Bölüm 3: Hisler ve Niyetler

943 52 43
                                    

Ateş'ten

Son zamanlarda, hayatımda gerçekleşen her olay bana eskiyi hatırlatıyordu. Çilde'nin dönüşü, beş eski arkadaş olarak bir araya gelişimiz, Oflaz ile konuşur olmam ve Çilde'nin dudaklarına minik bir öpücük bırakmam... Bu olaylar, onlar yanımda yokken onca yıl geçmiş gibi gelen süreyi bir kapana kıstırıp yok sayıyordu. Sanki ayrı kaldığımız o süre yok olmaya mahkûmdu.

Lara, hep hayatımdaydı. Onun için eskiyi anmaya gerek yoktu. Peri ise... O kız tam bir deliydi, arkadaş olmazsanız bulaşmak istemeyeceğiniz türden kişiler vardır ya, Peri öyleydi. Bir buçuk yıl öncesine kadar da çok yakın değildik sonrasında da, şimdi de. Fakat çevremde olması, beni bir şekilde rahatlatıyordu. Varlığını unuttuğum bir anda sınıfa girişiyle bir şey yerleşiyordu içime. Arkadaş grubumuza olan özlemin yoksunluğuydu, bu. Zamanında sahip olduğum tüm dostlukları hatırlatıyordu bu yabani kız bana. Bir tanıdıklık hissi. Yaşayabileceklerimin merakı.

Çilde... Döndüğünde gözlerinde hiç ummadığım bir soğukluk yakaladığımı sanmıştım. Kışın ilk günü kadar soğuktu. İsmiyle de kalbiyle de bana karşıttı. İtiraf edemese de, Oflaz'dan hoşlanıyordu, en yakınından. Ben ise ondan. En azından burayı terk etmeden önce durum buydu.

Kendime onu öpmem gerektiğini söylediğimde yaşadığım tedirginliğin yanında bir heyecana kapılmıştım fakat bu heyecan kalbime tatlı bir his kondurmak yerine onu kramplar içinde kıvrandırmıştı. Oldukça rahatsız edici bir histi. Çilde'nin gidişiyle beraber ona olan duygularım da sanki giderek silikleşmiş, dudaklarına dokunuşumla deneyimlediğim boşluk hissiyle bu gerçek pekişmişti.

Oflaz ve Çilde'ye gözlerimi onlardan kaçırmadan baktım bu sefer. Ben ne kimsenin arasını bozmak isteyecek biriydim ne de hoşlandığı kızı elde etmek için yakışıksız yollara başvuran iki numaralı erkektim. Ben sadece ben olmak istiyordum.

Birbirlerine şaşkınca bakarlarken gözleri bir anlığına ardıma düşünce ben de onların odağını takip ettim.

Bizi olduğu yerden izleyen Lara, birkaç saniye sonra kaşları çatılarak bize doğru adımlamaya başladığında çelikten yapılmış kalkanımı ona karşı çoktan hazırlamıştım. Bana kızdığını biliyordum ama ben de ona kızgınım. İlk gün kendine özel bir zarf geldiğini saklamamalıydı, bilinmeyen bir manyak tarafından tehdit edildiğini de. Emir meselesini de unutmuş değildim, o olay da hala çok taze sayılırdı.

"Mutlu oldun mu Ateş?" 

Homurtusuna aldırmadan cevapladım.

"Yaptığım şeyin nedenini açıklamam gerekiyordu." 

Cevabım onu tatmin etmemiş gibi bir ses çıkardı.

"Beni korumak için Çilde'yi herkesin içinde öpmek çok ilginç bir yöntem." 

Çilde ve Oflaz'a anlık bakışımın ardından ona tekrar döndüm.

"Bıraksaydım da Selinler elindeki zarfın üzerine mi düşselerdi?" Ne desem geçerli bir sebep gibi görünmeyeceğinin farkındaydım. Lara'yı savunma isteğimden kaynaklanan bu durumda bir çıkmazın içinde kalakalmıştım.

"Lara yerine şimdi Çilde'yi hedef alacaklar..." 

Oflaz'ın sesindeki gerginlik ortama sızmakta gecikmezken huzursuzluğumu belli etmedim. Hepimiz olduğumuz yerde hareketlenirken cevabım hazırdı.

"Öyle bir şey olmayacak. Oturup şu zarf meselesini doğru düzgün konuşmamız lazım."

"Derse girmemiz gerek."

Oflaz, her zamanki gibi herkes adına cevap veren kişiydi. Bu özelliğini hiç özlemediğimi fark ettim.

Lara'nın Oflaz'ın cevabıyla hayal kırıklığına uğramış olduğunun farkındaydım. O da benim gibi ne kadar saklamak istese de, eskiye olan yakınlığımızdan memnundu. Sadece hareketleri ve sözleriyle örtbas etmeye çalışıyordu.

ZARF (2022 Wattys Kazananı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin