yazıldığını gördüğümü sandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZARF (2022 Wattys Kazananı)
Teen Fiction✨2022 Wattys Genç Yetişkin Kazananı✨ Beş yakın eski arkadaş. İçlerinden biri, okula geri dönünce ortaya dökülen sırlarla dolu zarflar. Günün sonunda kimler sırlarının altında ezilecek, kimler o sırrı sırtlayıp etkisiz hale getirecek? Bu mücadeleden...